Translation of "Tehlike" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Tehlike" in a sentence and their japanese translations:

...tehlike doğurur.

‎危険をはらむ

Tehlike önümüzde.

この先危険物あり。

Tehlike kokusu var.

危険な香りがする。

Tehlike. Uzak durun!

危険、立入り禁止!

Tehlike karşısında cesurlaştı.

彼は危険に直面した時勇敢になった。

Ama tehlike de doğurur.

‎危険も呼び寄せる

Tehlike her yönden gelebilir.

‎全方向から危険は迫る

Gibi ciddi tehlike altındalar

成長や言葉の遅れが出るリスクが高く

Hiçbir görünür tehlike yoktu.

はっきりわかる危険はなかった。

Tehlike maceraya zevk verir.

危険があるので冒険がおもしろいのだ。

Tehlike geçti, Allah unutuldu.

- 苦しいときの神頼み。
- のど元過ぎれば熱さを忘れる。

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‎しかし群れは危険を察知した

Her köşede... ...tehlike kol geziyor.

‎あちこちに‎― ‎危険が潜む

Bir uyarı. Civarda tehlike var.

‎警告だ ‎危険が迫っている

Kırmızı lamba tehlike halinde yanar.

- 危険な時には赤ランプが点きます。
- 危機の際には赤ランプが点灯する。

Herhangi bir tehlike var mı?

危険なことはありませんか。

O, tehlike karşısında sakin kalır.

危険などにひるまず、彼は平気でいる。

Bu tehlike geçti anlamına gelmez.

危険が去ったと言うことではない。

Tehlike geçti ve Tanrı unutuldu.

危険が過ぎると神様は忘れられる。

Hastanın hayatı tehlike altında idi.

患者の命が危なかった。

Öncüler birçok tehlike ile karşılaştılar.

開拓者は多くの危険に出会った。

Tom tehlike karşısında cesaretini gösterdi.

トムは危険に直面して彼の勇気を示した。

O, tehlike ile ilgili uyardı.

彼は私に危険を知らせてくれた。

O, büyük tehlike karşısında sakindi.

大きな危険に直面しても彼は平静さを失わなかった。

Ben tehlike hakkında onu uyardım.

私は彼にその危険を警告した。

Tehlike olduğunda bile sakin kaldı.

彼は危険を前にしても冷静だった。

O, tehlike karşısında cesaret gösterdi.

彼は危険をかえりみず勇気を示した。

Çocuklar burada tehlike olmadan oynayabilirler.

- ここでは子供達が安心して遊べる。
- ここでは子どもたちは危険なく遊べます。

Ne kadar tehlike, o kadar onur.

危険が大きければ大きいほど名誉も大きくなる。

Şu anda herhangi bir tehlike değiliz.

- 私たちはもう危険を脱しました。
- 我々は今危険な状態にはない。

Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.

みどりとは反対に、赤は危険のしるしである。

Böyle bir tehlike karşısında sakin kaldı.

彼はそのような危険に直面しても、相変わらず落ち着いていた。

Düşen kayalar dağcılar için tehlike oluşturabilir.

落石は登山者にとって危険である。

Polisler büyük tehlike karşısında çok cesurdu.

警官たちは大きな危険に直面してとても勇敢だった。

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

‎ヒヨケザルは大きな目で‎― ‎周りを警戒する

O zaman hiçbir tehlike fikri aklımdan geçmedi.

危険だという考えはその時、私の脳裏を横切らなかった。

Bob savaş sırasında pek çok tehlike geçirdi.

ボブは戦争中多くの危険を体験した。

Kaptan bize tehlike olmayacağına dair güvence verdi.

船長は危険はないと我々にはっきりと言った。

Adamı toplum için bir tehlike olarak gördüler.

彼らはその男を社会にとって危険人物と考えた。

Ben onun planında büyük bir tehlike görüyorum.

彼の計画はヤバイぞ。

Hor görüldüğü zaman tehlike en kısa sürede gelir.

危険は見くびるとすぐやってくる。

İşte tehlike buydu, yolun sonunu görmeden kayarsanız bu olur.

危険だろ 最後が見えない時はね

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

‎母親は安全を優先して ‎子供たちのそばに戻った

Sigara içmenin sağlık için bir tehlike olduğu bir gerçektir.

- 喫煙が健康に危険なのは事実だ。
- 喫煙に健康を損ねるリスクがあるのは事実だ。

Dokunacak mesafeye geliyorlar ki... ...bir kez daha tehlike ortaya çıkıyor.

‎水場まであと少し ‎だが次なる敵が現れた