Translation of "Değilsin" in Dutch

0.013 sec.

Examples of using "Değilsin" in a sentence and their dutch translations:

- Sen avukat değilsin.
- Avukat değilsin.

U bent geen advocaat.

Aç değilsin.

- Je hebt geen honger.
- Jij hebt geen honger.

Hatalı değilsin.

Ge hebt geen ongelijk.

Yaşlı değilsin

U bent niet oud.

Gözaltında değilsin.

Je staat niet onder arrest.

- Mutlaka gitmek zorunda değilsin.
- Gitmek zorunda değilsin.

Ge moet niet noodzakelijk naar daar gaan.

- Sen genç değilsin.
- Genç değilsin.
- Genç değilsiniz.

- Jullie zijn niet jong.
- Jij bent niet jong.

Asla hatalı değilsin.

- Je bent helemaal niet verkeerd.
- U bent helemaal niet verkeerd.

Sen kötü değilsin.

Je bent vrij goed.

Orada güvende değilsin.

Daar ben je niet veilig.

Sen kadın değilsin.

Jij bent geen vrouw.

Değiştirmek zorunda değilsin.

Je moet je niet veranderen.

Sen kibar değilsin.

U bent onbeleefd.

Sen şişman değilsin.

Je bent niet dik.

Sen davetli değilsin.

Jullie zijn niet uitgenodigd.

Sen fakir değilsin.

Jullie zijn niet arm.

Sen zengin değilsin.

Je bent niet rijk.

Sen genç değilsin.

Jij bent niet jong.

Sorun sen değilsin.

Jij bent het probleem niet.

Sen Japon değilsin.

U bent geen Japanner.

Sen hamile değilsin.

Jullie zijn niet zwanger.

- Artık benim arkadaşım değilsin.
- Sen artık benim arkadaşım değilsin.
- Benim arkadaşım değilsin artık.

- Je bent mijn vriend niet meer.
- U bent mijn vriendin niet meer.
- U bent mijn vriend niet meer.

- Sen asla memnun değilsin.
- Sen asla tatmin olmuş değilsin.

Je bent nooit tevreden.

- Neden giyinmiş değilsin?
- Neden giyinik değilsin?
- Neden giyinik değilsiniz?

Waarom ben je niet aangekleed?

Onu yapmak zorunda değilsin.

Je hoeft dat niet te doen.

Benim kadar uzun değilsin.

Je bent niet zo groot als ik.

Sen benim gibi değilsin.

Je bent niet zoals ik.

Sen gerçekten aptal değilsin.

Je bent echt niet dom.

Yarın gelmek zorunda değilsin.

- U moet niet komen morgen.
- Jullie moeten niet komen morgen.

Mutlaka gitmek zorunda değilsin.

Ge moet niet noodzakelijk naar daar gaan.

Sen bir doktor değilsin.

Jij bent geen dokter.

Ama sen orada değilsin.

Maar u bent niet daar.

Evli değilsin, değil mi?

Je bent niet getrouwd, of wel?

Sen diğerleri gibi değilsin.

- U bent niet zoals de anderen.
- Je bent niet zoals de anderen.

Sen bir erkek değilsin.

Jij bent geen man.

Benden daha genç değilsin.

Gij zijt niet jonger dan ik.

Sen yeterince hızlı değilsin.

Je bent niet snel genoeg.

Sen bir kadın değilsin.

Jij bent geen vrouw.

- Genç değilsin.
- Genç değilsiniz.

- Jullie zijn niet jong.
- Jij bent niet jong.

Şarkı söylemek zorunda değilsin.

Je hoeft niet te zingen.

Neden çocukların yanında değilsin?

Waarom ben je niet bij de kinderen?

Aç değilsin, değil mi?

- Je hebt geen honger, of wel?
- Jullie hebben toch geen honger, wel?

Özür dilemek zorunda değilsin.

Je hoeft je niet te verontschuldigen.

Artık benim arkadaşım değilsin.

- Ge zijt mijn vriend niet meer.
- Je bent mijn vriend niet meer.
- U bent mijn vriend niet meer.

Tom'un yaptığından sorumlu değilsin.

Jij bent niet verantwoordelijk voor wat Tom gedaan heeft.

Şemsiyeni almak zorunda değilsin.

Je hoeft je paraplu niet mee te nemen.

Bugün çalışmak zorunda değilsin.

Vandaag moet ge niet werken.

Sesini yükseltmek zorunda değilsin.

- U hoeft uw stem niet te verheffen.
- Je hoeft je stem niet te verheffen.

Sen hiç aptal değilsin.

Je bent helemaal niet dom.

Olanlardan sen sorumlu değilsin.

- U bent niet verantwoordelijk voor wat gebeurd is.
- Jij bent niet verantwoordelijk voor wat er is gebeurd.

Bunu yapma mecburiyetinde değilsin.

Je bent helemaal niet verplicht om dat te doen.

Artık sadece bir çocuk değilsin.

Je bent niet langer gewoon een kind.

Sen artık bir çocuk değilsin.

Je bent geen kind meer.

Sen casus değilsin, değil mi?

U bent toch geen spion?

Onun söylediklerini dinlemek zorunda değilsin.

Je hoeft niet te luisteren naar wat hij zegt.

Gitmek istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.

Je hoeft niet te gaan, als je dat niet wil.

Sen benim kadar kısa değilsin.

Je bent niet zo klein als ik.

Bunu hemen yapmak zorunda değilsin.

- U hoeft het niet direct te doen.
- Je hoeft het niet direct te doen.
- Jullie hoeven het niet direct te doen.

Onu şimdi yapmak zorunda değilsin.

- Dat moet je nu niet doen.
- Dat moet je niet nu doen.

Hazır değilsin ve beklemek istemiyorum.

Je bent nog niet klaar en ik heb geen zin om te wachten.

İstemiyorsan cevap vermek zorunda değilsin.

Je hoeft niet te antwoorden als je dat niet wilt.

Benimle birlikte oturmak zorunda değilsin.

Je hoeft niet met me te zitten.

Bize teşekkür etmek zorunda değilsin.

U moet ons niet bedanken.

Sen köpek değilsin. Kedi misin?

Je bent geen hond. Ben je een kat?

Gerçekten doğru önceliklere sahip değilsin!

Je hebt echt de verkeerde prioriteiten.

Sen Tom kadar genç değilsin.

Jij bent niet zo jong als Tom.

Sen benim kız arkadaşım değilsin.

Jij bent niet mijn vriendin.

Beni öyle terslemek zorunda değilsin.

Je hoeft niet zo naar me te snauwen.

- Sen zengin değilsin.
- Zengin değilsiniz.

Je bent niet rijk.

Artık benim kız arkadaşım değilsin.

Je bent mijn lief niet meer.

O kadar da akıllı değilsin.

Jij bent niet zo slim.

Ona bir şey borçlu değilsin.

Je bent haar niets verschuldigd.

Artık öğrenci değilsin, değil mi?

Je bent geen student meer, hè?

Belli ki çok mutlu değilsin.

Je bent duidelijk niet erg gelukkig.

Sorun şu ki, Kanadalı değilsin.

Het probleem is dat jullie geen Canadezen zijn.

- Sen düzgün vücutlu değilsin. Sen şişmansın.
- Sen kıvrımlı hatlara sahip değilsin. Sen şişmansın.

Je hebt geen rondingen. Je bent dik.

Sen hazır değilsin ve beklemek istemiyorum.

Je bent nog niet klaar en ik heb geen zin om te wachten.

Sen burada bir öğrenci bile değilsin.

- Je bent niet eens student hier.
- Je bent hier niet eens een student.

Artık bir çocuk değilsin, kendine bakabilirsin.

Je bent geen kind meer, je kunt voor jezelf zorgen.

Burada ne yapıyorsun? Neden evde değilsin?

Wat doe je hier? Waarom ben je niet thuis?

Test hakkında endişeli değilsin, değil mi?

Je maakt je toch geen zorgen om het proefwerk?

- Neden evli değilsin?
- Neden evli değilsiniz?

Waarom ben je niet getrouwd?

Onu bin kez tekrarlamak zorunda değilsin.

Je hoeft het niet duizend keer te herhalen.

Sen bir dişçi değilsin, değil mi?

U bent geen tandarts, toch?

Mary'ye aşık olan tek kişi sen değilsin.

Je bent niet de enige die op Mary verliefd is.

Bir şey söylemek istemiyorsan söylemek zorunda değilsin.

Als je niets wil zeggen, hoef je niets te zeggen.

Sen sık sık hatalı değilsin, değil mi?

Je hebt het niet vaak mis, hè?

Tek başına yüzmeye gitmek için yeterince yaşlı değilsin.

Je bent niet oud genoeg om alleen te gaan zwemmen.