Translation of "Ağaç" in Italian

0.014 sec.

Examples of using "Ağaç" in a sentence and their italian translations:

- Bir ağaç dikiyorum.
- Ağaç dikiyorum.

Sto piantando un albero.

Ağaç diktir.

L'albero è dritto.

Ağaç yeşil.

L'albero è verde.

Ağaç yanıyor.

L'albero sta bruciando.

Ağaç dikin!

- Pianta degli alberi!
- Piantate degli alberi!
- Pianti degli alberi!

Ağaç hasta.

L'albero è malato.

Ağaç nerede?

Dov'è l'albero?

Ağaç dikiyorum.

Sto piantando un albero.

Ağaç düştü.

- L'albero è caduto.
- L'albero cadde.

Ağaç ölmüş.

L'albero è morto.

Ağaç düşüyor.

L'albero cade.

- Bu ağaç uzun.
- Bu ağaç uzundur.

Questo albero è alto.

Bu ağaç yaklaşık şu ağaç kadar uzundur.

Questo albero è alto circa come quello.

Tırmanacak ağaç kalmadı.

I rami stanno per finire.

Ağaç tayfunda devrildi.

- L'albero è caduto durante il tifone.
- L'albero cadde durante il tifone.

Ağaç çok uzadı.

- L'albero è diventato molto alto.
- L'albero diventò molto alto.

Bir ağaç devirdiler.

- Hanno abbattuto un albero.
- Loro hanno abbattuto un albero.

O bir ağaç.

Questo è un albero.

Birçok ağaç yıkıldı.

- Sono caduti molti alberi.
- Caddero molti alberi.

Ağaç yolu kapattı.

L'albero bloccava la strada.

Bu bir ağaç.

Questo è un albero.

Ağaç büyümeyi durdurdu.

- L’albero cessò di crescere.
- L'albero ha cessato di crescere.
- L'albero ha smesso di crescere.
- L'albero smise di crescere.

Kek ağaç şeklinde.

La torta ha la forma di un albero.

Biz ağaç dikiyorduk.

Stavamo piantando degli alberi.

Tom ağaç dikiyor.

Tom pianta alberi.

Çok sayıda ağaç kesildi.

- Molti alberi sono stati abbattuti.
- Molti alberi furono abbattuti.
- Molti alberi vennero abbattuti.

Kırsalda birçok ağaç vardır.

La campagna ha molti alberi.

Hiç ağaç diktin mi?

- Hai mai piantato un albero?
- Ha mai piantato un albero?
- Avete mai piantato un albero?

Kaç tane ağaç var?

Quanti alberi ci sono?

Bir ağaç çizmek istiyorum.

Vorrei disegnare un albero.

Bahçede onlarca ağaç var.

- Ci sono dozzine di alberi nel giardino.
- Ci sono dozzine di alberi in giardino.

Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.

- Devo piantare degli alberi in giardino.
- Io devo piantare degli alberi in giardino.
- Devo piantare degli alberi nel giardino.

Bu ağaç ölü görünüyor.

Questo albero sembra morto.

Bu güzel bir ağaç.

Questo è un bell'albero.

Birisi ağaç evimi yakmış.

Qualcuno ha bruciato la mia casa sull'albero.

Bu ağaç kaç yaşında?

Qual è l'età di quest'albero?

Tom bir ağaç çizdi.

- Tom ha disegnato un albero.
- Tom disegnò un albero.

Ben bir ağaç diktim.

- Ho piantato un albero.
- Io ho piantato un albero.

Ben, bir ağaç diktim.

- Ho piantato un albero.
- Io ho piantato un albero.

O ölü bir ağaç.

È un albero morto.

Tom bir ağaç dikti.

- Tom ha piantato un albero.
- Tom piantò un albero.

- Parkta birçok ağaç var mı?
- Parkta çok ağaç var mı?

Ci sono molti alberi nel parco?

Bu ağaç oldukça iyi olabilir.

Quest'albero può andare proprio bene.

Bir ağaç kovuğu incelemeye değerdir.

Un albero cavo sembra una buona possibilità.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

In natura, si appollaiano nelle cavità degli alberi.

Arka bahçemde bir ağaç var.

C'è un albero nel mio giardino posteriore.

Bahçede üç tane ağaç var.

Ci sono tre alberi nel cortile.

Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı.

- Un albero caduto ha bloccato il sentiero.
- Un albero caduto bloccò il sentiero.

Fırtınada büyük bir ağaç devrildi.

È caduto un grosso albero durante la tempesta.

Bu ağaç 1500 yaşından fazla.

Quest'albero ha più di 1.500 anni.

Bu ağaç tatsız meyveler taşıyor.

Questo albero porta dei brutti frutti.

Eski bir ağaç gölge sağlar.

- Un vecchio albero fornisce ombra.
- Un vecchio albero fornisce dell'ombra.

Bu ağaç birçok meyve taşır.

Questo albero produce molti frutti.

Devrilmiş bir ağaç yolu kapattı.

Un albero caduto bloccava il passaggio.

Tom her gün ağaç keser.

Tom taglia la legna ogni giorno.

O her gün ağaç keser.

- Taglia la legna ogni giorno.
- Lei taglia la legna ogni giorno.

Bu ağaç asla çiçek açmayacak.

Questo albero non fiorirà mai.

Bu çok uzun bir ağaç.

Questo è un albero molto alto.

Bu ağaç, öbürüyle aynı yaşta.

Questo albero ha la stessa età di quello.

Bu ağaç diğerlerinden daha büyük.

Questo albero è più grande di tutti gli altri.

Büyük bir ağaç fırtınada düştü.

- È caduto un grosso albero nella tempesta.
- Cadde un grosso albero nella tempesta.

O ağaç ölü gibi görünüyor.

Quell'albero sembra morto.

Tom'un evine bir ağaç düştü.

- Un albero è caduto sulla casa di Tom.
- In albero cadde sulla casa di Tom.

Bu ormanda birçok ağaç var.

Ci sono molti alberi in questa foresta.

Bu ağaç harika bir gözlem noktası.

Questo albero è in una posizione strategica.

Bu ağaç gibi bir şeyi kullanabiliriz.

Possiamo semplicemente usare questo albero.

Ağaç kabuğu hemen yandı, oldukça yanıcı.

La corteccia di betulla arde bene, è molto infiammabile.

Bu ne kadar yüksek bir ağaç!

Che albero alto che è!

Ağaç üzerinde bol miktarda portakal vardır.

C'è pieno di arance sull'albero.

Düşen bir ağaç tarafından hareketsiz kaldı.

- È stato immobilizzato da un albero caduto.
- Lui è stato immobilizzato da un albero caduto.
- Fu immobilizzato da un albero caduto.
- Lui fu immobilizzato da un albero caduto.

Evimin önünde uzun bir ağaç var.

- C'è un albero alto di fronte a casa mia.
- C'è un albero alto di fronte alla mia casa.

Havuzun etrafında bir sürü ağaç var.

Ci sono molti alberi intorno allo stagno.

Tom'un ağaç yemişine karşı alerjisi var.

Tom è allergico alle noci.

Ben hep bir ağaç ev istedim.

- Ho sempre voluto una casa sull'albero.
- Io ho sempre voluto una casa sull'albero.
- L'ho sempre voluta una casa sull'albero.
- Io l'ho sempre voluta una casa sull'albero.

Bu ağaç, o arabadan daha yaşlı.

- Quest'albero è più vecchio di quella macchina.
- Quest'albero è più vecchio di quell'auto.
- Quest'albero è più vecchio di quell'automobile.

İyi bir ağaç, kötü meyveler veremez.

Non può un albero buono dare frutti cattivi.

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

In queste condizioni è impossibile trovare legna da ardere asciutta.

Bu ağaç kabuğu hemen yandı. Çok yanıcı!

La corteccia di betulla arde bene. È molto infiammabile!

Geceleri... ...ormanın ağaç örtüsü fantastik yaratıklarla canlanır.

Di notte il tetto della giunga si anima di creature fantastiche.

Şimdiye kadar ilk kez bir ağaç diktim.

È la prima volta che pianto un albero.

Onun caddesinde çiçek ya da ağaç yoktu.

Non c'erano fiori o alberi nella sua via.

Bir elma tohumu ekerseniz, ağaç haline gelebilir.

Se si pianta un seme di mela, potrebbe diventare un albero.

Kütüphanenin önünde büyüyen bir sürü ağaç var.

Ci sono molti alberi che crescono di fronte alla biblioteca.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en uzun ağaç.

Questo è l'albero più alto che io abbia mai visto.

Bu ağaç her yıl iyi şeftali verir.

Quest'albero produce delle buone pesche ogni anno.

Tom ve Mary bir ağaç evinde yaşıyorlar.

Tom e Mary vivono in una casa su un albero.

Her ağaç yılda sadece birkaç gün meyve verir.

Ogni albero produce frutti solo pochi giorni l'anno.

Bu ağaç uzun ama şu daha da uzun.

- Quest'albero è alto, ma quello è ancora più alto.
- Quest'albero è alto, però quello è ancora più alto.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Ricco di erba fresca che non cresce sotto le chiome della fitta foresta,

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

Le raganelle a pois hanno un modo ingegnoso per riconoscersi di notte.

- Ormanların dikimi çevre için iyidir.
- Ormanların dikilmesi çevreye yarar sağlar.
- Ağaç dikilmesi çevre için iyidir.
- Ağaç dikilmesi çevre için yararlıdır.

Piantare foreste è buono per l'ambiente.

Ağaç kemirmek için birebir. O esnek tırnağın işlevi vurmayla bitmiyor.

Sono perfetti per rodere il legno. Quel dito flessibile ha un altro compito.

Ağaç kabuğu daha iyi bir seçim olurdu. Geri dönmemiz lazım, hadi.

La corteccia sarebbe stata una scelta migliore. Dobbiamo tornare indietro.

Ağaç örtüsünün altındaki ormanın zeminine ay ışığının sadece yüzde ikisi ulaşıyor.

Sotto le chiome, solo il 2% della luce lunare raggiunge il suolo della foresta.

Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.

L'infrasuono balza fuori dalle chiome e penetra il muro di alberi.

Japon flütleri çoğunlukla bambu kamışından yapılır, fakat son zamanlarda bazı ağaç olanları ortaya çıkmıştır.

- La maggior parte dei shakuhachi sono fatti di bambù, però di recente ne sono apparsi alcuni di legno.
- La maggior parte dei shakuhachi sono fatti di bambù, però recentemente ne sono apparsi alcuni di legno.

"Ben bir brokoliyim ve bir ağaç gibi görünüyorum!" "Ben bir cevizim ve bir beyin gibi görünüyorum!" "Ben mantarım ve ben bu oyundan nefret ediyorum!"

"Io sono un broccolo e assomiglio a un albero!" "Io sono una noce e assomiglio a un cervello!" "Io sono un fungo e odio questo gioco!"