Translation of "Ederek" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Ederek" in a sentence and their japanese translations:

Temas ederek seks yapıyorlar.

ペニスとその挿入部分だけのセックスです

Bunu başkasının hareketlerini taklit ederek

他の人の動作を真似て 写し取ることで

Patronuna hakaret ederek riske atmayın.

上司を侮辱するような危険をおかすな。

Insanlarla sınırlı temasa dikkar ederek?

思うように他人と会うことができなくても

Hayatını sürüngen araştırmalarında öncülük ederek geçirdi

爬虫類研究の先駆者として 生涯を貫き―

Bazı iyi ortakları da dâhil ederek

良いパートナーと

O tebessüm ederek hepimizi içeri aldı.

彼女は私たちみなを微笑で魅了した。

İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.

彼は会社の方針に抗議して辞表を出した。

Arabayı tamir ederek üç saat geçirdim.

私はその車を修理するのに3時間かかった。

Kimse içeceklerden tasarruf ederek zengin olmadı.

下戸の建てたる蔵もなし。

Hem de öğrenci çıktılarını geliştirmeye dikkat ederek

投資家用のリターンと

Hiçbirimiz siyahi veya Cumhuriyetçilerden nefret ederek doğmuyoruz.

黒人や共和党員を憎むために 生まれてきたのではありません

Bu da, daha fazla kişiye hizmet ederek

より多くの人々にサービスを提供し

Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.

一か八かやってみることで一財産できるだろう。

Bana öyle hitap ederek, ne yaptığını sanıyorsun?

何を偉そうに言っている!

Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.

午後はずっと友人とおしゃべりをして過ごした。

Dikkat ederek ve yüksek standartlarını karşılamayan subayları işten

ここで彼は、優れた管理者 およびハードタスクマスター

Riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

恐れや罪悪感など リスクへの否定的感情を

İngiliz komutan General O'Hara'nın yakalanmasına yardım ederek kendini gösterdi.

イギリスの司令官オハラ将軍を捕まえるのを手伝うことで彼自身を 際立た せました。

Altıncı Kolordu'nun saldırısı Rus solunu paramparça ederek Napolyon'un en

第6軍団の猛攻撃はロシアの左翼を粉砕し、ナポレオンの最も 決定的な勝利

Onun yapacağını söylediğin gibi o ateş ederek ortaya çıktı.

君の予言どおりやつはうってきた。

Söylediğini kabul ederek, ben hala senin hatalı olduğunu düşünüyorum.

君の言うことは認めるが、やはり君は間違っていると思う。

O, diğerlerini ve onların örneğini takip ederek golf öğrendi.

彼は見よう見まねでゴルフを覚えた。

- Gazete dağıtarak para kazandı.
- Gazete teslim ederek para kazanıyordu.

彼は、新聞配達をしてお金をかせいだ。

, ancak farklılıklarını bir kenara koydular. Birlikte, bir ateşkes imzalandığına ikna ederek

一緒に、彼ら は休戦協定が調印されたことを彼に説得することによって

Baldızı Aimée Leclerc ile evlenmeye teşvik ederek Davout'u Birinci Konsolos'un geniş ailesine kattı.

エイメ・レクレールと結婚することを奨励し、ダバウトを 第一領事の拡大家族の中に連れてきました。

Biz ağlayarak doğarız, hayatlarımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz.

人は泣きつつ生まれ、泣き言を言いつつ暮らし、失望落胆して死ぬ。