Translation of "Yapma" in Japanese

0.013 sec.

Examples of using "Yapma" in a sentence and their japanese translations:

Yemek yapma.

調理台 [インド/マラウイ]

Hata yapma.

間違いをしてはいけない。

Ses yapma.

音を立てないでください。

Sam, yapma!

サム、止めて!

Yaygara yapma.

ゴチャゴチャ文句を言いなさんな。

Bunu yapma.

- これはしてはいけません。
- これをやっちゃだめだよ。

Öyleyse yapma. Eğer yapmak zorunda değilsen, yapma.

やらないでください。必要ないならば。

Birden fren yapma.

急にブレーキをかけるな。

Kuyruğa kaynak yapma.

割り込んではいけません。

Onlarla işbirliği yapma.

- 彼らと交わるな。
- 彼らとはかかわるな。

Onu tekrar yapma.

- 二度とそれをしてはいけない。
- 二度としないように。
- 二度とするな。

Aptal numarası yapma.

しらばっくれんなよ!

Staj yapma imkanı yakalıyorlar.

彼女たちにはジョブシャドウイングの 機会があります

Hata yapma konusunda endişelenmeyin.

間違いをしてもかまわない。

Şimdi banyo yapma zamanı.

お風呂に入る時間ですよ。

Bana karşı küstahlık yapma.

馴れ馴れしくしないで。

Dondurma yapma yöntemimiz budur.

私たちはこんな風にしてアイスクリームを作ります。

Böyle bir hata yapma.

そんな間違いをするな。

Böylesine dikkatsiz hatalar yapma.

そんな不注意な間違いをしてはいけません。

Hayır, Tom, onu yapma.

ダメよ、トム、そんなことしちゃ。

İşleri yarım yamalak yapma.

物事は中途半端にするな。

Çorba içerken gürültü yapma.

スープを飲む際に音を立ててはいけません。

Gürültü yapma. Sessiz ol.

騒いではいけない、静かにしていなさい。

Aynı hatayı tekrar yapma.

- おなじ間違いを繰り返すな。
- 同じ過ちを犯さないように。

Biz hatalar yapma eğilimindeyiz.

私たちは間違いをしがちです。

Çorba yerken ses yapma.

スープを飲むとき音をたててはいけない。

Böyle insanlarla işbirliği yapma.

あんな人たちと交際してはいけない。

O ne yapma niyetinde?

彼は何をしようとしているのか。

- Panik yapmayın!
- Panik yapma!

- 慌てるな!
- 慌てる必要はありません!

Ben yokken terbiyesizlik yapma.

留守中いい子でいるんですよ。

- Lütfen çok fazla gürültü yapma.
- Lütfen bu kadar fazla ses yapma!

そんなに音を立てないで下さい。

Şimdi bunu yapma zamanı! Tamam.

飛ぶよ よし

Kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapma.

- 人からしてもらいたいように人にしてやれ。
- やってもらいたいように、他人にしなさい。

Derslerine çok sık devamsızlık yapma.

そんなに授業をさぼっちゃダメよ。

Onun işi yapma yeteneği var.

- 彼にはその仕事をこなす能力がある。
- 彼はその仕事をする能力がある。

Yarına erteleyebileceğini asla bugün yapma.

明日まで延ばせることを今日するな。

Hiçbir işi yarım yamalak yapma.

物事は中途半端にするな。

O, saçını yapma tarzını değiştirdi.

彼女はヘアスタイルを変えた。

Onların öyle yapma hakkı var.

彼らにはそうする権利がある。

Bir anda iki şey yapma.

同時に2つのことをするな。

Hız yapma kazalara neden olur.

- 速度のだし過ぎは事故のもとになる。
- スピードの出し過ぎは事故のもとです。

Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma.

何事も中途半端にするな。

Şimdi gösteriş yapma zamanı değil.

そんな格好つけてる場合じゃないだろ。

Eğer yapmak zorunda değilsen, yapma.

「必要ないことは、しない」

Oğlum okula devamsızlık yapma eğilimindedir.

私の息子は欠席しがちだ。

İki şeyi aynı anda yapma.

一度に二つのことをするな。

Pişman olacağın bir şeyi yapma.

後になって悔やむようなことはしてはいけません。

Bunu yapma nedenini söyler misin?

こんなことをした理由を言いなさい。

Burada o kadar gürültü yapma.

ここではそんなに騒ぐな。

Tekrar öyle bir şey yapma.

ああいうことは二度としないように。

- Darlama beni!
- Bana baskı yapma!

脅かすなよ。

Sana iyilik yapana nankörlük yapma.

あなたに食べさせてくれる人の手をかむな。

O işte iyi yapma umutlarım var.

わたしはその事業がうまくやれると予期しております。

Sana yapılmasını istemediğini bir başkasına yapma.

- 人にしてもらいたいと思うように人にしてあげなさい。
- あなたが、他人にしてもらいたいと思うように他人にもしない。

Onun onu yapma yeteneğinden şüphem yok.

彼にはそれが出来ると確信する。

Onun işi yapma yeteneğinden şüphe ediyorum.

彼にはその仕事をする力はないと思う。

Yurt dışında öğrenim yapma amacına ulaştı.

彼は留学という目的を達成した。

Ben öyle yapma duyusuna sahip değildim.

- 私にはそうするだけの分別がなかった。
- 私にはそうするだけの分別がつかなかった。
- 私はそうする機転がきかなかった。

Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.

説明下手でごめんね。

Aynı anda iki şey birden yapma.

一度に二つのことをするな。

- Bilmiyormuş gibi yapma. Sorumu doğru dürüst cevapla.
- Aptal numarası yapma. Soruma doğru dürüst cevap ver.

とぼけてないで、私の質問にちゃんと答えて!

Şu anda ben de öyle yapma sürecindeyim.

それが今の私の課題です

O tür bir şeyi asla tekrar yapma.

2度とあんなことをするな。

Birden aklıma ona sürpriz yapma fikri geldi.

彼女を驚かせようという考えが突然私の頭にひらめいた。

Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapma özgürlüğü var.

彼は正しいと思っていることをする自由がある。

Onun deneyimi, ona işi yapma niteliği kazandırıyor.

彼の経験があればその仕事をするのに十分だ。

Onun işi uygun olarak yapma yeteneği yoktur.

- 彼にはその仕事をきちんとこなす能力がない。
- 彼には、その仕事をきちんとこなす能力はない。

Bana dün okula devamsızlık yapma nedenini söyle.

昨日学校を休んだ理由をいいなさい。

O ellisinden sonra resim yapma yeteneğini geliştirdi.

彼は50歳をすぎてから絵を書く才能を発達させた。

Bunu yapma nedenim ise sahip olduğum süper güç.

例の特別な力のおかげです

Bütün bu küçük oklar, onların simülasyon yapma şekli,

図にある矢印は 当時のシミュレーションを 表しています

Bir otobüs yolculuğu yapma fikri hakkında ne düşünüyorsun?

- バス旅行をすると言う考えをどう思いますか。
- バスで旅行するという考えをどう思いますか。

Onun ekmeği özel bir şekilde yapma tarzı var.

彼女は特別な作り方でパンを焼いている。

O, hep işleri yapma tarzımla ilgili hata bulur.

彼女は私のやり方にいつも文句ばかり言う。

İyi reçel yapma sırrını anlatır mısın bana lütfen.

おいしいジャムを作る秘訣を教えてください。

Jim kızlarla arkadaşlık yapma sanatını biliyor gibi görünüyor.

ジムは女の子と親しくなるこつを知ってるみたいだ。

Soult'un daha sonra cepheden liderlik yapma konusundaki isteksizliğini açıklayabilir.

ことを 説明する エピソードかもしれません 。

Diğer komutanlarla işbirliği yapma isteksizliğinin de olduğu beş yıl .

他の司令官との協力へ の抵抗もありました 。

Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.

我々は彼の新道路建設計画に反対した。

- Yavaş çalış, ve hatalar yapma.
- Yavaş çalışırsan, hatalar yapmazsın.

ゆっくり仕事をしなさい。そうすれば間違うことはない。

O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.

彼女は、女学生がやるように、手を口にあてて笑った。

O her zaman işleri yapma tarzım hakkında şikayet ediyor.

彼はいつも私のやり方に文句を言っている。

Şimdi katıl ve tam bir yıl boyunca ödeme yapma.

今登録されれば、1年間無料です。

- Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma.
- Sana davranılmasını istediğin gibi davran.

- 人からして貰いたいように人にもなせ。
- 自分が人からしてもらいたいと思うことは人にもせよ。
- 自分がしてもらいたいように人にもしなさい。

Her çalışan, yılda iki haftalık ücretli bir tatil yapma hakkına sahiptir.

従業員は皆、毎年二週間の有給休暇をもらう権利がある。

Bayan Pate yüz kişinin önünde bir konuşma yapma hakkında çekingen hissetti.

ペート先生は百人の人間の前で喋るのが怖い気がした。

Onun o kadar acımasız bir şey yapma yeteneğine sahip olduğunu hiç düşünmemiştim.

そんな残酷なことが彼にできるとはまったく思わなかった。

- Dünya seyahatine çıkmak amacıyla parasını biriktiriyor.
- O, dünyada bir yolculuk yapma niyetiyle parasını tasarruf ediyor.

世界旅行する目的で、彼女はお金を貯めている。

Eğer ikinci dilinden anadiline çeviri yaparsan, bu durumun tersine tercihen, hata yapma olasılığın daha az olur.

- 外国語から母語へと翻訳すれば、その逆よりも、間違いを犯す可能性は低くなります。
- 第二言語から自分の母語へと翻訳するほうが、その逆よりも間違いが少ないでしょう。

- Başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran.
- Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.
- Başkalarının sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran.

己の欲するところを人に施せ。