Translation of "Içindeki" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Içindeki" in a sentence and their polish translations:

Paraşüt halatının içindeki iplerden

do włókna ze sznura spadochronowego.

İçindeki şeyleri görüyor musunuz?

Widzicie to w środku?

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

i odkryć sekrety tętniącego tam życia...

Bu terkedilmiş maden, içindeki tünelin çökmesine

Ta kopalnia stała się zbyt niestabilna, by tu pracować,

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

Rośliny mają w komórkach wodę.

Koşucu yerin içindeki deliğin üzerinden zıpladı.

Biegacz przeskoczył przez dziurę w ziemi.

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

Chcę jad z worka jadowego skorpiona.

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

Chcę jad z worka jadowego skorpiona.

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Przerośnięte uszy nasłuchują wibracji w pustym drewnie.

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

Życie w miejskiej oazie ma swoje ograniczenia.

Böylece, kutu içindeki tüm belgeler, kullanım sıklığına göre

W wyniku tego dokumenty były ułożone od lewej strony

İçindeki Contractin A kasılmaya, Peditoksin ise kıvranmaya sebep oluyor.

Jad zawiera kontraktynę A i peditoksynę, wywołujące spazmy i konwulsje,

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

Właściwie można zrobić to lepiej. Zamiast plecaka użyję torby nieprzemakalnej.

- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

Nigdy nie byłem w bibliotece bez chęci posiadania tyle czasu, żeby móc pójść tam i zostać dopóki nie przeczytam wszystkiego.