Translation of "Dair" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Dair" in a sentence and their polish translations:

Ufukta, yağmur yağacağına dair belirtiler var.

Horyzont zwiastuje deszcz.

Bana Tom'a bakacağına dair söz verdin.

Obiecałeś mi, że zaopiekujesz się Tomem.

Geç kalmayacağına dair bana söz ver.

Obiecaj mi, że się nie spóźnisz.

- Tom'un Fransızca konuşmayı bildiğine dair hiçbir fikrim yoktu.
- Tom'un Fransızca bildiğine dair hiçbir fikrim yoktu.

- Nie miałem pojęcia, że Tom umie mówić po francusku.
- Nie miałem pojęcia, że Tom zna francuski.

Verideki değişim oranlarına dair herhangi bir argümanı

nie jest przygotowana, żeby zrozumieć jakiekolwiek kwestie

Her zaman düşüş olduğuna dair kendinizi kandırırsınız.

z różowymi obrazami z przeszłości.

Hem de umuda dair neden teşkil ediyor.

jak i powód do nadziei.

Geleceğe dair deniz seviyesi yükselme kavrayışımız iyi

Dość dobrze rozumiemy wzrost poziomu morza,

Onun seçileceğine dair iyi bir olasılık var.

Są duże szanse, że zostanie wybrany.

Tom'un nereden başlayacağına dair hiçbir fikri yok.

Tom nie ma pojęcia, gdzie zacząć.

Bana Tom ile konuşacağına dair söz verdin.

Obiecałeś mi, że porozmawiasz z Tomem.

Bir ehliyetin olmadığına dair hiçbir fikrim yoktu.

Nie miałem pojęcia, że nie masz prawa jazdy.

Onun sırrı bildiğine dair bir izlenimim var.

Wydaje mi się, że on zna sekret.

Tom Mary'ye geç kalmayacağına dair söz verdi.

Tom obiecał Mary, że się nie spóźni.

Nerede olduğumuza dair bir fikrin var mı?

Wiesz może gdzie jesteśmy?

Sebebine dair herhangi bir fikrin var mı?

Wiesz może dlaczego?

Tom'u kurtarabileceğimize dair hâlâ bir fırsat var.

Jest jeszcze cień szansy, że uratujemy Toma.

Vergilerin yükseleceğine dair iyi bir olasılık var.

Jest spore prawdopodobieństwo, że podatki zostaną podniesione.

Tom bana kimseye söylemeyeceğime dair yemin ettirdi.

Tom kazał mi przysiąc, że nikomu nie powiem.

Boston'u seveceğine dair içimde bir his var.

Mam przeczucie, że polubisz Boston.

Ona nasıl sağlıklı kalınacağına dair nasihat ediyor.

Ona dała mu radę, co ma zrobić żeby pozostać zdrowym.

Ekonominin gelişeceğine dair önemli bir iyimserlik var.

Nie brak optymistycznych głosów, mówiących o poprawie stanu gospodarki.

Tom'un neden kaybolduğuna dair bir fikrin var mı?

Czy wiesz może dlaczego Tom zniknął?

Onun başarılı olacağına dair ufak bir umut var.

- Nie ma prawie nadziei, że mu się uda.
- Na jego sukces widoki są marne.

Onun yeni bir iş bulduğuna dair söylentiler var.

Chodzą słuchy, że znalazła nową pracę.

Onun bugün geleceğine dair içimde bir his var.

Czuję że ona przyjdzie dzisiaj.

Bir şeyin doğru olmadığına dair bir önsezim vardı.

Miałem przeczucie, że coś jest nie tak.

İşlerin çok kötü olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.

Nie wiedziałem, że jest aż tak źle.

Bu mağarada birinin yaşadığına dair hiçbir fikrim yoktu.

Nie miałem pojęcia, że ktokolwiek mieszka w tej jaskini.

Ne olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?

Czy wiesz co się właściwie stało?

Bunun olduğuna dair herhangi bir fikrin var mıydı?

Wiesz w ogóle, że to miało miejsce?

Daha önce burada bulunduğuma dair bir hisse sahibim.

Odnoszę wrażenie, że kiedyś tu byłem.

Tom'un nereye gittiğine dair bir fikrin var mı?

Masz jakieś pojęcie gdzie Tom poszedł?

Onun ne olduğuna dair bir fikrin var mı?

Czy ty w ogóle wiesz co to jest?

Tom'un ne yaptığına dair kesinlikle hiçbir fikrim yok.

Kompletnie nie mam pojęcia, co Tom robi.

Tom'un ne hakkında konuştuğuna dair hiçbir ipucum yok.

Nie mam pojęcia, o czym mówi Tom.

Kirlenmiş gıda yediğine dair bir ihtimal var mı?

Czy jest możliwe, że jadłeś skażone jedzenie?

Büyük avcıların daha önce orada bulunduğuna dair işaretler var.

Cóż, są tam zdecydowanie ślady obecności wielkich drapieżników.

Orada büyük bir avcının bulunduğuna dair kesin izler var.

Ślady zdecydowanie wskazują, że były tu wielkie drapieżniki.

Onun ne hakkında konuşuyor olduğuna dair hiçbir fikrim yok.

Nie mam pojęcia o czym on mówi.

Tom'un ne istediğine dair herhangi bir düşüncen var mı?

Wiesz może czego Tom chce?

Bunu kimin yaptığına dair herhangi bir fikrin var mı?

Masz jakieś pojęcie kto to zrobił?

Tom'un onu nasıl yapacağına dair herhangi bir fikri yoktu.

Tom nie miał pojęcia, jak to zrobić.

Tom'un neden burada olmadığına dair hiç fikrin var mı?

Masz jakiś pomysł, dlaczego Toma tutaj nie ma?

Ben insanım, insana dair hiçbir şey bana yabancı olamaz.

Człowiekiem jestem; nic co ludzkie nie jest mi obce.

Tom Mary'yi bulacağına dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.

Tom myśli, że jest duża szansa, że ​​znajdzie Mary.

Tom'un ne yapması gerektiğine dair kesinlikle hiçbir fikri yok.

Tom nie ma zielonego pojęcia, co ma zrobić.

Kutuda ne olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?

Czy wiesz co mogło być w pudełku?

İşlerin bu kadar kötüye gideceğine dair hiçbir fikrim yoktu.

Nie miałem pojęcia, że sytuacja się tak pogorszyła.

İçimde Boston'da yaşamaktan gerçekten hoşlanacağıma dair bir his var.

Mam przeczucie, że naprawdę spodoba mi się mieszkanie w Bostonie.

Tom'un neden Mary'den hoşlanmadığına dair bir fikrin var mı?

Wiesz może dlaczego Tom nie lubi Mary?

Onun kim olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?

- Masz pomysł, kim on jest?
- Nie wiesz może kim on jest?

Onu hatalı olduğuna dair ikna edebileceğin hiç olası değil.

Chyba nigdy nie zdołasz go przekonać, że nie ma racji.

Tom'un neden yardım ettiğine dair bir fikriniz var mı?

Wiesz może, dlaczego Tom pomógł?

Tom'un Fransızca konuşmayı gerçekten bilmediğine dair içimde bir his var.

Mam wrażenie, że Tom niespecjalnie umie mówić po francusku.

Tom'un hala Boston'da burada olduğuna dair içimde bir his var.

Mam wrażenie, że Tom nadal jest tu w Bostonie.

Az önce ne olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?

Czy masz pojęcie co się przed chwilą stało?

Burada bu kadar çok insan olacağına dair hiçbir fikrim yoktu.

- Nie sądziłem, że będzie tu tyle ludzi.
- Nie sądziłam, że będzie tu tyle ludzi.

Bu sorunla nasıl başa çıkacağıma dair herhangi bir fikrim yok.

Nie mam pojęcia, jak poradzić sobie z tym problemem.

Soruna neyin sebep olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?

Czy masz pojęcie, co spowodowało problem?

Senin annenin kolyesini çalanın Tom olduğuna dair hangi kanıtın var?

Jaki masz dowód, że to Tom był tym, który ukradł naszyjnik twojej matki?

Ve nerede olduğumuz ve ne gördüğümüze dair anlayışımızı da yeniden şekillendiriyor.

i zmienia zrozumienie tego, gdzie jesteśmy i co widzimy.

Tom'un bunu neden yapmak istemediğine dair herhangi bir neden düşünebilir misin?

Masz jakiś pomysł, dlaczego Tom nie chciał tego zrobić?

Bir saat içinde hazır olabileceğine dair herhangi bir şans var mı?

Jest szansa, że będziesz gotowy za godzinę?

Bana henüz söylemediğin bir şey olduğuna dair içimde bir his var.

Mam przeczucie, że jest coś,czego mi nie powiedziałeś.

- Nerede yaşadığına dair hiçbir fikrim yok.
- Onun nerede yaşadığı hakkında fikrim yok.

Nie mam pojęcia, gdzie ona mieszka.

- Evleneceğim kadın olduğun konusunda aklımda hiç şüphem yok.
- Evleneceğim kadının sen olacağına dair aklımda hiçbir şüphe yok.

W moim sercu nie ma wątpliwości, że ty jesteś tą kobietą, którą mam poślubić.