Translation of "Görme" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Görme" in a sentence and their japanese translations:

Fakirleri hor görme.

- 貧者を見下してはいけない。
- 貧しい人々を軽蔑するな。
- 貧しい人を軽蔑するな。
- 貧しい人たちを見下してはいけないんだよ。

Diğerlerini hor görme.

- 他人を軽蔑するな。
- 他人を軽蔑してはいけない。
- 他人を見下したりするな。

- O, görme duyusunu kaybetti.
- O görme yeteneğini kaybetti.

彼は視力を失った。

- Onun görme yeteneği kötü.
- Onun görme kabiliyeti kötü.

彼は目が悪い。

- Onun görme kabiliyeti kötü.
- O kötü görme duyusuna sahip.

彼は視力が弱い。

Filmi görme şansım yoktu.

その映画を見る機会がこれまでありませんでした。

O, doğuştan görme özürlüdür.

彼女は生まれつき眼が不自由である。

Onu görme olasılığından heyecanlıyım.

彼女に会えると思うとわくわくする。

Onu görme fırsatını kaçırdım.

彼に会う機会を見送った。

Görme beş duyudan biridir.

視覚は五感の1つである。

Kazada görme duyusunu kaybetti.

彼はその事故で失明した。

Ben kraliçeyi görme niyetindeyim.

私は女王に会うつもりである。

Tom'un görme yeteneği kötüleşiyor.

トムの視力は衰えつつある。

Onu görme fırsatı kaçırmamalısınız.

あなたはそれを見る機会を逃すべきではない。

Tom görme yeteneğini kaybetti.

トムは視力を失った。

Görme yeteneğim muhteşem olmasına rağmen.

視力は完璧ですが

Görme, koklama ve ekolokasyon kullanan...

‎メキシコハナナガ ‎ヘラコウモリだ

Zenginler fakirleri hor görme eğilimindedir.

- 金持ちは貧乏人を軽蔑しがちだ。
- 金持ちは貧しい人々を軽蔑しがちだ。
- お金持ちは貧乏人を見下しがちである。

Henüz filmi görme fırsatım olmadı.

まだその映画を見る機会がないんだよ。

Ünlü şarkıcıyı görme fırsatını kaçırdı.

彼女は有名な歌手に会うという機会をのがした。

Benim iyi görme yeteneğim var.

- 視力は良いです。
- 目はいいです。

Kedilerin karanlıkta görme yetileri vardır.

- 猫は暗闇でも目が見える能力を持っている。
- 猫は暗闇でも見える。
- 猫は夜目が利く。

Kan görme onun midesini bulandırdı.

- 血を見て彼は胸が悪くなった。
- 彼は血を見て気分が悪くなった。

Kediler karanlıkta görme kapasitesine sahiptirler.

猫は暗闇でも目が見える能力を持っている。

O iyi görme duyusuna sahip.

彼は視力がいい。

Adamı tekrar görme isteğim yok.

私はその男には2度と会いたくない。

Tom'un görme duyusu iyi değil.

トムは目が悪い。

Kaza onu görme yeteneğinden mahrum bıraktı.

- その事故のために彼は視力を失った。
- その事故で彼は目が見えなくなった。
- その事故で彼は視力を失った。

Hâlâ bir çocukken görme yeteneğini kaybetti.

彼は子供のころ視力を失った。

Ölmeden önce, o neredeyse görme özürlüydü.

死ぬ前、彼はほとんど目が見えなかった。

Fakir oldukları için diğerlerini hor görme.

貧しいことを理由に人を軽蔑してはいけない。

- Görme yateneğim kötüleşiyor.
- Benim görüşüm kötüleşiyor.

- 視力がだんだん落ちています。
- 目が悪くなってきている。
- 視力が低下してきたんです。

O, o kazada görme duyusunu kaybetti.

- その事故のために彼は視力を失った。
- その事故で彼は視力を失った。

O, görme duyusunu bir kazada kaybetti.

事故のために彼は視力を失った。

O, beni görme bahanesiyle evime geldi.

彼は私に会うことを口実にして家に来た。

Sadece kan görme onu bitkin düşürüyor.

血を少し見るだけで、彼、気絶しちゃうのよ。

Simone George: Mark'ı ilk gördüğümde görme engelliydi.

(シモーン・ジョージ)マークとは 彼にとって盲目だけが障害の時に出会いました

Görme yetimi kaybetmenin 10'uncu yıldönümünde tamamladım.

視力を失くしてからちょうど十年目に

Bir olayı gerçek hâliyle görme yeteneğimi kapatıyorum.

状況を真に見極められなくなるということ

İlerleyen yaşı onun görme yeteneğini etkilemeye başlıyor.

老齢で目がよく見えなくなってきている。

Zayıf görme bir atlet için bir engeldir.

視力が弱いことはスポーツマンにとって不利だ。

Rehber köpekler görme özürlü insanlara yardım ederler.

盲導犬は目の見えない人を助ける。

Ne yazık ki kaleyi görme şansım yoktu.

残念なことにその城を見る機会がなかった。

Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.

そんなゲームばっかりしてたら目悪くなるよ。

Shota onu görme hakkında utangaç olduğunu söyledi.

翔太は彼女に会うのが恥ずかしいと言いました。

Temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri

私の本来の姿が 社会の中で描かれることが

İki yıl önce sağ gözümdeki görme yeteneğimi kaybettim.

2年前に右目を失明しました。

Görme engelli adam el yordamıyla çıkışa doğru gitti.

目の不自由なその人は出口の方へ手探りで行った。

- Onun görme yeteneği kötü.
- Onun kötü gözleri var.

彼は目が悪い。

Trafik kazası, genç adamı görme yeteneğinden mahrum etti.

交通事故でその若者は失明した。

Jim onu görme amacı ile Londra'ya geri döndü.

ジムは彼女に会うためにロンドンに戻った。

O, bir trafik kazasında bir gözünün görme yetisini kaybetti.

彼は交通事故で片目の視力を失った。

O, iki yıllığına yurt dışında eğitim görme ayrıcalığına sahipti.

彼は外国で2年間研究する特典を得た。

Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.

トムは交通事故で片目の視力を失った。

Bu süre zarfında... ...hayvanlar âlemindeki en karmaşık görme yetisini geliştirdi.

‎長い時を経て‎― ‎動物界でも特に複雑に ‎目を進化させた

Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.

悪天候だったので市内見物を断念した。

Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.

トムは小川さんから多くの人が成金を軽蔑すると聞いた。

Bay Suziki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

鈴木氏はいろいろと説得して息子の留学計画をやめさせた。

Umarım seni bir daha ki sefere New York'tayken görme şansına sahip olurum.

私が、今度ニューヨークに行ったときにお会いする機会があるといいなと思っております。

Bay Suzuki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

鈴木氏はいろいろと説得して息子の留学計画をやめさせた。

- Bu adam en az beş yıldır görme özürlüdür.
- Bu adamın en az beş yıldır gözleri görmüyor.

この人は目が見えなくなって五年になる。