Translation of "Yerde" in Korean

0.006 sec.

Examples of using "Yerde" in a sentence and their korean translations:

Saklandığım yerde

숨겨진 내 깊은 곳에서.

Saklandığım yerde.

나의 깊은 곳에서

Daha önce göremediğim yerde

[내가 이전에 보지 못하던 곳을]

Hala istedikleri yerde değiller.

그 사람들이 다 성공하지는 않아요.

Cam kulesinde bir yerde,

높은 빌딩인가 어딘가에서

Her yerde olan şeyler

이런 일은 언제든지 발생할 수 있으며

O aşık olduğum yerde

내가 좋아하는 곳에서

Buralarda bir yerde olmalı.

여기 어딘가 있을 텐데

Tüm selfilerimiz hepsi bir yerde;

모든 셀카들이 한 곳에 있고

Hiçbir yerde tıkalı damar görülmedi.

동맥 경화의 징후가 있는 것도 아니었고요.

Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.

야영지로 삼을 곳을 찾아야겠어요

Bu, tek yerde kalarak yapılır.

한곳에 머무르는 거죠

Ama yolculuğum esnasında bir yerde

하지만 제 인생의 어느 순간,

Bu durumda ortalarda bir yerde.

이 경우에는 가운데 어디쯤이 되겠군요.

Ama bunu hiçbir yerde okuyamazsınız.

사람들은 그 기사를 읽지 않을 겁니다.

Sadece birkaç özel yerde bulunur.

‎일부 특정 지역에서만 발견되죠

Ve enkaz oralarda bir yerde.

잔해는 그 어딘가에 있습니다

Hatta finansal bilgilerimiz bile bu yerde.

종종 우리의 금융 정보들도 이곳에 들어있죠.

Boyalar soyulmuştu, her yerde çatlaklar vardı.

페인트는 벗겨지고 건물은 온통 갈라져 있더라고요.

Yerde güvendeyken her ihtimali düşünmem lazımdı.

전는 안전하게 지상에 있는 동안 모든 가능성을 염두해 두어야 했습니다.

Ve şehrin doğusunda bir yerde indim,

동부 어딘가에 도착했습니다.

Ve kapsayıcı bir yerde çalıştığımızı düşünelim.

누군가와 함께 할 무언가가 있는 환경 말입니다.

Umalım da enkaz ileride bir yerde olsun.

우리가 가는 방향에 잔해가 있길 바라봅시다

1940'ta Kuzey Amerika ürünlerinin olduğu yerde.

1940년대의 북미 지역에서 생산량과 같습니다.

"İnsanlar evsizlerin olduğu yerde öğle yemeklerini yemeyecekler."

"사람들이 노숙자랑 같이 점심 안 먹을거야." 했습니다.

Uzun otlar Orta Amerika boyunca her yerde bulunur.

이런 참억새풀은 중앙아메리카 곳곳에서 볼 수 있습니다

Hava gittikçe kararıyor. Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.

이제 곧 어두워집니다 야영지로 삼을 곳을 찾아야겠어요

Yönde ve bulunduğu yerde değiş tokuşu beraberinde getirir.

모양, 거리, 방향과 면적에 실제와 차이가 있습니다.

Bu yüzden böcekler daha serin bir yerde saklanıyor olacaklar.

따라서 생물들은 어디든 서늘한 곳에 숨어 있을 겁니다

Vaha su demektir ve suyun olduğu yerde yaratıklar bulunur.

오아시스에는 물이 있고 언제나 생물들을 찾을 수 있죠

Günümüzde, Sumatra ve Borneo adaları dışında her yerde soyları tükendi.

하지만 오늘날 오랑우탄은 수마트라섬과 보르네오섬의

Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.

서식지 없이는 오랑우탄이 지구상에서 번식하고 생존할 곳은 없을 겁니다

Acının var olduğu her yerde bir iyileşme potansiyeli de vardı.

가보지 못했습니다.

Biz bir yere cup diye atladık ve her yerde örücüleri bulduk.

그리고 우리는 모든 장소에서 꿰는 사람들을 찾을 수 있었습니다.

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

서식 동물 전체가 한 곳에 몰리는 건 아주 위험합니다

Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.

‎하지만 이런 희미한 빛은 ‎땅에서 먹이를 찾는 동물들에겐 ‎큰 도움이 안 됩니다

Ya da su olan tünelden gidebiliriz. Suyun olduğu yerde yaratıklar da vardır.

아니면 물이 있는 갱도로 갑시다 물이 있는 곳에는 생물이 있죠

Bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.

나라들이 왜곡되어 보이더라도 몇 군데를 자르고 늘려야 합니다.