Translation of "Itiraz" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Itiraz" in a sentence and their japanese translations:

İtiraz şu;

反論は次の通りです

İtiraz ediyorum!

異議あり!

Planınıza itiraz etmiyorum.

私は君の計画に反対しない。

Planına itiraz etmeyeceğim.

あなたの計画には反対しません。

İlk itiraz şu şekilde,

第1の反論は次の通りです

Kızlar planımıza itiraz ettiler.

女の子達は僕たちの計画に反対した。

Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.

君の奥さんが反対するなんて驚きだね。

O itiraz etmeye çalıştı.

彼は訴えようとした。

Sanırım planımıza itiraz edecek.

彼は私たちの計画に反対するだろう。

Babam evliliğimize itiraz etti.

父は私たちの結婚に反対した。

O, planımıza itiraz etti.

彼は僕たちの計画に反対した。

Hesabı ödemeye itiraz ettim.

私は、その請求書を払う事に反対した。

Tom itiraz etti mi?

トムは反対したの?

En sık duyduğum üçüncü itiraz.

第3の反論がこちらです

Amacım önerine itiraz etmek değil.

君の提案にあえて反対はしない。

Karısının dışarıda çalışmasına itiraz etti.

彼は妻が外で働くことに反対した。

Bazıları onun fikrine itiraz ediyor.

彼の意見に反対する人もいる。

Jane bizim kararımıza itiraz etti.

ジェーンは私たちの決定に反対した。

Uçakla seyahat etmeye itiraz etti.

彼は飛行機で旅行をするのを嫌がった。

Yurt dışına gitmene itiraz edecektir.

彼は君が洋行するのに反対するだろう。

Hepsi onun önerisine itiraz etti.

彼らはみな彼の提案に反対した。

Onun faturayı ödemesine itiraz ettim.

私は、彼がそのその請求書を払う事に反対した。

Benim fikrime itiraz ediyor musun?

あなたは私の考えに反対ですか。

Onunla gitmek istersen, itiraz etmem.

あなたが彼女と行きたいというなら反対はしない。

Bazıları Tom'un fikrine itiraz ediyor.

何人かはトムの意見に反対だ。

Eğer itiraz yoksa şimdi toplantıyı kapatacağız.

異論がなければここで会を閉じることにしよう。

Köydeki çoğu insan plana itiraz etti.

その村のほとんどの人がその計画に反対した。

Ebeveynlerim oraya yalnız gitmeme itiraz ettiler.

両親は私がそこへ一人で行く事に反対した。

Annem yarı zamanlı çalışmama itiraz etti.

母は私がアルバイトをすることに反対なの。

Onun planına itiraz etmememi rica etti.

彼は私に自分のプランに反対しないように頼んだ。

Bir çocuk gibi davranılmaya itiraz ediyor.

彼は子供のように扱われることを嫌がる。

O, benim sigara içmeme itiraz etti.

彼は私が煙草を吸うのをいやがった。

İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.

彼は会社の方針に抗議して辞表を出した。

Davalı bir üst mahkemeye itiraz edecek.

被告は上級裁判所に控訴するだろう。

Bir çocuk gibi davranılmaya itiraz ettim.

私は子どものように扱われることに反対した。

Onun oraya yalnız gitmesine itiraz ediyorum.

私は彼女がそこへ一人で行くことには反対だ。

Annem benim Orta Doğuya gitmeme itiraz etti.

母は私が中東に行くことに反対した。

O benim dün dışarı gitmeme itiraz etti.

彼は、昨日、私が外出することに反対した。

Ebeveynlerim yurt dışında eğitim yapmama itiraz etti.

両親は私が留学することに反対した。

Bana bir çocuk gibi davranmasına itiraz ettim.

私は彼女が私を子供扱いすることをいやがった。

Annen muhtemelen sizin dağa tırmanışınıza itiraz edecektir.

お母さんは、あなたが山登りをすることに反対するんでしょう。

Biz itiraz ettik ama o yine de dışarı gitti.

我々は反対したが、それでも彼女は出ていった。

Hiç itiraz olmadığı için onlar plan ile devam etti.

異議がなかったので、彼らはその計画を進めた。

Ben çalışmak için dışarı gitmene itiraz etmiyorum fakat çocuklara kim bakacak.

君が働きに出ることには反対しないけれども、子供達の面倒はどうするつもりだい。