Translation of "Yoktur" in Finnish

0.009 sec.

Examples of using "Yoktur" in a sentence and their finnish translations:

Ejderhalar yoktur.

Lohikäärmeitä ei ole olemassa.

...saklanacak yer yoktur.

ole piilopaikkoja.

Uzayda hava yoktur.

Avaruudessa ei ole ilmaa.

Hiçbir seçenek yoktur.

Ei voi muutakaan.

Aptallığın tedavisi yoktur.

- Typeryyteen ei ole parannuskeinoa.
- Tyhmä pysyy tyhmänä, siihen ei pillerit auta.

Bilimsiz gelecek yoktur.

Ilman tiedettä ei ole tulevaisuutta.

İstisnasız kural yoktur.

Ei sääntöä ilman poikkeusta.

Öğrenmenin yaşı yoktur.

- Oppia ikä kaikki.
- Koskaan ei ole liian vanha oppimaan.

İnternette kızlar yoktur.

Internetissä ei ole tyttöjä.

Suyun kalorisi yoktur.

- Vedessä ei ole kaloreita.
- Vesi on kaloritonta.

Venüs'ün uydusu yoktur.

Venuksella ei ole kuita.

Azimsiz başarı yoktur.

Ei ole menestystä ilman kestävyyttä.

Ayda hava yoktur.

Kuulla ei ole ilmakehää.

Kaplumbağaların dişleri yoktur.

Kilpikonnilla ei ole hampaita.

Ev gibi yer yoktur.

- Ei ole kodin voittanutta.
- Oma koti kullan kallis.

İstisnasız hiçbir kural yoktur.

Ei sääntöä ilman poikkeusta.

Zamanın sonu yoktur. Sonsuzdur

Aika on päättymätön, ajaton.

Venüs'ün herhangi uydusu yoktur.

Venuksella ei ole yhtäkään kuuta.

Müzik yoksa hayat da yoktur.

Ei musiikkia, ei elämää.

Tom'un açıkça başka seçeneği yoktur.

Tomilla ei selvästikään ole valinnanvaraa.

İnsan arzusunda hiçbir sınır yoktur.

Ihmisen haluilla ei ole rajaa.

Tom'un hiçbir zayıf yönü yoktur.

Tomilla ei ole heikkouksia.

Dil yoksa ulus da yoktur.

Ilman kieltä ei ole kansaa.

- Bir arabam yoktur.
- Arabam yok.

Minulla ei ole autoa.

Tesadüf diye bir şey yoktur.

Yhteensattumia ei ole olemassa.

- Sevgiden daha pahalı bir şey yoktur.
- Aşktan daha pahalı hiçbir şey yoktur.

Ei ole mitään rakkautta kalliimpaa.

- Papanın evlenme hakkı yoktur.
- Papa evlenemez.

Paavilla ei ole oikeutta mennä naimisiin.

O, senin hayal gücün hariç, yoktur.

Sitä ei ole paitsi mielikuvituksessasi.

Hemen hemen hiç yakın dostu yoktur.

Hänellä ei melkein ole lähiystäviä.

Tom'un fikirlerinin buralarda fazla ağırlığı yoktur.

Tomin ajatuksilla ei ole täällä kovin suurta painoa.

Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

Minulle ei ole muita harrastuksia jalkapallon lisäksi.

Umarım senin için bir sakıncası yoktur.

Toivon ettet välitä.

İngilizcede Zeitgeist'ı karşılayan bir sözcük yoktur.

Englannissa ei ole sanaa "Zeitgeist".

Hayalet diye bir şey yoktur, efendim.

Aaveita ei ole olemassa, herra.

...polenlerini saçacak kuş veya arı yoktur geceleri.

mutta pölyttävät linnut ja mehiläiset puuttuvat.

Bir 45'likle bankaya girmek gibisi yoktur.

On hienoa mennä pankkiin aseen kanssa.

Bir devrimden daha siyasi bir şey yoktur.

En tiedä mitään niin poliittista kuin vallankumous.

Bu ilacın herhangi zararlı yan etkileri yoktur.

Tällä lääkkeellä ei ole mitään ikäviä sivuvaikutuksia.

Eşit bir toplumda şovenizm için yer yoktur.

Tasa-arvoisessa yhteiskunnassa ei ole sijaa sovinismille.

Tom ve Mary'nin iyi bir ilişkisi yoktur.

Tomin ja Maryn välit eivät ole hyvät.

Aşk için hiçbir yol yoktur. Aşk yoldur.

Rakkauteen ei ole tietä. Rakkaus on se tie.

Ben bir salyangozum ve asla acelem yoktur.

Olen etana ja etanat eivät koskaan kiirehdi.

Bazı Kanada topraklarında neredeyse hiç insan yoktur.

Joissain Kanadan territorioissa ei ole lähes ollenkaan asukkaita.

Facebook'ta mutlak gizlilik bir yanılsamadır. Gerçekte yoktur.

Täydellinen yksityisyys Facebookissa on harhaa. Sitä ei ole todellisuudessa olemassa.

Everest'in tarihinde bunu ondan fazla başarabilmiş kimse yoktur.

mikä on kaikkien aikojen ennätys.

- Kuzey Kutbu'nda penguen yok.
- Kuzey Kutbu'nda buzulkuşları yoktur.

Pohjoisnavalla ei ole pingviinejä.

İyi bir fincan çay gibi bir şey yoktur.

Mikään ei vedä vertoja hyvälle teekupposelle.

Mazeretler arayanın başarı için herhangi bir şansı yoktur.

Hänellä, joka hakee tekosyitä, ei ole mitään mahdollisuuksia menestykseen.

Avrupa'da Tokyo kadar çok nüfuslu hiçbir şehir yoktur.

- Mikään Euroopan kaupunki ei ole yhtä väkirikas kuin Tokio.
- Mikään Euroopan kaupungeista ei ole yhtä väkirikas kuin Tokio.

- Onun kesinlikle düşmanları yoktur.
- Kesinlikle hiç düşmanı yok.

Hänellä ei ole kerrassaan yhtään vihollisia.

Köşeye sıkışmış bir hayvandan daha tehlikeli bir şey yoktur!

Ei ole mitään vaarallisempaa kuin nurkkaan ajettu eläin.

Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.

Mari ei tiedä ollenkaan mitä sanoa hänelle.

- Onun kaba bir davranışı var.
- Onun hiç terbiyesi yoktur.

Hänellä ei ole minkäänlaisia käytöstapoja.

"K" aslında Portekizce alfabede yoktur. "W" ve "Y" de.

"K", kuten "W" ja "Y", eivät alunperin kuulu Portugalin kielen aakkosiin.

Allah'tan başka bir ilâh yoktur ve Muhammed, Allah'ın elçisidir.

Ei ole muuta jumalaa kuin Allah, ja Muhammed on hänen profeettansa.

Terli bir atkıdan geçmiş olan altınfıçı kaktüsü suyu gibisi yoktur.

Ei ole hikisen kankaan läpi imetyn siilikaktuksen nesteen voittanutta.

Doktor "senin sağlığın açısından tütünden daha zararlı bir şey yoktur" dedi.

Lääkäri sanoi: ”Ei ole mitään tupakkaa haitallisempaa terveydellesi.”

Güne başlamak için iyi bir kahveden daha iyi bir şey yoktur.

Mikään ei ole parempi aloitus päivälle kuin hyvä kahvi.

Oraya ister taksiyle gidin, ister yayan gidin, fazla bir farkı yoktur.

Ei ole suurta eroa, meneekö sinne taksilla vai kävellen.

- Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.
- Çözüm yoksa sorun da yoktur.

Jollei ole ratkaisua, niin ei ole ongelmaakaan.

- Tom aldığı şeyleri yerine koymaz hiç.
- Tom'da eşyaları yerine koyma huyu yoktur.

Tom ei koskaan laita tavaroita takaisin sinne minne ne kuuluvat.

- Tatoeba'da "anathema" sözcüğünü içeren hiçbir cümle yoktur.
- Tatoeba'daki hiçbir cümle "anathema" sözcüğünü içermez.

Yksikään lause Tatoebassa ei sisällä sanaa ”anateema”.

Türkiye Cumhurbaşkanı, paradoksal bir biçimde hukuken devletin başı olmasına rağmen hükümet içinde yasal bir konumu yoktur.

Turkin presidentti on näennäisesti maan johtaja, mutta ei omaa laillista valtaa hallituksessa.

- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.
- Teoride, teori ve uygulama arasında farklılık yok. Ama uygulamada var.

Teorialla ja käytännöllä ei teoriassa ole eroa, mutta käytännössä niillä on.