Translation of "Değilsin" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Değilsin" in a sentence and their arabic translations:

Giyinmiş değilsin.

أنت عار.

Hamile değilsin

لستِ حامل.

Sevmek zorunda değilsin

ليس عليك أن تحب

Yeterince hızlı değilsin.

لست سريعاً بما يكفي.

Henüz hazır değilsin.

- أنتَ لستُ جاهزاً بعد.
- أنتِ لستِ جاهزةً بعد.

Sen güvenilir değilsin.

لستن أهلا للثقة.

Çalışmak zorunda değilsin.

ليس عليك أن تدرس.

Sen Japon değilsin.

- أنت لست يابانياً.
- أنت لست ياباني

Kesinlikle listede değilsin.

بالتأكيد لست في القائمة

Gücünü göstermek zorunda değilsin.

لا تحتاج لأن تثبت قوّتك.

Sen iki yüzlü değilsin.

وأنت لست بوجهين.

Sen bir korkak değilsin.

إنك لست جباناً.

Yarın gelmek zorunda değilsin.

ليس عليك أن تأتي غدًا.

Ama sen orada değilsin.

لكنك لست هناك.

Sen yeterince hızlı değilsin.

- لست سريعاً بما فيه الكفاية.
- لست سريعاً بما يكفي.

Sen bizim arkadaşımız değilsin.

أنت لست صديقنا.

Sen gerçekten aptal değilsin.

حقا، أنت لست غبيا.

Meşgul değilsin, değil mi?

لست مشغولاً، صحيح؟

Sen bir öğrenci değilsin.

إنك لست طالباً.

Sen bir doktor değilsin.

إنك لست طبيباً.

Sen, bir umutsuz vaka değilsin.

أنت لست حالة ميئوس منها.

Sen casus değilsin, değil mi?

لست جاسوساً ، أليس كذلك؟

Onun söylediklerini dinlemek zorunda değilsin.

- لا يجب عليك أن تستمع إلی ما يقول.
- ليس عليك أن تستمع إلی ما يقول.

Bu karışıklıktan sen sorumlu değilsin.

- أنتَ لستُ مسؤؤلاً عن تلك الفوضى.
- أنتِ لستِ مسؤولة عن تلك الفوضى.

Onu şimdi yapmak zorunda değilsin.

لا يجب عليك القيام بذلك الآن.

Sonsuz ve karanlık bir tünelde değilsin.

أنت لست في نفق لا نهاية له دون الضوء.

Ve bunu yalnız yapmak zorunda değilsin"

وليس عليك أن تفعل هذا لوحدك."

Bu hatayı yapan ilk kişi değilsin.

أنتَ لستَ أول من يفعل هذا الخطأ.

Sen ona sahip değilsin, değil mi?

ليس لديك ذلك، أهذا صحيح؟

Sen işleri hatırlamada benden daha iyi değilsin.

لست أحسن في تذكر الأشياء مني.

Bu sözlerim sizin için: Dipsiz bir kuyuda değilsin.

هذا لك، أنت لست في قعر حفرة.

Hiçbir bitki ya da hayvana sahip değilsin, değil mi?

ليست معك حيوانات أو نباتات، صحيح؟

- Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.
- Oraya gitmek zorunda değilsin.

ليس من الضروري أن تذهب.

- Sen öğrenciden başka bir şey değilsin.
- Alt tarafı bir öğrencisin.

أنت مجرد طالب.

Uçak rezervasyonunu teyit etmek için muhakkak havaalanına gitmek zorunda değilsin.

ليس عليك أن تذهب للمطار من أجل تأكيد حجزك للتذكرة

Bu akşam çok yemek yiyeceğiz, bu yüzden umarım bir diyette değilsin.

سنأكل كثيرًا الليلة، آمل أنك لست على حمية.

- Sürücü ehliyeti almak için yeterli yaşta değilsin.
- Sürücü ehliyeti almak için yaşınız yeterli değil.
- Sürücü belgesi almak için yaşın yeterli değil.

لست كبيرا بما يكفي لتحصل علي رخصة قيادة.