Translation of "Sürece" in Hungarian

0.012 sec.

Examples of using "Sürece" in a sentence and their hungarian translations:

İletişim kurduğumuz sürece

Amióta kommunikálunk,

Hayatta olduğum sürece.

Ameddig csak élek.

İstediğin sürece kal.

Maradj, ameddig csak akarsz!

Sadece sahip olduğum sürece,

ha csak egy pillanatra is,

Zorluklarla karşılaşmadıkları sürece öğrenemezlerdi.

Nem tudtak küzdeni, nem tanultak.

Adam yaşadığı sürece umar.

- Az ember bízva bízik, míg él.
- Az ember remél, ameddig csak él.
- Míg az ember él, remél.

Sadece insanlara, sürece saygılı olmalısınız

Csak tiszteletben kell tartani az embereket és a folyamatot,

Yaşadığım sürece size yardımcı olacağım.

Támogatlak, amíg csak élek.

Yaşadığım sürece seni asla unutmayacağım.

Halálomig nem feledlek.

Sana söylemediğim sürece hareket etme.

Ne mozogj, amíg nem mondom.

Yaşadığım sürece sana destek olacağım.

Amíg csak élek, támogatlak.

Yaşadığım sürece onu asla unutmayacağım.

Amíg élek, nem felejtem el őt.

Yaşadığım sürece nezaketini asla unutmayacağım.

Míg csak élek, soha nem felejtem el a kedvességedet.

Nefes aldığım sürece umudumu yitirmeyeceğim.

Amíg élek, remélek.

Sessiz olduğunuz sürece, burada kalabilirsiniz.

Mindaddig, amíg csendben vagy, itt maradhatsz.

Ama biz onu gerdiğimiz sürece geriliyor.

de addig kanyarog, amíg hajlítjuk.

Yatakta para kazanamadığınız sürece, yatakta kalmayınız.

Ne maradj ágyban, hacsak nem tudsz az ágyban pénzt keresni.

Ben olmadığım sürece kimin ödediği umurumda değil.

Nem érdekel addig, hogy ki fizet, amíg nem nekem kell.

Deliliniz olmadığı sürece bu konuşma hiç olmadı.

Amíg nincs bizonyítékod, addig ez a beszélgetés meg sem történt.

Tom yaşadığı sürece bu hafta sonunu hatırlayacaktır.

Tomi emlékezni fog erre a hétvégére, ameddig csak él.

Tom sen ondan istemediğin sürece şarkı söylemeyecek.

Tom nem fog énekelni, hacsak meg nem kéred rá.

RH: Bildiğin üzere ilk şirketim-- sürece çok saplantılıydık.

RH: Az első cégemben eléggé folyamatorientáltak voltunk.

Bu iki kanat güç konusunda eşit olmadığı sürece,

Ha a két szárny nem egyformán erős,

- İstediğin sürece burada kalabilirsin.
- Burada istediğin kadar kalabilirsin.

Olyan sokáig maradhatsz itt, ameddig csak akarsz.

Reform yapılmadığı sürece İslam'ı Avrupa'da istesek de benimsetemeyiz.

Amíg az iszlám vallás nem esik át egy reformáción, nem tudjuk és nem is akarjuk elfogadni azt Európában.

Ancak, düz haritalar kullandığımız sürece projeksiyonların saçmalıklaını ele alacağız, şunu unutmayın:

De amíg síkbeli térképeket használunk, számolnunk kell a veszteségekkel. Ne feledd:

Bir ilişkinin artıları ve eksileri hakkında düşündüğün sürece buna aşk diyebileceğini sanmıyorum.

Addig, amíg azt nézed, mi egy kapcsolat előnye és hátránya, szerintem nem lehet szerelemről beszélni.

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.
- Hayat varken umut var.

Amíg van élet, van remény.