Translation of "Değilsin" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Değilsin" in a sentence and their japanese translations:

Yalnız değilsin.

君は一人じゃない。

Asla hatalı değilsin.

君は必ずしも間違ってはいない。

Sen tutarlı değilsin.

君の言っていることは、つじつまが合わない。

Artık genç değilsin.

お前はもう若くはない。

Sen normal değilsin.

君は普通じゃないよ。

Sen kadın değilsin.

あなたは女ではありません。

Sen şişman değilsin.

君、太ってないよ。

Hayır, zorunda değilsin.

いいえ、その必要はありません。

Çalışmak zorunda değilsin.

あなたは勉強する必要はない。

Sen Japon değilsin.

あなたは日本人ではありません。

Sen kibar değilsin.

あなたは親切ではない。

Şık giyinmek zorunda değilsin.

- 盛装なさる必要はありません。
- お洒落しなくてもいいのよ。

Sen bir korkak değilsin.

君は臆病ではない。

İstemedikçe gitmek zorunda değilsin.

- 君が行きたくないなら行く必要はない。
- 君がもし行きたくないのなら、行かなくてもよい。

Bagajını taşımak zorunda değilsin.

荷物を持ち歩く必要はありません。

Onu yapmak zorunda değilsin.

それをする必要はない。

Bahaneler üretmek zorunda değilsin.

言い訳しなくてもいいですよ。

Sen gerçekten aptal değilsin.

君は本当は馬鹿ではない。

Yarın gelmek zorunda değilsin.

- あしたは、来なくていいよ。
- 明日は来なくていいですよ。
- 明日は来なくてもいいですよ。

Mutlaka gitmek zorunda değilsin.

君が必ずしも行く必要はない。

Sen bir doktor değilsin.

あなたは医者ではありません。

Onu yemek zorunda değilsin.

食べないでいいよ。

Ama sen orada değilsin.

しかし君はそこにいない。

Eskisi kadar genç değilsin.

もう昔ほど若くはないんだから。

Evli değilsin, değil mi?

ご結婚はまだですよね? 違いますか?

- Yalnız değilsin.
- Yalnız değilsiniz.

君は一人じゃない。

Sen bir erkek değilsin.

あなたは男ではありません。

- Şişman değilsin.
- Şişman değilsiniz.

君、太ってないよ。

Artık bir çocuk değilsin.

おまえはもう子供じゃないんだ。

Meşgul değilsin, değil mi?

あなたは忙しくありませんね。

Erken kalkmak zorunda değilsin.

あなたは朝早く起きる必要がない。

Sen bir öğrenci değilsin.

- あなたは生徒ではありません。
- あなたは学生ではありません。

Sen hiç mutlu değilsin.

あなたは少しも幸せではない。

Sınava girmek zorunda değilsin.

あなたは試験を受ける必要は無いよ。

Şemsiyeni almak zorunda değilsin.

あなたは傘を持っていくには及びません。

Bugün çalışmak zorunda değilsin.

あなたは今日は働かなくてよい。

Evde kalmak zorunda değilsin.

- あなたは家にいなくてもよろしい。
- 家にいる必要はないよ。

Artık bir bebek değilsin.

- あなたはもう赤ちゃんじゃないんですよ。
- もう赤ちゃんじゃないでしょ。

Buraya gelmek zorunda değilsin.

あなたはここへくる必要はない。

İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin.

君が行きたくないのなら行く必要はない。

Duygularını gizlemek zorunda değilsin.

自分の気持ちを押し隠すことがないんだよ。

O çok zeki değilsin.

頭が悪いね、君。

Onlarla sohbet etmek zorunda değilsin.

世間話をしなくてもいいからね。

Yorgunsan, çok çalışmak zorunda değilsin.

疲れているならそんなに一生懸命勉強しなくてもよいです。

Ondan daha az güzel değilsin.

君は彼女に、勝るとも劣らずかわいい。

İstemiyorsan partiye gitmek zorunda değilsin.

君が行きたくなければそのパーティーに行く必要はない。

Artık sadece bir çocuk değilsin.

- 君はもはや子供なんかではない。
- 君はもはや、ほんの子供というわけにはいかない。

Sen artık bir çocuk değilsin.

- 君はもう子供ではない。
- お前はもう子供ではないんだ。

Sen casus değilsin, değil mi?

君はスパイじゃないでしょうね。

Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.

そんなに大声で呼ばなくても聞こえるわよ。

Sonuca gelince, endişelenmek zorunda değilsin.

その結果に関して、君は心配する必要はない。

Bunu ebeveynlerine söylemek zorunda değilsin.

そのことは親に言わなくていいですよ。

Çok sinirli olmak zorunda değilsin.

そう心配しなくてもいいよ。

Onun söylediklerini dinlemek zorunda değilsin.

あいつの言うことは聞かなくていいよ。

Lider olmak için nitelikli değilsin.

あなたはリーダーとしての資格がない。

Gitmek istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.

- 行きたくないんだったら、行かなくてもいいよ。
- 行きたくないなら行かなくていいよ。

Sen benim kadar kısa değilsin.

あなたは私ほど背が低くない。

Onu şimdi yapmak zorunda değilsin.

今それをする必要はないんだよ。

Öğle yemeğini getirmek zorunda değilsin.

- 昼食は持ってこなくてもいいよ。
- 昼ごはんを持ってこなくてもいいです。

İstemiyorsan cevap vermek zorunda değilsin.

- 答えたくなかったら答えなくていいからね。
- 返信したくないなら、する必要はない。

Bugün okula gitmek zorunda değilsin.

- 今日は学校に行く必要はない。
- 今日は学校休みなんだ。

Çok resmî olmak zorunda değilsin.

そんなに堅苦しくなる必要はないよ。

Gerçekten doğru önceliklere sahip değilsin!

- おまえってほんとに正しい優先順位がわかってないな。
- 君は本当に優先順位がおかしいよ。

Bana yardım etmek zorunda değilsin.

手伝う必要はありません。

İstemiyorsan dansa gitmek zorunda değilsin.

ダンスパーティーに行きたくないなら行かなくてもいいよ。

Eğer istemiyorsan gelmek zorunda değilsin.

来たくなかったら来なくていいからね。

Gelmek istemiyorsan gelmek zorunda değilsin.

来たくなかったら来なくていいからね。

Bugün yanıt vermek zorunda değilsin.

返事今日じゃなくてもいいからね。

İstemiyorsan oraya gitmek zorunda değilsin.

行きたくなければ、そこへ行かなくてもいいよ。

Aslında sen bir aptal değilsin.

君は本当は馬鹿ではない。

Bugün cevap vermek zorunda değilsin.

返事今日じゃなくてもいいからね。

Sen benden daha kısa değilsin.

あなたは私ほどに背は低くない。

Şimdi meşgul değilsin, değil mi?

- あなたは今忙しくはないですね。
- 今は忙しくないんだよね?

Bize yardım etmek zorunda değilsin.

あなたは我々を援助する必要はない。

İstemiyorsan, partiye gitmek zorunda değilsin.

君が行きたくなければそのパーティーに行く必要はない。

Pazar günleri çalışmak zorunda değilsin.

日曜日に仕事をする必要はない。

Özür dilemek zorunda değilsin Tom.

- トムは謝らなくていいよ。
- トムが謝ることじゃないよ。
- トムは謝ることないよ。
- トムは謝る必要ないよ。
- トムさんは謝らなくていいですよ。
- トムさんが謝ることじゃないですよ。
- トムさんは謝ることないですよ。
- トムさんは謝る必要ないですよ。

Pazar günü okula gitmek zorunda değilsin.

君は日曜日に学校に行く必要がない。

Oraya mutlaka kendin gitmek zorunda değilsin.

君が必ずしも行く必要はない。

Böylesine bir yasaya uymak zorunda değilsin.

そんな法に従わなくてもよい。

Onu bana söylemek zorunda değilsin, aptal.

そんな事知ってるよ。失礼な。

Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.

そんなに気取る必要はない。

Burada değilsin, bu yüzden gerçekten üzgünüm.

君がいなくて寂しいよ。

Onu yapmak istemiyorsan yapmak zorunda değilsin.

嫌なら結構です。

Sen burada bir öğrenci bile değilsin.

君はここの学生ですらないじゃないか。

Artık bir çocuk değilsin, kendine bakabilirsin.

もう子供じゃないんだからさ、自分のことは自分でやってよ。

- Neden okulda değilsin?
- Neden okulda değilsiniz?

どうして学校に通ってないの?

- Gitmek zorunda değilsin.
- Gitme mecburiyetin yok.

- 行かなくてもいいよ。
- 行く必要はないよ。

Benimle konuşmak istemiyorsan, konuşmak zorunda değilsin.

私と話をしたくないのなら、話さなくてもいいよ。

Bu deneyde dikkatsiz olacak durumda değilsin.

この実験では不注意は許されない。

Her zaman gerçeği söylemek zorunda değilsin?

いつも本当のことを言う必要はないんだよ。

Sen o kadar da özel değilsin.

あなたは別に特別じゃない。

Geç kalmam durumunda beni beklemek zorunda değilsin.

- もし私が遅れたら、待たないでくれ。
- 私が遅れたら、待たなくていいからね。