Translation of "Yeteneği" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Yeteneği" in a sentence and their japanese translations:

Onun yeteneği şaşırtıcıdır.

彼女の才能はすばらしい。

Müziğe yeteneği var.

彼には音楽の才能がある。

- Onun birçok yeteneği var.
- Pek çok yeteneği var.

彼には多くの才能がある。

- Onun İngilizcedeki yeteneği vasatın üzerinde.
- İngilizcedeki yeteneği ortalamanın üzerindedir.

彼の英語の能力は平均以上だ。

İnsanoğlunun konuşma yeteneği vardır.

人間は話す能力を持っている。

Yeteneği onu zirveye taşıdı.

彼女は有能だったので第一人者となった。

Tom'un görme yeteneği kötüleşiyor.

トムの視力は衰えつつある。

Hiçbirimiz müzik yeteneği ile doğmuyoruz.

われわれのすべてが生まれつき音楽の才があるわけではない。

Tom'un bir sürü yeteneği var.

トムには多くの才能がある。

Onun işi yapma yeteneği var.

- 彼にはその仕事をこなす能力がある。
- 彼はその仕事をする能力がある。

Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.

そのピアニストは非凡な才能を授かっている。

Sorun onun yeteneği değil, karakteridir.

問題となっているのは、彼の能力ではなく性格だ。

Onun dans için yeteneği var.

彼女にはダンスの才能がある。

Onun matematikteki yeteneği çok iyi.

彼の数学の才能はずば抜けている。

Onun yeteneği erken çiçek açtı.

彼女の才能は幼くして開花した。

Tom'un doğal bir yeteneği var.

- トムには生まれ持った才能がある。
- トムには持って生まれた才能がある。

İngilizcedeki yeteneği beni gerçekten şaşırtıyor.

彼の英語力には本当に驚かされる。

Onun yeteneği hakkında şüphe yok.

彼が才能ある事は疑い無い。

Onun ayağı ile yazma yeteneği şaşırtıcı.

彼女の足で書ける能力は驚くべきことだ。

Margaret'in müzik için bir yeteneği var.

マーガレットは音楽の才がある。

O çocuğun büyük bir yeteneği var.

その子どもにはすばらしい才能がある。

Onun müzikte olağanüstü bir yeteneği var.

彼女は非凡な音楽の才能を持っている。

O büyük yeteneği olan bir adamdır.

彼は非常に有能である。

Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.

彼は音楽の素晴らしい才能をもっている。

İngilizcede sıra dışı bir yeteneği var.

彼は英語にずばぬけた才能を持っている。

Onun oğlunun müziğe doğuştan yeteneği var.

彼のむすこには音楽の才能がある。

Onun on dili konuşma yeteneği var.

- 彼は10の言語を話せる。
- 彼は10の言語が話せる。

Bir çocuğun müzik yeteneği irsi midir?

子供の音楽的才能は遺伝によって決まるのですか。

Ben onun yeteneği için hayranlık hissediyorum.

彼の才能に敬服しています。

Meg'in diller için bir yeteneği var.

メグは語学の才能がある。

Onun muhtemelen başka bir yeteneği var.

彼は別の能力があるでしょう。

Bir ressam olarak büyük bir yeteneği var.

彼は画家として大変な才能がある。

Onun hem yetkisi hem de yeteneği var.

彼には権力も能力も備わっている。

Onun işi uygun olarak yapma yeteneği yoktur.

- 彼にはその仕事をきちんとこなす能力がない。
- 彼には、その仕事をきちんとこなす能力はない。

Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.

彼には傑出した音楽の才能がある。

O büyük edebi yeteneği olan bir kadın.

彼女は大変文才のある女性だ。

Kısaca anlatmak gerekirse, onun müzik yeteneği yok.

端的に言って、彼には音楽の才能がない。

Onun yeteneği iş için onu yeterli kılıyor.

彼の才能はその仕事にうってつけだ。

Erkek kardeşimin resim için doğuştan yeteneği var.

弟には絵の才能がある。

- O, kehanet yeteneğine sahiptir.
- Onun peygamberlik yeteneği var.

彼女には予言する能力がある。

- Onun görme yeteneği kötü.
- Onun kötü gözleri var.

彼は目が悪い。

- Onun görme yeteneği kötü.
- Onun görme kabiliyeti kötü.

彼は目が悪い。

Avukatın müthiş profesyonel yeteneği sayesinde çok sayıda müvekkili var.

その弁護士は大変なやり手なので依頼人が多い。

Onun sanatsal yeteneği ortaya çıktığında o otuz yaşın üzerindeydi.

彼女の芸の才能が現れたのは30過ぎのことだった。

Bu, üst düzey omurgasız zekâsı. Detayları öğrenme ve hatırlama yeteneği.

‎非常に高知能な ‎無せきつい動物だ ‎細かい情報まで理解し ‎記憶することができる

- Onun biraz edebi yeteneği vardır.
- Onun biraz edebi yeteneğe sahiptir.

彼女には文学の才能がある。

Bir bilgisayarı çalıştırma yeteneği bu iş için kritik öneme sahiptir.

この仕事にはコンピューターを扱う能力が決定的に重要です。

Bir Marshal olarak SOULT rekor karışık oldu -.. kimin yeteneği master-inme teslim veya zamanla azaldı, zafer askerlerine ilham

。 マーシャルとしてのソウルトの記録はまちまちでし た。マスターストロークを提供したり、軍隊を勝利に導いたりする能力が時間とともに衰え