Translation of "Yapıyorlar" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Yapıyorlar" in a sentence and their japanese translations:

Gençlerimize bunları yapıyorlar.

若者が望むような扱いをしてくれるのは

Onlar ne yapıyorlar.

彼らは何をしていますか。

Erkekler ne yapıyorlar?

男の人は何をしていますか。

Temas ederek seks yapıyorlar.

ペニスとその挿入部分だけのセックスです

Yolculuk için hazırlık yapıyorlar.

彼らは旅行のしたくをしている。

Onlar bir ev yapıyorlar.

彼らは家を建てている。

Onlar dışarıda alışveriş yapıyorlar.

彼らはショッピングに出かけている。

Onlar ne ticareti yapıyorlar?

あの人達はなにを商売にしているの。

Onlar şimdi kahvaltı yapıyorlar.

彼らは今、朝食をとっているところです。

Uyuyorlar, besleniyorlar hatta doğum yapıyorlar.

眠り 食べ 出産までします

Yıldızları izlemek için teleskoplar yapıyorlar.

望遠鏡を作って 天体を眺めたりもしました

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

‎暗闇の中の長距離通話だ

Nehrin üzerine bir köprü yapıyorlar.

川に橋が架けられています。

Öğrenciler İngilizcede iyi ilerleme yapıyorlar.

学生達は英語の力を伸ばしている。

Kralı öldürmek için komplo yapıyorlar.

彼らは王の殺害をたくらんでいる。

Onlar yazılım ürünleri ticareti yapıyorlar.

彼らはソフトウエア製品を扱っている。

Çevre ile ilgili işlere yatırım yapıyorlar

彼らは無公害の仕事に投資をしています

Bu hafta saat sekizde kahvaltı yapıyorlar.

彼らは今週は8時に朝食を食べている。

Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.

学生たちは政府の決定に対して抗議している。

Onlar tüm boş vakitlerinde ne yapıyorlar?

彼らは余暇をどのように過ごすのだろうか。

Onlar o dükkânda pirinç ticareti yapıyorlar.

あの店は米を扱っている。

Oyun severler teknolojideki keşiflerin genellikle öncülüğünü yapıyorlar.

ゲーマーは えてして 新技術探求の 最前線にいるものです

Onu da bir ağacın kökünde haftada bir yapıyorlar.

排便は週に1度くらい 木の根元でします

Genel gürültüyü delip geçen bir frekansta çağrı yapıyorlar.

‎騒音をつんざく ‎高い周波数の声を使う

Büyük olan çocuklar her zaman ona dalavere yapıyorlar.

年上の男の子達が彼にいつも悪戯ばかりしている。

Tom ve Mary de aynı şeyi mi yapıyorlar?

トムとメアリーは同じことしてるの?

Mutlu sonla daha az ilgisi olan eylemlerle deneyler yapıyorlar --

彼女達は実践しつつ探求しています ハッピーエンディングにこだわるのではなく

Ama bir kere bu gücü bulduklarında mucizevi şeyler yapıyorlar.

でも 一度それに気付くと 奇跡みたいなことをやってのけます

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

‎50万の稚ダコうち ‎生き残るのは一握り

Bu malları yurt dışından ucuza alıyorlar ve daha sonra yurtta satmak için zam yapıyorlar.

彼らはこの品物を海外で安く買い付け、国内で高い値段をつけて売る。

- Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.
- Onun ebeveynleri onun üniversite eğitimi için para biriktiriyor.

彼の両親は彼の大学教育に備えて貯蓄をしている。