Translation of "Gereken" in Korean

0.007 sec.

Examples of using "Gereken" in a sentence and their korean translations:

Anlatmamız gereken hikâye

우리가 해야 하는 이야기는

Yapmamız gereken son şey.

바다를 청소하는 것입니다.

Emin olmamız gereken şey

더이상 세상에 그런 아픔을 가진 아이는

Yapmamız gereken iki şey var.

해야할 일이 두 개 있습니다.

Tamamlamamız gereken bir görev var.

완수해야 할 임무가 있죠

Korunması gereken bir insan hakkı.

보호받아야 할 인간의 권리죠.

Işte bu değişmesi gereken şey.

바꿀 필요가 있습니다.

Almam gereken bir karar vardı.

결정을 내려야 했습니다.

Burada olmaması gereken kişiyi tanımlamayı amaçlayan

원래 이곳에 있지 않았던 사람들 말입니다.

Yapmamız gereken benim için oldukça açık.

제가 확실히 말씀드리자면 우리가 필요한 것은

Gereken bilgiye de teknolojiye de sahibiz.

우리는 충분한 지식도 기술도 있습니다.

Bisiklet sürmek için gereken motor becerisidir.

자전거를 타는 기술을 들 수 있습니다.

Fakat bunun için gereken iğne yoktu.

그런데 수술에 필요한 바늘이 없었어요.

Fikrinizden vazgeçmeniz gereken bir an gelecek.

그래야 더 큰 그림을 이해할 수 있죠.

Fakat aslında, yapmaları gereken de budur.

하지만 아기들은 그렇게 해야만 하죠.

Cevaplamamız gereken bir soru oluşturduğunu görürsünüz,

대응해야 하는가에 대한 질문이 있습니다.

Bakmamız gereken çok fazla yön var.

그래서 우리가 바라봐야 하는 관점은 여러가지가 있습니다.

Ortaya çıkarmam, anlamam ve düzeltmem gereken

증오감으로 가득한 세상을 풀어내고 싶고

Ama katetmemiz gereken çok yol var.

그런데 수색 구역이 넓습니다

Amacım onu olması gereken hâle getirmek.

다만 세상이 본래의 의도에 맞게 움직이길 원합니다.

Başlamak için tek gereken bir çatlak.

이게 시작하려면 그냥 갈라진 틈만 있으면 되죠.

Cevap verilmesi gereken bazı sorular var.

하지만 아직 여러 의문점이 남지.

Bu noktada kendinize sormanız gereken soru şu,

자, 여기서 여러분이 자문할 것은

Bu argümana ilişkin daha dürüstçe konuşmamız gereken,

이 경우 소셜미디어가 잊게 한다는 것은 제 생각에 매우 중요한 현실입니다.

Yapmamız gereken tek şey onu uygulamayı seçmek.

새 경제 이론을 가지겠다고 선택하면 된다는 것입니다.

Ele alınması gereken bazı zor sorunlar var:

해결해야 할 어려운 문제들이 있죠.

Ve değişmesi gereken şeylerin birer işareti konumundalar.

바뀌어야 할 필요가 있다는 신호를 보내고 있어요.

Yapmamız gereken diğer şey kurum ve düzenlemelerimizde

우리가 해야할 것은 바꾸는 것입니다.

Elbette üstesinden gelmeleri gereken devasa engeller var

하지만 그들이 극복해야 할 커다란 문제들이 있습니다.

Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.

제가 야생에서 늘 마음에 새기는 두 가지가 있습니다

Ve dikkatli olmanız gereken yer de burası.

그래서 더 조심해야 합니다

çünkü hâlâ gitmemiz gereken bir yol var.

가야할 길이 아직 멀죠.

Bana yazmak hakkında bilmem gereken her şeyi öğretti

글쓰기에 대해 제가 알아야 할 모든 것을 배웠으니까요.

Ulaşmamız gereken güzel, mükemmel bir iyilik durumu olduğunu

추구해야 하는 아름답고 완벽한 상태의 건강함이

Çin'den daha açık ve özgür olması gereken toplumlarda

그리고 중국보다 더 개방적이고 자유로운 나라들은

Bunlar, ulaşmamız gereken gençlerin sadece bir kısmına ulaşacaklar.

도움이 필요한 청년들 중 일부만이 혜택을 받고 있습니다.

Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.

때때로 우리가 풀어야 할 문제는 그저 매우 매우 어렵습니다.

Bu hayatboyu sürecek ama çıkmamız gereken bir yolculuk.

이것은 평생에 걸친 여정이며 우리 모두가 거쳐야 합니다.

Bilim hakkında bilmemiz gereken iki önemli şey var:

과학을 바로 알기 위해선, 두 가지의 중요한 요소들이 필요합니다.

Hepimizin birlikte yapması gereken bir çalışma değil de

다양성을 지닌 사람들끼리 해결해야 할 부수적인 문제로 보는 거죠.

Göz önünde bulundurulması gereken başka bir şey daha var.

그래서 여기 우리가 생각해 봐야 할 것들이 있습니다.

Görmek ile ilgili öğrenmeniz gereken hâlâ çok şey var.

보는 것으로 배울 수 있는 건 무궁무진합니다.

Yoksa bu birlikte yaşamamız gereken hayatın bir gerçeği mi?

아니면 그저 그렇게 살아야하는 걸까요?

çünkü anlamam gereken yalnızca kendi nefret ve zalimliğim yerine

저 스스로의 증오감과 그것에 대해 알아내려 하는 대신

Ama orada onlara tek korkmaları gereken şeyin aslında kendinden

그리고 누군가가 그들에게

Halatla inişte dikkat etmeniz gereken en önemli şey bu. Onu neye bağladınız?

이게 로프 하강을 할 때 가장 중요한 겁니다 어디에 고정을 했는가?

Ama bu arama ve kurtarma çalışmasına başlamadan önce vermemiz gereken bir karar var.

하지만 이 수색 구조 임무를 시작하기에 앞서서 결정을 내려야 합니다

Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

사막에는 아직 탐험할 곳이 많지만 이 더위에서 뱀독은 그리 오래가지 않으니

Her ufak davranışı, her türün ne yaptığını ve nasıl etkileşim kurduklarını anlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.

‎아주 작은 흔적 하나하나 ‎사소한 행동을 모두 살펴보고 ‎다른 동물과의 소통 방식을 ‎전부 연구하고 싶었어요