Translation of "Ettiler" in Japanese

0.027 sec.

Examples of using "Ettiler" in a sentence and their japanese translations:

Çabalarımızla alay ettiler.

彼らは私達の努力をあざ笑った。

Festivali iptal ettiler.

彼らはお祭りを中止した。

Çalışmaya devam ettiler.

彼らは働き続けました。

Kızlar planımıza itiraz ettiler.

女の子達は僕たちの計画に反対した。

Saatlerce çalışmaya devam ettiler.

彼らは数時間働きつづけた。

Dün ebeveynlerini ziyaret ettiler.

彼らは昨日両親を訪れた。

Köye su temin ettiler.

彼らはその村に水を供給した。

Onlar yürümeye devam ettiler.

彼らはどんどん歩きつづけた。

Onlar benimle alay ettiler.

彼らは私をからかった。

Diktatöre karşı mücadele ettiler.

彼らは独裁者と戦った。

Tartışmaya saatlerce devam ettiler.

彼らは何時間も議論しつづけた。

Londra ziyaretlerini iptal ettiler.

彼らはロンドン行きを中止した。

Onlar birbirlerine yardım ettiler.

彼らはお互いに助け合いました。

Onlar festivali iptal ettiler.

彼らはお祭りを中止した。

Onlar vatanlarını terk ettiler.

彼らは故国を捨てた。

Sürücüden zararları talep ettiler.

彼らはドライバーに損害賠償を請求した。

Onlar ülkelerini terk ettiler.

- 彼らは故国を捨てた。
- 彼らは祖国を捨てた。

Birlikte çalışmayı kabul ettiler.

彼らは協力して働くことに意見がまとまった。

Sözlerine çok dikkat ettiler.

彼らは彼の言葉に真剣な注意を払った。

Dedektifler onu takip ettiler.

刑事たちは彼を追跡した。

Onlar nişanlarını iptal ettiler.

彼らは婚約を破棄した。

O insanlar bana yardım ettiler;

その人たちが 僕を助けてくれました

Kızlar müziğe göre dans ettiler.

少女たちは音楽に合わせて踊った。

Bütün kızlar birbirlerine yardım ettiler.

女の子達はみんなお互いに助け合った。

Öğrenciler dönem ödevlerini teslim ettiler.

学生たちは期末レポートを提出した。

Önceki gün orayı terk ettiler.

一昨日、彼らはそこを出発した。

Mülteciler açlığa karşı mücadele ettiler.

- 避難民達は飢えと戦った。
- 避難民たちは飢えと闘った。

Komiteye bir kadın ilave ettiler.

彼等は委員会に女性を一人加えた。

Savaş kurbanlarına yiyecek temin ettiler.

彼等は、戦争の被災者達に食料を供給した。

Babalarını kurtarmak için acele ettiler.

彼らは父親を助けるために急行した。

Onlar ondan para talep ettiler.

彼らは彼に金を要求した。

Ülkeyi tankla tüfekle işgal ettiler.

彼らは戦車と銃器でその国を侵略した。

Bir göz atmadan acele ettiler.

彼らは振り返ってみることもないくらい忙しそうにしていました。

Onlar beni partiye davet ettiler.

彼らは私をパーティーに招いてくれた。

Benim tavsiyeme göre hareket ettiler.

彼らは私の忠告に従って行動した。

Onlar bize yiyecek temin ettiler.

彼らは私たちに食料を供給してくれた。

Onlar onu kayıp kabul ettiler.

彼らは死んだものだとあきらめた。

Onlar kaleyi düşmana terk ettiler.

彼らはとりでを敵軍の手に渡した。

Tepeyi düşman güçlerine terk ettiler.

- 彼らはその高地を敵軍に明け渡した。
- 彼らは丘を敵軍に明け渡した。

Onlar orada oturmaya devam ettiler.

彼らはそこにすわったままだった。

Denizciler yanan gemiyi terk ettiler.

船員達は火事で燃える船を見捨てた。

Onlar yeni öğrenciyle alay ettiler.

彼らは新入生をからかった。

Onlar bilgiye göre hareket ettiler.

彼らはその知らせに基づいて行動した。

Onlar beni özgürlüğümden mahrum ettiler.

彼らは私の自由を奪った。

Onlar hava hakkında sohbet ettiler.

彼らは天気についておしゃべりした。

Arızalar için makineyi kontrol ettiler.

彼らは欠陥がないかとその機械を調べた。

Dün New York'a hareket ettiler.

彼らは昨日ニューヨークに向かって出発した。

Evliliği için onu tebrik ettiler.

彼らは彼の結婚を祝った。

Depremden sonra kasabayı terk ettiler.

彼らは地震のあとその町から逃げ出した。

Toplantıya katılmam için ısrar ettiler.

彼らは私がその会に出席すべきだと主張した。

Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.

彼らはその車が残していった跡を追った。

- Onlar kaçtılar.
- Onlar firar ettiler.

彼らは逃げた。

Onlar batan gemiyi terk ettiler.

- 彼らは沈没する船を見捨てた。
- 彼らは沈みゆく船を見捨てて逃げた。

Öğrenciler haksız sınavı protesto ettiler.

学生たちはアンフェアな筆記試験に抗議した。

Bütün gece konuşmaya devam ettiler.

- 彼らは夜通し話し合った。
- 彼らは夜通し語り合った。

Derhal kuşlar yuvalarını terk ettiler.

すぐに鳥達は巣を飛び去った。

Birçok arkadaşlar onu yolcu ettiler.

多くの友人が彼を見送った。

1847'de bağımsızlıklarını ilan ettiler.

1847年、彼らは独立を宣言した。

Parayı ödemem için ısrar ettiler.

彼らは私がそのお金を払うべきだと主張した。

Onlar da patent ofisini meşgul ettiler.

そのせいで特許庁も大忙しです

Başbakan ve kabine arkadaşları istifa ettiler.

首相と閣僚が辞任した。

Ebeveynlerim oraya yalnız gitmeme itiraz ettiler.

両親は私がそこへ一人で行く事に反対した。

Onu partiye gitmek için davet ettiler.

彼らは彼女にパーティーに参加するように誘った。

Suçu işlemesi için onu tahrik ettiler.

彼らは彼をけしかけてその悪事を働かせた。

Onlar deneye gece gündüz devam ettiler.

彼らは昼も夜も実験を続けた。

Acilen bir konuşma yapmamı rica ettiler.

彼らは私に急にスピーチをするように頼んだ。

İlk olarak ne yapacaklarını merak ettiler.

彼らは何から始めるべきか考えた。

Sonunda onu gerçek olarak kabul ettiler.

彼らはついにそれが真実だと認めた。

Bazı insanlar ay'ı bile ziyaret ettiler.

中には月を訪れたことのあるものすらいる。

Onlar bana doktor olarak hitap ettiler.

彼らは私を博士という肩書きで呼んだ。

Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.

彼らは時々私を訪ねて来た。

Onlar onun doğru olduğunu iddia ettiler.

彼らはそれが本当だと言い張った。

Ebeveynlerimin her ikisi de vefat ettiler.

- 私の両親は二人とも亡くなりました。
- 私の両親は両方とも亡くなりました。

Güneş battı, bunun üzerine paydos ettiler.

日が沈んだので、彼らは仕事をやめた。

Bazı yolcular servis hakkında şikâyet ettiler.

乗客の中にはサービスについて文句を言うものもいた。

Bana küçük bir oda tahsis ettiler.

彼らは私に小さな部屋を割り当てた。

Bir fincan kahve içerken sohbet ettiler.

彼らはコーヒーを飲みながら話をした。

Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet ettiler.

友人達は私を夕食に招待してくれた。

Bizi hayal gücümüzü kullanmaya teşvik ettiler.

私たちは想像力を使うように奨励されています。

Onlar düşük ücretleri hakkında şikayet ettiler.

彼らは低賃金に不満を言った。

Kargalar çiftçinin mısır alanını harap ettiler.

カラスはその農夫のとうもろこし畑をほとんどだめにしてしまった。

Onlar gazetede düğünlerinin tarihini ilan ettiler.

彼らは結婚の日取りを新聞に発表した。

Fareler uykuya dalarken beyinlerini dinlemeye devam ettiler

ラットが眠りに落ちるときも この音を聞き続けたんです

Dürüstlüğü ve doğruluğu için onu takdir ettiler.

リンの正直さと 誠実さを称えたのです

Hapsedildi, yedi yıl boyunca ona işkence ettiler.

大将は7年以上に渡り投獄と拷問に耐えました

Yağmur durduğu için onlar oyuna devam ettiler.

雨がやんだので、彼らはまた試合を続けた。

Sinekler ve sivrisinekler onun meditasyonuna müdahale ettiler.

ハエと蚊が彼の瞑想を邪魔した。

Onlar yarına kadar işi yaptırmamda ısrar ettiler.

- 彼女は私に、明日までにこの仕事を完了するようにと言ってきかなかった。
- 彼らは私に明日までにその仕事を完了するよう求めた。

Her yıl işgalcilere karşı savaşa devam ettiler.

彼らは毎年外敵と戦いつづけた。

Ülkelerine olan derin sevgilerini kendilerince ifade ettiler.

彼らは彼らなりのやり方で祖国への深い愛を表現した。

Onlar işi yapmak için ona rica ettiler.

彼らは彼にその仕事をするように要請した。

Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.

彼らはセメントを全然使わないで要塞の壁を築いた。

Onlar geç saatlere kadar oturup sohbet ettiler.

彼らは、おしゃべりをしながら遅くまで起きていた。

- Onların konuşmaları devam etti.
- Sohbetlerine devam ettiler.

彼らの会話は続いた。

Ondan büyük bir miktarda para gasp ettiler.

彼は彼女から多額の金をゆすり取った。

Saçını kestirdiğinde diğer çocuklar onunla alay ettiler.

髪の毛を切ってもらったら他の少年たちは彼をからかった。