Translation of "Olan" in Korean

0.021 sec.

Examples of using "Olan" in a sentence and their korean translations:

olan bu.

그렇게 된 것이죠.

Neden olan ülkelerin vatandaşları olan bizler

구금, 격리, 죽음을 가져오고 있다면

Yakınlaştıracak olan şey.

우리의 인간적인 면과는 반대의 방향으로요.

Mümkün olan şey.

무엇이 가능한 지를 볼 수 있습니다.

Olan şey şuydu,

어떤 일인고 하니

ürünü olan vardır.

아님 현대나 엘지라도...

Önemli olan bilinçli olmaktır.

이 의도성이 모든 걸 좌지우지합니다.

Avukatı olan bir göçmenin

변호사의 도움을 받는 이민자는

Geleneksel tedavilere olan eğilim,

전통 치료를 매우 좋아하는 성향과

Şimdi, komik olan şu.

이제, 재미있는 일이 일어납니다.

Ama olan bu değildi.

그러나 그런 일은 일어나지 않았죠.

Her yerde olan şeyler

이런 일은 언제든지 발생할 수 있으며

Temel olan abonelerin artmasıdır.

근본적으로는 회원 수를 늘리는 것이잖아요.

Nefret dolu olan onlar.

그들은 증오감이 가득합니다.

Burada ortak olan şey,

이 모든 것의 공통점은

Küçük bir kepçesi olan

작은 삽이 달려 있어서

Arkada gördüğünüz kazıcı olan.

뒤에 있는 것은 굴착용 로봇입니다.

Ilaçlarıyla olan uyumunu izliyordum

약은 잘 먹는지 어떤지

İnsanlarla olan ilişkim değişti.

‎사람들과 예전과 다른 ‎관계를 맺게 됐어요

Tek kıt olan paraydı.

오로지 돈이 귀할 뿐이었지요.

Ama en gürültülü olan her zaman en kırmızı olan değildir.

하지만 가장 시끄러운 것이 항상 빨간색은 아니죠.

Ihtiyacımız olan ilhamı verecek olan da yine bu süper güçtür.

세계를 더 좋은 곳으로 만들도록 도와줄 것입니다.

Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.

바깥 세상과의 유일한 연결통로는 높아서 볼 수도 없는 작은 창문 하나였습니다.

özünde olan bir sorunu anlatıyor

저는 이것이 여러 마술에 담겨 있다고 봅니다.

Nadir ve değerli olan budur.

희귀하고, 가치가 있는 것 말입니다.

Kendilerine ait kıvrımları olan kadınlar.

'나'라는 몸을 가진 여성으로요.

çocuğun dünyaya gelmesinde yardımcı olan

임신 외엔 어떤 일도 돕지 않는

Eskiden basit olan kararlar bile

예를 들어 식당을 고르거나 일상용품을 사는 것 같은 결정이

Binlerce yıldır burada olan topluluklar

그곳에 수천 년을 살아온 공동체들이

Esas olan ne, değil mi?

핵심이 뭐죠?

Agresif ve çok hızlı olan

포악하고 재빠른 왕지네는

Eylemlerde gözü pek olan kadından.

예측하기 쉬운 건 없죠.

Kesilmiş uzuvları olan küçük çocukların

팔다리가 절단된 어린 아이들의 모습은

Önemli olan şey, şuraya ulaşabilmem.

여기가 관건입니다 저 돌출부를 잡기만 하면...

Yorgun olan yalnızca ben değilim.

저만 지친 게 아니에요

Kalbi kırık olan insanları biliyoruz.

그리고 우리는 모두 부서진 사람을 본 적 있을 겁니다.

örneğin astıma neden olan genlerde.

천식을 일으키는 유전자 등에요.

Cinsellik, hislerimizle olan ilişkimizle alakalıdır.

성은 감각에 관련된 것입니다.

olan karbon döngüsünün tarihini izlerken

오늘날에 이르기까지 짚어나가고 있었는데,

Cesur olan yalnızca siz değilsiniz.

본인만 용기를 낸 게 아니에요.

Tehdit altında olan çeşitler arasında

멸종위기에 처한 품종 중 하나는 바로 블러드 클링인데요.

Bu hepimizde olan bir dürtü.

우리 모두가 가진 생리적 욕구입니다.

Yaşı 85 olan hastaların yarısının

85세 이상의 환자 중 절반은

İnsanoğlunun ilerlemesi istatistikleriyle olan aşinalığım

인류의 진보에 대한 통계 자료를 접하고

Mantık gücü ve duyguları olan

이성의 힘을 갖고 자신의 생존을 추구하는

Benim bu gereksinime olan yolculuğum

이 목표를 달성하기 위한 제 여행은

Dedi ki, "bana ait olan"

그녀는 말했어요. "난 쉴 곳을 찾고 있어요.

Tam tekenin ihtiyacı olan şey.

‎새우가 바라던 바입니다

Emekli olan eski profesörüme sordum,

저는 은퇴한 전직 교수님인

olan midyelerin bağlayıcı kaslarıyla ilgilidirler.

기관인 관자를 좋아했습니다.

Güçlü kimyasal bağ yapıları olan

토양 광물의 엉김과

Sonra balıklara olan ilgisini kaybedip

‎문어는 물고기에게 ‎흥미가 떨어지자

İki ülke de, Ortadoğu sathına yayılmış olan muhtelif gruplara olan desteğini arttırıyordu.

두 국가는 자신의 압박을 중동의 다른 단체들에 떠넘겼다.

Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler

예를 들어, 불안장애를 가지고 있는 사람들은

Tuhaf olan şu, meğerse görüyoruz ki

하지만 이상하게도 기쁨과 놀라움을 찾습니다.

Izleyicilerin size karşı olan düşmanlığıyla orantılı.

당신을 향한 관객의 적대감과 비례함을요.

Sosyal düzenle alakalı iyi olan şey,

하지만 사회적 개념의 장점은

Böylece onunla görüşmelere gittim ve olan,

모임에 따라 갔을 때 제가 본 것은

Ama hikâyelerle olan meşguliyetimiz değişse bile

그러나 이야기의 매체가 달라져서

Tersi pis olan dev bir yaratık.

반항적인 거대 생물입니다

Masi, zehrin cehenneminin sonraki safhası olan

톱니비늘 살모사에 물린 다음 단계인

En çok ihtiyacım olan şey, umuttu.

제가 가장 필요했던 건 희망이었습니다.

Fakat Venezuela'daki insanların ihtiyacı olan bu

베네수엘라 국민들에겐 정말 필요한 것이고

Gelmekte olan da bir araba var

다른 차가 다가오거나

çünkü asıl stres hormonu olan kortizol,

코르티졸이라는 스트레스 호르몬이

Matematiğe olan merak teşvik edici olacak

수학의 신비로움 자체가 동기부여가 될 것이며

Ama önemli olan, asla pes etmememiz.

그래도 중요한 건 포기란 없다는 겁니다

Efsanevi kahramanın yolculuğunu yaşamış olan biri,

신화적 영웅의 삶을 살며

Benim gibi sohbette kötü olan birinin

그것은 약간 모순적이기도 하죠.

Her biri 643 km uzunluğunda olan

6x6도 정사각형으로 나누면,

Onlar çok sıradandır, normalde olan şeylerdir.

너무 평범하기 때문이에요. 그냥 일어나는 일들이죠.

Gelecek için önemli olan şeyleri ölçmüyoruz.

우리는 미래에 정말 중요한 것들은 측정하지 않고 있습니다.

Gezegenimiz olan Uzay Gemisi-Dünya dahil.

우리가 몸담고 있는 행성인 지구라는 우주선도 포함해서요.

Vatandaşlar sözümüze olan inançlarını yitirmeye başlıyorlardı.

시민들은 우리가 한 약속에 신뢰를 잃기 시작하였습니다.

Üstelik BBC'deyken sallantıda olan bir diziydi.

그런데 BBC에서만 방영할 때는 고전하던 드라마였어요.

Barış aktivisti olan teröriste bir bakın.

평화주의자가 된 테러리스트를 보세요.

Diğerlerinden üstün olan 72 hayvanı bulduk.

그중 특출한 72종을 선별했죠

Toplumumuzdaki sanatçılara olan görüşümüzü yeniden değerlendirmeliyiz.

사회가 예술가를 보는 시각을 재정립해야 합니다.

Ona musallat olan iblisleri görmesi zordur.

‎자신을 노리는 악마들을 ‎제대로 보지 못 합니다

İhtiyacı olan her şey var burada.

‎숲쥐에게 필요한 게 ‎여기 다 있었네요

Kendi işi olan konser kemanistliğini bırakmış.

그를 관찰하고 피드백을 주었습니다.

Ancak önemli olan bu küçük şeyler.

그러나 사소한 것이 큰 변화를 만들죠.

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

식물에 있는 것은 세포 안에 있는 물인데요.

Benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

비슷한 사회적 배경의 아이들을 관찰했고

Yani burada olan şey kesinlikle fizik--

저기서 당연히 물리적 현상이 생기게 됩니다.

Hep saygısız olan bir doktordan bahsetti.

특히 신입 직원과 간호사에게요.

Bu hepimizin içinde olan bir şey.

이것은 우리 모두의 이야기입니다.

Peki kara böcekli suşisi olan restoran?

그리고 바퀴벌레 초밥을 파는 식당은?

Zeitgeist felsefesiyle olan çalkantılı ilişkimi düşününce...

제가 시대의 흐름에 좀 뒤쳐지는 면이 있긴 한데...

Bu, Torn'un ailesiyle olan bugünkü fotoğrafı.

하지만 이 사진은 오늘날 톤이 가족과 함께 있는 모습을 보여줍니다.

Kağıt haritalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.

GPS는 항해를 위한 종이 지도의 필요를 씻어 없앴습니다.

1999'da, iki psikolog olan Daniel Simons

1999년 두 심리학자인

Ya da para olmazsa imkânsız olan hayaller,

돈이 없으면 안 돼! 라는 꿈

İşte benim listemin başında olan bir yer.

여기 제 기준에서 가장 최고였던 곳이 있습니다.

En dönüşümsel olan prensiplerden bir diğeri ise,

가장 혁신적이라 할 수 있는 두 번째 원칙은