Translation of "Benimle" in Chinese

0.008 sec.

Examples of using "Benimle" in a sentence and their chinese translations:

- Benimle geleceksin.
- Benimle gelmek zorundasın.

你将伴我同行。

Gel benimle!

跟我来!

Benimle konuşma!

不要和我說話!

- Benimle dalga geçme.
- Benimle dalga geçme!

不要耍我!

- Benimle yerleri değiştirir misin?
- Benimle yer değişir misin?
- Benimle yer değişir misiniz?

您愿意跟我换座位吗?

Benimle konuşuyor musun?

- 你在跟我说话吗?
- 你是在对我说吗?

Benimle gelmeyecek misin?

你不跟我来吗?

Sen benimle gelebilirsin.

你可以跟我來。

Benimle evlenir misin?

- 你想和我结婚吗?
- 你愿意嫁给我吗?
- 你願意跟我結婚嗎?
- 嫁給我好嗎?

Benimle dalga geçme!

- 不要拉我的腿!
- 不要耍我!

Benimle birlikte gel.

请跟我来。

Şimdi benimle gel.

现在就跟我来。

Benimle Almanca konuştu.

他同我说德语。

Kim benimle geliyor?

谁跟我一起去?

O benimle gelecek.

他会跟我来。

Benimle orada buluş.

在那裡見我。

Lütfen benimle konuşma.

请不要跟我说话。

Benimle böyle konuşma.

不要这样对我讲话。

Onlar benimle konuştu.

他们对我说话了。

O, benimle uğraşıyor.

他跟我過不去。

Benimle gelir misiniz?

你介意跟我一起来吗?

Benimle aynı yaşta.

他和我同岁。

Benimle gitmeyecek misin?

你不要跟我一起走嗎?

- Benimle dalga mı geçiyorsun?!
- Kafa mı buluyorsun benimle?

你是在跟我開玩笑吧?!

Sen benimle öyle konuşma.

你別⋯⋯別這樣和我說話。

O, benimle hiç konuşmadı.

他完全沒有跟我說。

Benimle el sıkışmayı reddetti.

他拒绝跟我握手。

Bunun benimle alâkası yok.

- 这不关我的事。
- 此事与我无关。

Benimle odaları değiştirebilir misin?

可以跟我交換房間嗎?

Beni gördüğünde benimle konuştu.

他看到我的时候和我说话。

Benimle konuşmak istemediğini biliyorum.

我知道你不想跟我说话。

Benimle gelin, bizimle gelin!

请跟我来,跟我们来!

Tom benimle dalga geçti.

汤姆拿我开心。

Gelmeliydin ve benimle konuşmalıydın.

你應該來跟我說。

Gel benimle şarkı söyle.

跟我一起来唱吧。

Tom'u benimle birlikte götürdüm.

我和汤姆在一起。

Sadece benimle gelmenizi istiyorum.

我只要你跟我来。

Benimle alışverişe gidecek misin?

你将会和我一起去购物吗?

Gelip benimle çalışmanı istiyorum.

我希望你能來和我一起工作。

Tom benimle konuşmayı reddetti.

汤姆不肯和我说话。

Benimle alay etme. Ciddiyim.

不要和我开玩笑。我是很严肃的。

O benimle Almanca konuştu.

他同我说德语。

Benimle dalga geçmeyi bırak.

不要耍我!

Benimle birlikte gel bari.

你不如跟我一起來。

Benimle gitmezsen, gitmek istemiyorum.

如果你不一起去的話,我也不想去了。

Benimle aynı fikirde olmayabilirsin.

你可能跟我不同意。

Kafa mı buluyorsun benimle?

你是在跟我開玩笑吧?!

- Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
- Bir yabancı, otobüste benimle konuştu.

在公车上,一个陌生人和我说了话。

- O, yaklaşık olarak benimle aynı yaştadır.
- O, takriben benimle aynı yaştadır.

她大約跟我同年紀。

Niçin benimle dans etmeye gelmiyorsun?

为什么你不来跟我跳舞?

Benimle alışverişe gitmek ister misin?

你想和我一起去逛街吗?

Aşağı yukarı benimle aynı boyda.

她差不多有我那麼高。

O, yaklaşık benimle aynı yaştadır.

她大約跟我同年紀。

Gel ve benimle dans et.

过来和我跳舞啊!

Benimle seyahat edecek kimsem yok.

我没有一个愿意跟我一起旅行的人。

Benimle Japonca pratik yapar mısın?

你可以和我一起练习日语吗?

Benimle birlikte bir şarkı söyle.

和我唱首歌。

Benimle gitmek isteyip istemediğini bilmiyorum.

我不知道她想不想和我一起去。

Benimle dans etmek ister misin?

你愿意和我跳舞吗?

Seni seviyorum. Benimle evlenir misin?

我愛你。嫁給我好嗎?

Siz benimle gitmek ister misiniz?

你們要和我一起去嗎?

Benimle istasyona gitmek ister misin?

要不一起到车站去?

Benimle evlendiğine pişman oluyor musun?

你後悔跟我結婚嗎?

Ailem benimle çok gurur duyuyor.

我的家庭为我很骄傲。

Tom ve Mary benimle gidecek.

湯姆和瑪麗會跟我走。

Hâlâ benimle konuşmak istiyor musun?

你还想跟我谈吗?

Onun benimle hiç ilgisi yok.

- 这不关我的事。
- 它跟我没关系。

- Bana meraklıydı.
- O benimle ilgilendi.

他是对我感兴趣的。

Pork benimle aynı fikirde değil.

猪肉不适合我。

O, ofiste benimle birlikte çalışır.

他跟我在這間辦公室一起工作。

Tom artık benimle gurur duyacak.

汤姆现在会以我为傲。

Büyükbaba ağzında pipo varken benimle konuştu.

爷爷叼着烟管跟我说话。

Benimle öğle yemeği yemek ister misin?

你想和我一起吃午餐嗎?

Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin?

你竟敢這樣和我說話?

Benimle birlikte biraz çay almaz mısın?

你不和我一起喝点茶吗?

Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin!

你怎么敢这样跟我说话!

O, herkesin içinde benimle alay etti.

他在公共場合取笑了我。

Köpeğim her yere benimle birlikte gider.

我的狗總是跟著我。

Gel ve benimle birlikte çay iç.

来跟我喝茶吧。

Benimle birlikte pikniğe gitmek istiyor musunuz?

你想跟我去野餐吗?

En samimi talebime rağmen, benimle konuşmayı reddettiler.

尽管我提出了热切的要求,他们拒绝跟我说话。

Onun hâlâ benimle evlenmek istediğini düşünüyor musun?

你认为他还想娶我吗?

Benimle öğle yemeği yemeyi kabul etmene şaşırdım.

我很訝異你願意和我一起吃午餐。

- Eğer seni doğru anladıysam sen benimle ayrılmak istiyorsun.
- Eğer seni doğru anladıysam benimle ilişkiyi bitirmek istiyorsun!

如果我没会错意的话,你是想和我分手。

Benimle birlikte bir film izlemeye gitmek ister misin?

不如一起去看電影吧。

- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.
- Yaklaşık benim yaşımda.

她大約跟我同年紀。

- O, elimi sıkmayı reddetti.
- O benimle tokalaşmayı reddetti.

他拒绝跟我握手。

Benimle öğle yemeği yemek için zamanın var mı?

你有时间跟我吃午饭吗?

Benimle uzun süredir konuşuyorsun ve benim ismimi bilmiyor musun?

你跟我聊了这么久不知道我叫什么?!

Ona benimle gelmesini rica ettim ve o kabul etti.

我让他随我来,他同意了。

Her şeyden önce benimle bir mağaza satışına gelmeni istiyorum.

首先,我要你跟我一起去百貨公司的特價活動。

- O yaklaşık benim yaşımda.
- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.

她大約跟我同年紀。

Benim bir bayan arkadaşım benimle birlikte eşcinsel barlarına gitmeyi seviyor.

我的一个女性朋友喜欢跟我一起去同志酒吧。

Kimse benimle gitmese bile, yine de bu filmi görmek istiyorum.

哪怕没有人陪我,我也要去看这部电影。