Examples of using "Olmamıştır" in a sentence and their polish translations:
Bu tür lezzetler hiç bana göre olmamıştır.
Nie przepadam za tego rodzaju smakami.
- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem. - Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır. - Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.
Nigdy nie byłem w bibliotece bez chęci posiadania tyle czasu, żeby móc pójść tam i zostać dopóki nie przeczytam wszystkiego.