Translation of "Yeşil" in Italian

0.015 sec.

Examples of using "Yeşil" in a sentence and their italian translations:

- Işık yeşil.
- Trafik ışığı yeşil.

- Il semaforo è verde.
- La luce è verde.

Ağaç yeşil.

L'albero è verde.

Onlar yeşil.

- Sono verdi.
- Loro sono verdi.

Bu, yeşil.

È verde.

Masa yeşil.

Il tavolo è verde.

Ağaçlar yeşil.

Gli alberi sono verdi.

Su yeşil.

L'acqua è verde.

- Yeşil size uyar.
- Yeşil size uyuyor.

- Il verde ti sta bene.
- Il verde ti dona.
- Il verde vi sta bene.
- Il verde le sta bene.
- Il verde vi dona.
- Il verde le dona.

- Yeşil Alice'e uyuyor.
- Yeşil Alice'e yakışır.

Il verde sta bene ad Alice.

Yeşil- önemi az.

Verde: non grave.

Çit yeşil boyalıdır.

- Lo steccato è dipinto di verde.
- Il recinto è pitturato di verde.
- La recinzione è pitturata di verde.

Yeşil yapraklar çıkıyor.

Stanno sbocciando le foglie verdi.

Yeşil gözleri var.

- Lei ha gli occhi verdi.
- Ha gli occhi verdi.

Yeşil, paranın rengidir.

- Il verde è il colore dei soldi.
- Il verde è il colore del denaro.

Yeşil çayı seviyorum.

- Mi piace il tè verde.
- A me piace il tè verde.

Bu bitki yeşil.

Questa pianta è verde.

Elma yeşil değil.

La mela non è verde.

Onlar yeşil değil.

Non sono verdi.

Yeşil elmaları yedim.

- Ho mangiato le mele verdi.
- Io ho mangiato le mele verdi.

Trafik lambası yeşil.

Il semaforo è verde.

Hangi meyve yeşil?

- Che frutto è verde?
- Quale frutto è verde?

Yeşil biberleri severim.

- Amo i peperoni verdi.
- Io amo i peperoni verdi.

Kalbim yeşil ve sarıdır.

Il mio cuore è verde e giallo.

Yeşil biberi çok severim.

- Mi piacciono molto i peperoni verdi.
- A me piacciono molto i peperoni verdi.

Göl yeşil tepelerle çevrilidir.

Il lago è circondato da verdi colline.

Yeşil çay içer misin?

- Bevi del tè verde?
- Tu bevi del tè verde?

Hiç yeşil biber yemem.

Io non mangio assolutamente i peperoni verdi.

Yeşil çay içiyor musun?

- Stai bevendo del tè verde?
- Sta bevendo del tè verde?
- State bevendo del tè verde?

Bir yeşil çay, lütfen.

- Un tè verde, per favore.
- Un tè verde, per piacere.

Yeşil ormanlarda altın vardır.

C'è dell'oro nelle foreste verdi.

Bu yeşil bir elmadır.

Questa è una mela verde.

Yeşil bir bornoz giyiyor.

- Sta indossando un vestito verde.
- Lei sta indossando un vestito verde.

Bu yeşil şey nedir?

- Cos'è questa roba verde?
- Che cos'è questa roba verde?
- Che è questa roba verde?

Tom'un yeşil gözleri var.

Tom ha gli occhi verdi.

Tom yeşil biberi sevmez.

A Tom non piacciono i peperoni verdi.

Köpek yeşil ve güzeldir.

Il cane è verde e bello.

O, yeşil biber sevmez.

- Non le piacciono i peperoni verdi.
- A lei non piacciono i peperoni verdi.

Yeşil bir evim var.

- Ho una casa verde.
- Io ho una casa verde.

Yeşil bir arabam var.

- Io ho un'automobile verde.
- Io ho un'auto verde.
- Io ho una macchina verde.

Trafik ışığı yeşil yandı.

- Il semaforo è diventato verde.
- Il semaforo diventò verde.

Yeşil çatılı ev benimki.

- La casa con il tetto verde è mia.
- La casa con il tetto verde è la mia.

O asla yeşil giymez.

- Non si veste mai di verde.
- Lei non si veste mai di verde.

- Renksiz yeşil fikirler öfkeli uyur.
- Renksiz yeşil fikirler öfkelice uyur.
- Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.

Verdi idee incolori dormono furiosamente.

"yeşil bina"lara dönüşünde görüyoruz,

Però ora hanno un valore maggiore,

Kırmızı, yeşil ve sarı olabiliyorlar.

Possono essere rosse, verdi o gialle.

...geri geliyor bu yeşil kaplumbağa.

questa tartaruga verde è tornata qui...

O, yeşil biberlerden nefret ediyor.

Lei odia il pepe verde.

O yeşil bir elbise giymişti.

- Sta indossando un vestito verde.
- Lei sta indossando un vestito verde.

Parktaki çim yeşil ve güzel.

L'erba nel parco è verde e bella.

Yeşil su içmeye uygun değildir.

- L'acqua verde non è potabile.
- L'acqua verde non è adatta da bere.

Yeşil, mor ile iyi gitmez.

Il verde non si abbina bene con il viola.

Oynayacak hiç yeşil alan yok.

Non ci sono degli spazi verdi per giocare.

Yeşil elma yeme yoksa hastalanacaksın.

- Non mangiare le mele verdi o starai male.
- Non mangiate le mele verdi o starete male.
- Non mangi le mele verdi o starà male.

Bu çaya, yeşil çay denir.

- Questo tè si chiama tè verde.
- Questo tè è chiamato tè verde.

Bu papağanın yeşil tüyleri var.

Questo pappagallo ha le piume verdi.

Yeşil Alice'in üstünde iyi görünüyor.

Il verde sta bene su Alice.

Esperanto'da yeşil, umudunu sembolize eder.

In esperanto, il verde simboleggia la speranza.

çünkü yeşil bitkiler genelde kaynak demektir.

perché le piante verdi offrono delle risorse.

Yeşil su içmek için iyi değildir.

L'acqua verde non è buona da bere.

Bu evin yeşil bir çatısı var.

Questa casa ha un tetto verde.

İtalyan bayrağı, yeşil, beyaz ve kırmızıdır.

La bandiera italiana è verde, bianca e rossa.

Onun yeşil bir şapka giydiğini hatırlıyorum.

Ricordo che indossava un cappello verde.

Bu yeşil yapraklar sonbaharda kırmızıya döner.

Queste foglie verdi diventeranno rosse in autunno.

Kırmızı kutu yeşil bir küp içeriyor.

La scatola rossa contiene un cubo verde.

Bu binanın yeşil bir çatısı var.

Questo edificio ha un tetto verde.

Yepyeni ve teknoloji bakımından yenilenmiş yeşil binalar;

edifici ecologici, sia nuovi che modificati;

Sonradan buna İran Yeşil Hareketi adı verildi.

quello che divenne poi noto come movimento verde iraniano.

Burası kanyonun üst kısmından çok daha yeşil.

C'è molto più verde qui, rispetto alla cima del canyon.

Yeşil bir muz, yenecek kadar olgun değildir.

- Una banana verde non è sufficientemente matura per essere mangiata.
- Una banana verde non è abbastanza matura per essere mangiata.

İngiltere'de çimlerin kışın bile yeşil olduğunu duydum.

- Ho sentito dire che in Inghilterra l'erba è verde anche d'inverno.
- Io ho sentito dire che in Inghilterra l'erba è verde anche d'inverno.

Tom her zaman bir yeşil yıldız takar.

Tom indossa sempre una stella verde.

Tony yeşil tarlalar ve küçük, sessiz köyler gördü.

Tony vide dei campi verdi e dei piccoli, calmi villaggi.

Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.

Vogliamo lasciare ai nostri nipoti un mondo pulito e verde.

Yeşil gözlü bir kız görünce hemen âşık olur.

Si innamora non appena vede una ragazza con gli occhi verdi.

Hangisini seversin, yeşil çay mı yoksa siyah çay mı?

- Quale ti piace, il tè verde o il tè nero?
- Quale vi piace, il tè verde o il tè nero?
- Quale le piace, il tè verde o il tè nero?

Diğer tarafta ki çimler her zaman daha yeşil görünüyor.

L'erba sembra sempre più verde dall'altro lato.

O bir uygun mini etekle yeşil bir ceket giyiyordu.

- Stava indossando un cappotto verde con una minigonna in tinta.
- Lei stava indossando un cappotto verde con una minigonna in tinta.

Arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu

poi mi sono girato e ho visto due occhi verdi, bellissimi, sotto di me.

Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.

Per gli invertebrati, che vedono meglio il blu e il verde, sono irresistibili.

Hint bayrağına üç renkli bayrak denir, çünkü safran, beyaz ve yeşil, üç renkli çizgileri var.

La bandiera indiana viene chiamata tricolore perché ha strisce di tre colori - zafferano, bianco e verde.