Translation of "Yerde" in Hungarian

0.015 sec.

Examples of using "Yerde" in a sentence and their hungarian translations:

Yerde oturdum.

A földön ültem.

Başladığım yerde bitireceğim.

vagyis hogy ez nagyobb ügy, mint a rendőrség.

Olduğu yerde saymak.

Ez sehová nem vezet.

Otur oturduğun yerde.

Ülj egyenesen!

Bebek yerde yatıyordu.

A baba a padlón feküdt.

Hiçbir yerde bulamıyorum.

Sehol sem találom.

Her yerde uyuyabilirim.

- Én bárhol tudok aludni.
- Bárhol el tudok aludni.

- Yerde kal!
- Eğil!

Maradj lenn!

Olduğun yerde kal.

Állj meg, ahol vagy!

Her yerde olabilirdi.

Bárhol lehet.

Yerde kan vardı.

Véres volt a padló.

Bir yerde buluşalım.

- Jöjjünk össze valahol.
- Találkozzunk valahol.

İstediğin yerde buluşuruz.

Ott fogunk találkozni, ahol akarod.

Olduğun yerde kal!

Fogd meg!

- O birçok yerde bulundu.
- O birçok yerde bulunmuştur.

Már sok helyen járt.

- Tom'u hiçbir yerde görmedim.
- Tom'a hiçbir yerde rastlamadım.

Sehol nem láttam Tomot.

Cam kulesinde bir yerde,

Egy felhőkarcolóban üldögélt valahol,

Her yerde olan şeyler

Mindenütt megesnek,

Yağmur duracağı yerde arttı.

Ahelyett, hogy elállt volna az eső, zuhogni kezdett.

Gittiği her yerde karşılandı.

Örömmel fogadták, bárhova is ment.

Onu bir yerde bulamadım.

- Sehol nem találtam.
- Az ég egy adta világon sehol nem leltem.

Gözlüğümü hiçbir yerde bulamıyorum.

Sehol sem találom a szemüvegemet.

Yerde bir şey var.

Valami van a padlón.

- Kımıldama!
- Olduğun yerde kal!

- Megállni!
- Megállj!

O güvenli bir yerde.

Biztos helyen van.

Tom'u her yerde aradım.

Mindenütt kerestem Tomit.

Tom orada bir yerde.

Tom valahol odabent van.

Bir yerde buluşabilir miyiz?

Találkozhatunk valahol?

Burada bir yerde olmalı.

Valahol itt kell lennie.

Çocukken her yerde uyuyabilirdim.

- Amikor én kisgyerek voltam, bárhol tudtam aludni.
- Gyerekkoromban bárhol képes voltam aludni.

Tekne bıraktığım yerde değil.

Nem ott van a csónak, ahol hagytam.

O, bir yerde olmalı.

Valahol kell lennie.

Çocuk güleceği yerde ağlıyor.

A gyerek ahelyett, hogy nevetne, sír.

Her yerde kan var.

Mindenütt vér van.

Her yerde işaretler var

Mindenütt jelzések vannak.

Zamanlar her yerde zor.

Az idők mindenütt kemények.

Tom'un kirli giysileri yerde.

Tomi koszos gúnyái a földön hevernek.

Tom hiçbir yerde yoktu.

Sehol nem találták Tomot.

Her yerde kan vardı.

Minden tiszta vér volt.

Tom başka bir yerde.

Tamás máshol van.

Tom burada bir yerde.

Tamás valahol itt van.

Tom bir yerde saklanıyor.

Tom bujkál valahol.

Anahtarlarımı hiçbir yerde bulamıyorum.

Sehol sem találom a kulcsaimat.

Onu hiçbir yerde bulamıyorum.

Sehol sem találom őt.

O buralarda bir yerde.

Itt van valahol.

Her zamanki yerde buluşalım.

- A szokott helyen találkozzunk.
- A szokásos helyen találkozzunk.
- Találkozzunk a megszokott helyen.

Lütfen olduğun yerde kal.

Kérlek, maradj ott, ahol vagy!

Şemsiyemi hiçbir yerde bulamıyorum.

Sehol sem találom az esernyőmet.

Yaşadığın yerde hayat nasıl?

Milyen az élet a lakóhelyeden?

Yerde fazla kar yok.

Nem borítja a földet magas hó.

Olduğum yerde kalmış olmalıydım.

Ott kellett volna maradnom, ahol voltam.

- Parayı güvenli bir yerde tut.
- Parayı güvenli bir yerde saklayın.

Tartsd a pénzt biztonságos helyen!

- Ben bilinmeyen bir yerde yaşıyorum.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde yaşıyorum.
- Ücra bir yerde yaşıyorum.

A semmi közepén élek.

Tüm selfilerimiz hepsi bir yerde;

egybegyűjtve az összes szelfink;

Hiçbir yerde tıkalı damar görülmedi.

sehol semmi jele nem volt elzáródott artériának.

Ama yolculuğum esnasında bir yerde

Azonban valahol útközben

Bu durumda ortalarda bir yerde.

ez esetben valahol középen.

Ama bunu hiçbir yerde okuyamazsınız.

de erről sosem olvastunk.

Sadece birkaç özel yerde bulunur.

és csak egy néhány elszigetelt helyen található meg.

Onları herhangi bir yerde görmedim.

Sehol sem láttam őket.

Bir kerede iki yerde olamazsın.

Nem lehet egyszerre két helyen lenni.

Şimdi bir yerde saat beştir.

Valahol éppen öt óra van.

O yerde iken onu tekmeledi.

- Megrúgta, amikor az már a földön volt.
- Megrúgta, amikor az már a padlón volt.

Aynı anda iki yerde olamazsın.

Nem lehetsz egyszerre két helyen.

Aynı anda iki yerde olamam.

Nem lehetek egy időben két helyen.

Seninle her zamanki yerde buluşacağım.

A szokott helyen fogunk találkozni.

Başka bir yerde yemek yiyelim.

Együnk valahol máshol.

Seninle bir yerde görüşebilir miyim?

Találkozhatok veled valahol?

Tom burada bir yerde olmalı.

- Tominak valahol itt kell lennie.
- Tomnak itt kell lennie valahol.

Neden böyle bir yerde uyuyorsun?

Miért egy ilyen helyen alszol?

Dolma kalemim kitabımın olduğu yerde.

A tollam ott van, ahol a könyvem.

Buralarda bir yerde anahtarımı kaybettim.

Valahol errefelé vesztettem el a kulcsomat.

O orada bir yerde olmalı.

Ott kell lennie valahol.

O burada bir yerde olmalı.

Valahol itt kell lennie.

Bu yüzük hiçbir yerde bulunmayacaktı.

Sehol sem találták a gyűrűt

Bu makale hiçbir yerde bulunamaz.

Ez a cikk sehol sem található.

Her yerde gizli kameralar vardı.

Mindenütt rejtett kamerák voltak.

Seni her yerde takip edeceğim.

Mindenhová követni foglak.

Her yerde kedi kılı var.

Mindenütt macskaszőr van.

Bence o buralarda bir yerde.

- Szerintem itt van valahol a környéken.
- Az a véleményem, hogy valahol itt van a környéken.

Tom buralarda bir yerde olmalı.

Tamásnak valahol itt kell lennie.

Her şey bu yerde başladı.

Ezen a helyen kezdődött minden.

Ben Tom'u hiçbir yerde görmüyorum.

Nem látom Tomot sehol.

Japon turistler her yerde bulunabilirler.

A japán turisták mindenütt ott vannak.

O bilinmeyen bir yerde yaşıyor.

Az Isten háta mögött lakik.

Tom anahtarını bir yerde bulamadı.

Tomi sehol nem találta a kulcsát.

Kırmızı şapkamı hiçbir yerde bulamıyorum.

Sehol sem találom a piros kalapomat.

Şüphe olan yerde özgürlük vardır.

Hol kétség, ott a szabadság.

Neden her yerde kırıntılar var?

- Miért van mindenhol morzsa?
- Miért tiszta morzsa minden?

İstasyonun yakınında bir yerde buluşalım.

Valahol az állomás közelében fussunk össze.

Yerde uyumaya alışacağımı hiç düşünmemiştim.

Nem gondoltam, hogy valaha meg fogom szokni a padlón alvást.

Bir yerde durup yemek yiyelim.

Álljunk meg valahol enni.

Dağlarda bir yerde donarak öldü.

- Megfagyott valahol a hegyekben.
- Kihűlt és maghalt valahol a hegyekben.
- Halálra fagyott valahol a hegyekben.

- Burada yaşıyorum.
- Bu yerde yaşıyorum.

Én itt élek.