Translation of "Daha" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Daha" in a sentence and their korean translations:

daha yaratıcı, daha optimistik,

창의적이고, 낙관적이며

Daha büyük, daha cesur.

‎더 크고 대담한 녀석이죠

Daha uzun, daha mı yakışıklıyız?

더 키 크고, 잘생겨서 일까요?

Bir daha bir daha bir daha yaptı ve becerdi.

그는 하고, 또하고, 그가 잘 하게 될 때까지 계속했습니다.

daha samimiler,

더 친밀하며

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

이건 개털 같고 더 부드러워요 여우는 털이 거칠죠

Daha önceleri daha çok zamanımız var sanırdık.

10년 전만 해도 우리에게 시간이 더 남아있다고 생각했습니다.

Daha süslü, daha pahalı kıyafetler satın aldım.

저는 더 화려하고 비싼 옷을 구입했어요.

Ardından 100 kişi daha. 100 kişi daha.

그리고 100명 더 고용하고, 또 100명을 더 고용하고

Daha sıcak olursa ve daha hızlı dönerse,

행성이 뜨거워지고 자전이 빨라지면

Daha çok toplulukta, dünyanın daha çok yerinde

더 많은 곳에서 더 많은 청년들을 도와야합니다.

Daha önce göremezken

[내가 이전에 보지 못하던 곳을]

Daha önce sorduğumuz,

그러니까 이 질문,

Daha iyisine uğraşın.

뭔가 더 좋은 문화를 만들어야 합니다.

Biraz daha büyütelim.

그래프를 좀 더 확장시켜볼까요?

Daha iyisini yapmalıyız.

우리는 더 나아져야 합니다.

Daha yakından bakarsanız

좀 더 자세히 살펴보면

Daha açık konuşayım:

분명히 말씀드리지만

Daha da kötüsü,

이뿐만이 아니었습니다.

Durun daha bitmedi.

그리고 점점 더 나아질 것입니다.

Daha iyisini yapabiliriz.

더 잘할 수 있는데도 말이죠.

Ondan daha iyiymişim

제가 그녀보다 더 좋은 사람인 것처럼 말이죠.

Foklar daha atik.

‎민첩성은 물개가 뛰어납니다

Beş dakika daha

그 5분 뒤

Daha sonra inkârı

그럼 이제 '부정' 도 뒤집을 수 있습니다.

Ve daha birçoğu.

많은 다른 이들한테도요

Çok daha artmasını.

훨씬 높이

Daha sonra içmek için bir tane daha söyledim.

나중에 마시려고 콜라를 하나 더 시켰죠.

Daha fazla kural mı? Daha fazla sistem mi?

더 많은 규제 아니면 제도일까요?

Sonra bir tane daha, başka bir tane daha.

그 후로도 계속 새로운 행성을 발견했죠.

Ya buzullarımız daha önce sandığımızdan çok daha savunmasızlarsa?

빙하가 생각보다 훨씬 무방비 상태라면 어떻게 될까요?

Daha da kuzeyde... ...karanlık biraz daha uzun sürer.

‎하지만 더 북쪽에선 ‎어둠이 그보다 조금 더 ‎오래 버티죠

Ancak daha çok çalıştı, daha çok mücadele etti

그는 굉장한 노력을 쏟았고, 많은 시련에 맞섰으며,

Ve daha sonra atfettikleri daha yüksek gücü onurlandırmak için

사람들 사이에서 자유롭게 공유되었어요.

Bir kez daha deneyeceğim, bir kere daha kovalamaya çalışacağım.

한 번 더 가봅시다 한 번만 더 쫓아가 볼게요

Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay

맛이 더 부드럽고 사용하기 쉽지만

Belki de daha gelişmiş ve daha düşmanca bir komşuyla

아니면 그들은 위험에 직면하길 원하지 않을지도 모르겠는데요.

Ayrıca daha iyi olmadan daha kötüye gidebileceğim dönemler oldu.

나아지기 전에 더 나빠질 것만 같은 시간들도 있었습니다.

daha üretken ve daha az gergin olup olamayacağınızı seçiyorsunuz.

여러분은 좀 더 생산적이고 덜 스트레스 받을것인지를 선택하고

Daha önce göremediğim yerde

[내가 이전에 보지 못하던 곳을]

Hünerlerimi daha da geliştirdim.

더욱 성장시켜 갔습니다

daha sonra kuzenleri diyebileceğimiz

마지막으로 공룡의 사촌이라고 여겨지는

Içeriğini bilmekten daha önemlidir.

팔고자 하는 물건보다 더 중요할 때가 있습니다.

"Daha iyi ölçümler yapın."

"측정을 더 잘하세요."라고 했습니다.

üç ay daha tuttu.

다시 아들과 만날 수 있게 되기 전까지 말입니다.

Ancak daha refah oldukça

하지만 우리가 더 번영할 수록

İlginç bir bilgi daha:

흥미로운 사실은 이겁니다.

Lütfen daha çok dinleyin.

좀 더 귀 기울여 들어주세요.

Daha gelişmiş bir ulus,

나라를 평화롭게 한다는

daha huzurlu bir ulustur.

인식이 생겨나고 있으니까요.

daha önce kalbiniz kırıldıysa,

마음에 상처를 받은 적이 있다면,

Arkadaşlarına bahsetmeleri daha olası.

친구들한테 추천할 확률이 높죠.

Ama daha güvenli olabilir.

그래도 더 안전할 겁니다

Tamam, bir daha deneyelim.

자, 다시 해봅시다

Macera daha yeni başlıyor.

이제 모험이 시작됩니다

Ve daha derine batıyorum.

더 깊이 빠질 수 있습니다

Sonra 1000 kişi daha.”

또 1,000명을 더" 라고 말했다면 어땠을까요?

daha fazla kâr edersiniz.

더 이익이 올라가고

Şimdi daha derinlere gideceğiz.

이제 좀 더 복잡한 걸 해보죠.

daha iyi problem çözücüler,

문제를 더 잘 해결하고

Politik etkinlikleri daha üstün.

정치적으로 더 큰 영향력을 행사하죠.

Bunlar göründüğünden daha büyük.

해양 드론은 보이는 것보다 훨씬 큽니다.

Çalışma daha çıkmamıştı bile.

발표가 되기도 전이었습니다.

Kendisiyle daha yeni evlenmiştik,

막 결혼한 사이였죠.

Tamam, bir araç daha.

선견지명의 도구가 하나 더 있습니다.

Daha uç olaylar yaşayacağız;

더 극심한 상황이 발생하죠.

Daha sadece 31 yaşındaydım.

당시 저는 고작 31살이었습니다.

Bir kez daha düşünün.

그러나 다시 생각해보십시오.

daha sonra güneşi teninde

피부에 닿는 햇살

çok daha yaratıcı olabilecekler.

더욱 창의적으로 될 것입니다.

Daha sonra bir yatırımcı,

투자자가 되기도 했고

Ama mimariyi daha da

그러나 건축을 놀랍게 만드는 데는

Ve daha iyi şehirler

더 나은 도시가

Sağlığın hastalıktan daha iyi,

건강이 질병보다 낫고

Bolluğun yokluktan daha iyi,

풍부함이 부족함보다 낫고

daha fazla insan hapsediyor.

인구 당 많은 비율의 사람을 수감합니다.

daha önce sevmemişim gibi.

내가 한 번도 사랑한 적이 없는 것처럼

Ve daha da önemlisi

무엇보다 중요한 것은

Üstelik burası daha sıcak.

‎이 안은 따뜻하기도 하고요

daha şimdiden baştan tanımlanıyor.

‎이미 다시 정의되고 있습니다

...daha şimdiden baştan tanımlanıyor.

‎이미 뒤흔들리고 있죠

Bir dişi daha geldi.

‎다른 암컷이 나타났습니다

Burası çok daha serin.

여기 안이 훨씬 서늘해요

Artık daha iyiye gitmiyorlardı.

상황은 더 이상 나아지지 않고 있었죠.

daha fazla ameliyat gerçekleştirdiler.

휴유증도 훨씬 줄었습니다.

daha da kötüleri olmakta,

실상은 더 심각합니다.

çalışmaya daha yeni başlamıştım

연구실에서 막 일을 시작하였습니다.

Merkatör'den çok daha iyi.

메르카르도보다 훨씬 더요.

Bazı insanlar Afrika'dan çıkıp daha soğuk daha karanlık yerlere gittiler

몇몇 사람들은 아프리카에서 나와 더 춥고 어두운 곳으로 옮겨가며

Deneyimlerime dayanarak, daha büyük akreplerin daha az zehirli olduğunu söyleyebilirim.

그리고 사실 경험상으로는 전갈은 크면 클수록 덜 위험합니다

Yaşadığı şeyden sonra daha iyi ve daha cesur dönmüş biri.

시련과 역경을 통해 더 나아지고 용감해져서 돌아온 자들 말이죠.

Yerden daha yüksekte ve daha büyük bariyerli yapılması için savaşmış.

건설할 수 있도록 적극 추진하였습니다.

Yarın ise daha birleşik, taşınabilir ve daha ucuz bir görüntüleme.

내일은 더 작고 휴대가능한 저렴한 영상기기가

Bu beni daha da meraklandırdı, onları daha fazla anlamak istedim.

그 사실이 제 호기심을 자극했고, 그들을 더 잘 이해하고 싶게 만들었어요.

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

여성들이 더 많이, 더 나은 성생활을 해야 한다는 건 아니에요.

GG: Yani daha geniş kanatları var, o yüzden daha yavaş çırpıyorlar.

GG: 그럼 암컷은 더 큰 날개로 더 느리게 움직이군요.

daha çok misyon odaklı ve eğitimcileri daha çok destekleyen yerler olmalı.

그들은 더 교육 임무에 충실하고 교육자들을 잘 서포트해요.

Ve göreceksiniz ki biz ayrıca daha uzun mesafeli, daha küçüklerini üretiyoruz

작은 입자들은 더 멀리 퍼져나가는 것을 볼 수 있는데

Daha zeki olanlarınızın bir kısmı

자, 여러분 중 예리한 분들은 눈치 채셨을텐데