Translation of "Değilsin" in Chinese

0.012 sec.

Examples of using "Değilsin" in a sentence and their chinese translations:

- Saklamak zorunda değilsin.
- Saklanmak zorunda değilsin.

你不用藏著。

Asla hatalı değilsin.

你并不完全错误。

Benim tipim değilsin.

你不是我喜欢的类型。

Sen Japon değilsin.

你不是日本人。

Sen şarkıcı değilsin.

你不是歌手。

Sen ben değilsin.

你不是我。

Sen özel değilsin.

您不特別。

Açıklamak zorunda değilsin.

你不用解释。

Neden orada değilsin?

你为什么不在里面?

Sen aptal değilsin!

你傻啊!

Buna layık değilsin.

你不配。

- Artık benim arkadaşım değilsin.
- Sen artık benim arkadaşım değilsin.
- Benim arkadaşım değilsin artık.

你不是我的朋友了。

Sen bir korkak değilsin.

- 您不是个懦夫。
- 你不是个懦夫。

İstemedikçe gitmek zorunda değilsin.

你不想去就别去。

Bulunmaz Hint kumaşı değilsin.

你也不是省油灯。

Sen gerçekten aptal değilsin.

你真的很聪明。

Sen bir doktor değilsin.

您不是医生。

Onu yemek zorunda değilsin.

你不吃沒關係。

Ama sen orada değilsin.

但你不在那裡。

Sen bir erkek değilsin.

你不是一個男人。

Sen yeterince hızlı değilsin.

你不够快。

Sen bir kadın değilsin.

你不是一個女人。

Artık benim arkadaşım değilsin.

你不是我的朋友了。

Erken kalkmak zorunda değilsin.

你不必早起。

Sen bir öğrenci değilsin.

你不是學生。

Sınava girmek zorunda değilsin.

你不需要考试。

Sesini yükseltmek zorunda değilsin.

你不需要提高你的音量。

Neden henüz evli değilsin?

你为啥还不结婚?

İstemiyorsan partiye gitmek zorunda değilsin.

除非你想去, 否則你不必去這個派對。

Artık sadece bir çocuk değilsin.

你不再只是一个孩子了。

Çok sinirli olmak zorunda değilsin.

不要太神经质。

Bunu hemen yapmak zorunda değilsin.

你没必要马上去做。

Sen benim kadar akıllı değilsin.

你没有我聪明。

Çok resmî olmak zorunda değilsin.

你没必要那么正式。

Gerçekten doğru önceliklere sahip değilsin!

你真的没有优先权!

Bana yardım etmek zorunda değilsin.

你不用帮我。

Sonuna kadar beklemek zorunda değilsin.

你没必要待到最后。

Sen benim kız arkadaşım değilsin.

你不是我的女朋友。

İstemiyorsan Tom'a söylemek zorunda değilsin.

如果你不想,那你便没有这个必要去告诉汤姆。

Çabucak cevap vermek zorunda değilsin.

你不必快速作答。

Pazar günleri çalışmak zorunda değilsin.

星期天的時候,你不用工作。

Yaptığım hiçbir şeyden memnun değilsin.

你對我做的任何事都不滿意。

Sen Kanadalı değilsin, değil mi?

你不是加拿大人,是吗?

Pazar günü okula gitmek zorunda değilsin.

你没必要周日去上学。

Onu yapmak istemiyorsan yapmak zorunda değilsin.

如果你不想的话也没问题。

Bana herhangi bir şey almak zorunda değilsin.

你不必为我买什么。

Sen işleri hatırlamada benden daha iyi değilsin.

你记事情的能力并不比我好多少。

- Hastanede kalmanıza gerek yok.
- Hastanede kalmak zorunda değilsin.

你不必要呆在医院。

Bir yük olduğumu biliyorum; bunu tekrarlamak zorunda değilsin.

我知道自己是个累赘,你没必要反复提。

Bu konuda pek haklı değilsin. Açıklamama izin ver.

關於那件事你不是很正確- 讓我解釋一下。

Sen iyi bir insan değilsin. Bunu biliyorsun, değil mi?

你不是个好人。这你知道,对吗?

- Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.
- Oraya gitmek zorunda değilsin.

你不必去那里。

- Sen öğrenciden başka bir şey değilsin.
- Alt tarafı bir öğrencisin.

你只不過是一個學生。

Bu akşam çok yemek yiyeceğiz, bu yüzden umarım bir diyette değilsin.

我们今晚会吃很多,所以我希望你没有在节食。

- Sürücü ehliyeti almak için yeterli yaşta değilsin.
- Sürücü ehliyeti almak için yaşınız yeterli değil.
- Sürücü belgesi almak için yaşın yeterli değil.

你还没到可以拿驾驶执照的年龄。