Translation of "Ettiğini" in Hungarian

0.005 sec.

Examples of using "Ettiğini" in a sentence and their hungarian translations:

İnsanlarınıza hak ettiğini,

hogy ha jól bánunk az embereinkkel,

Topluluğunuza hak ettiğini,

ha jót teszünk a közösséggel,

Hak ettiğini buldu.

Megkapta, amit érdemelt.

ürünlerinize hak ettiğini verirseniz

ha jó a termék,

Cenazelerden nefret ettiğini biliyorum.

Tudom, hogy nem szereted a temetéseket.

Okuldan nefret ettiğini biliyorum.

Tudom, hogy utálod az iskolát.

Herkes hak ettiğini alır.

Mindenki azt kapja, amit megérdemel.

Tom'un bunu takdir ettiğini umuyorum.

Remélem, Tomi értékeli ezt.

Artık şikâyet ettiğini duymak istemiyorum.

Nem akarom többé a panaszkodásodat hallgatni.

Gazete onun intihar ettiğini söylüyor.

- Az újság szerint öngyilkos lett.
- Az újság azt mondja, hogy öngyilkosságot követett el.

Tom'un dans ettiğini hiç görmedim.

Soha nem láttam Tomot táncolni.

Tom'un insanlara yardım ettiğini görmedim.

Láttam, hogy Tom segít az embereknek.

Tom'un Mary'den nefret ettiğini duydum.

Azt hallottam, hogy Tom utálja Maryt.

Tom'a kimin yardım ettiğini düşünüyorsun?

Mit gondolsz, ki segített Tamásnak?

Tom sadece hak ettiğini alıyor.

Csak azt kapja Tom, amit megérdemel.

Bir krediyi hak ettiğini düşünüyorum.

Véleményem szerint, rászolgáltál némi bizalomra.

Bunu Tom'un tamir ettiğini düşündüm.

Azt hittem, Tom ezt rendbe hozta.

Dünyanın hareket ettiğini hissettin mi?

Érezted a földmozgást?

Tom benden nefret ettiğini söyledi.

Tom azt mondta, utál engem.

Nasıl bu yüksek duvarı inşa ettiğini

miként épített magas falat,

Kasabayı niçin terk ettiğini kimse bilmiyor.

Senki sem tudja, hogy miért hagyta el a várost.

Ona arabasını nereye park ettiğini sor.

Kérdezd meg, hova parkolta le az autóját.

Tom'a kimin yardım ettiğini bilmem gerekiyor.

Tudnom kell róla, ki segített Tominak.

Ben kırmızı şaraptan nefret ettiğini sanıyordum.

Azt hittem, utálod a vörösbort.

Telgrafı kimin icat ettiğini biliyor musun?

Tudod, ki találta fel a távírót?

Onun benden nefret ettiğini kesinlikle söyleyebilirim.

Biztosan állíthatom, hogy utál engem.

- Hak ettiğini aldın.
- Layık olduğunu aldın.

Megkaptad, amit megérdemelsz.

Tom'a arabasını nereye park ettiğini sor.

Kérdezd meg Tomot, hol parkolta le a kocsiját!

Barutu kimin icat ettiğini biliyor musun?

Tudod, hogy ki találta fel a lőport?

Tom bir farkı fark ettiğini söyledi.

Tom mondta, hogy észrevette a különbséget.

Tom Mary'nin dans ettiğini asla görmedi.

Tom sohasem látta, hogy Mary táncol.

Tom Mary'yi neyin rahatsız ettiğini bilmiyor.

Tom nem tudja, mi idegesíti Maryt.

Tom Mary'nin kendisine hakaret ettiğini söyledi.

Tom azt mondta, hogy Mari megbántotta őt.

Tom, Mary'nin onu takip ettiğini biliyordu.

Tom tudta, hogy Mari követi őt.

Kimin yardım ettiğini bilmek istemiyor musun?

Nem akarod tudni, hogy ki segített?

- Tom, Mary'nin, arabasını nereye park ettiğini biliyordu.
- Tom, Mary'nin arabasını nereye park ettiğini biliyordu.

- Tudta a Tomi, hogy hova tette le Mária az autóját.
- Tomi tudta, hogy Mária merre parkolt a kocsijával.
- Tomi tudta, hova parkolta le Mária az autóját.
- Tomi tudta, hogy Mária hova állt le az autójával.
- Tomi tudta, hogy az autójával hová állt Mária.
- Tudta Tomi, hol hagyta Mária az autóját.
- A Tomi tudta, Mária hová rakta le az autóját.

Tom karısının onu neden terk ettiğini bilmiyordu.

Nem tudta Tom, hogy miért hagyta el őt a nője.

Tom, hak ettiğini düşündüğü kadar ücret almıyordu.

Tominak nem fizettek annyit, mint amennyit saját maga szerint megérdemelt volna.

Mary ile flört ettiğini Tom'a söyledin mi?

Mondtad Tomnak, hogy egykor randiztál Maryvel?

Sadece en gelişmiş medeniyeti kendilerinin inşa ettiğini düşünüyorlardı.

Csupán úgy vélték, hogy ők hozták létre a legfejlettebb kultúrát.

- Tom layığını buldu.
- Tom tamamen hak ettiğini aldı.

Tom pont azt kapta, amit megérdemelt.

Tom bunu yapmaya onu senin ikna ettiğini söylüyor.

Tom azt mondja, hogy te beszélted rá erre.

Ettiğini ve isteklerimizle arzularımızı nasıl ele geçirdiğini tahmin edebiliriz.

hogyan özönli el az agyunkat, hódítja meg akaratunkat és vágyainkat.

Küçük bir tarihsel perspektifin çok yol kat ettiğini düşünüyorum.

Ám itt is érdemes történelmi távlatokba tekinteni.

Tom'un arabasını nereye park ettiğini konusunda hiçbir fikrim yok.

- Fogalmam sincs, hova parkolt Tomi.
- Elképzelésem sincs, hová tette a kocsit Tomi.
- Lövésem sincs, merre parkolt le Tomi.

- Tom'un söylediği tek kelime duymadım.
- Tom'un tek kelime ettiğini duymadım.

Egy szót sem hallottam abból, amit Tomi mondott.

Tom babasının birden çok kez ona tecavüz ettiğini iddia etti.

Azt állította Tom, hogy az apja őt többször is megerőszakolta.

- Tom'un onun hakkında alay ettiğini sanmıyorum.
- Tom'un bu konuda şaka yaptığını sanmıyorum.

- Nem hiszem, hogy Tom viccelődött.
- Szerintem Tom ezzel nem viccelt.

Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.

Nem igazán hiszem el, mikor valaki azt állítja, hogy ők több mint öt nyelven beszélnek folyékonyan.

Sen hep yalan söylüyorsun, insanların seni ciddiye almamalarının sebebi bu. Sen hak ettiğini alırsın.

Állandóan hazudozol. Ezért nem vesznek komolyan. Azt kapod, amit megérdemelsz.

- Karım beni niye terk etti, bilmek ister misin?
- Karımın beni neden terk ettiğini öğrenmek istiyor musun?

- Akarod tudni, miért hagyott el az asszony?
- Akarod tudni, miért hagyott el a feleségem?

- Tom polisin kendisini takip ettiğini biliyordu.
- Tom polisin kendisini takibe aldığını biliyordu.
- Tom polis takibinde olduğunun farkındaydı.

Tom tudta, hogy a rendőrség követte.

- Tom'un evden ayrıldığını biliyor muydun?
- Tom'un evden ayrıldığını biliyor muydunuz?
- Tom'un evi terk ettiğini biliyor muydun?
- Tom'un evi terk ettiğini biliyor muydunuz?
- Tom'un evden ayrıldığından haberin var mıydı?
- Tom'un evden ayrıldığından haberiniz var mıydı?
- Tom'un evi terk ettiğinden haberiniz var mıydı?
- Tom'un evi terk ettiğinden haberin var mıydı?

Tudtad, hogy Tom elment otthonról?