Translation of "Zamanlı" in German

0.008 sec.

Examples of using "Zamanlı" in a sentence and their german translations:

Yarı zamanlı çalıştığını biliyorum.

Ich weiß, dass du Teilzeit arbeitest.

Kısmi zamanlı iş bulmak zorundayım.

- Ich muss eine Teilzeitstelle finden.
- Ich muss mir eine Teilzeitarbeit suchen.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Maria arbeitet als Teilzeitkrankenschwester.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

Ich arbeite nur halbtags.

Yarı zamanlı işiniz var mı?

- Hast du eine Teilzeitstelle?
- Hast du einen Teilzeit-Job?

Annem yarı zamanlı çalışmama itiraz etti.

Meine Mutter hatte Einwände gegen meine Teilzeitarbeit.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

Tom hat eine Teilzeitstelle.

- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.

Frag Tom, ob er bereit wäre, halbtags zu arbeiten.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mein Vater arbeitete in Teilzeit, ausgebildet zum Lehrer,

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Viele Studenten suchen Teilzeitjobs.

Tom'un bahçıvan olarak yarı zamanlı işi var.

Tom bekam eine Teilzeitstelle als Gärtner.

Bu bir tam zamanlı yıl boyunca iş.

Es ist ein Vollzeit- und Ganzjahresjob.

O bu şirketin tam zamanlı çalışanı değil.

Sie ist keine Vollzeitkraft in dieser Firma.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Ich glaube, du musst dir eine Teilzeitstelle suchen.

Harry yerel bir süpermarkette yarı zamanlı olarak çalışıyor.

Harry arbeitet Teilzeit im örtlichen Supermarkt.

Şimdi yarı zamanlı mı yoksa tüm gün mü çalışıyorsun?

- Arbeitest du jetzt Teilzeit oder Vollzeit?
- Arbeiten Sie jetzt Teilzeit oder Vollzeit?

Tom yarı zamanlı çalışarak yaklaşık ayda 300 dolar kazanır.

Tom verdient in Teilzeit monatlich etwa dreihundert Dollar.

Mary halk kütüphanesinde bir yarı zamanlı bir iş aldı.

Maria nahm eine Teilzeitstelle in der Stadtbücherei an.

Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışıyorum.

Ich arbeite bis Ende September Vollzeit in einer Buchhandlung.

Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.

Tom gab seinen Lehrberuf auf, um ein Vollzeit-Studiomusiker zu werden.

Alışveriş merkezinde Noel baba olarak çalıştığım yarı zamanlı bir işim var.

Ich habe eine Teilzeitstelle als Weihnachtsmann im Einkaufszentrum.

Yarın yapmak istediğim ilk şey, iyi bir yarım zamanlı iş bulmaktır.

- Das Erste, was ich morgen machen möchte, ist, eine gute Teilzeitarbeit zu finden.
- Als erstes möchte ich mir morgen eine vernünftige Teilzeitstelle suchen.

Ben eylül ayı sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışacağım.

Ich arbeite bis Ende September Vollzeit in einer Buchhandlung.

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

- Ich hatte einen Teilzeitjob als Zimmermädchen in einem Hotel, doch er gefiel mir nicht sonderlich.
- Ich hatte eine Teilzeitstelle als Zimmermädchen in einem Hotel, doch das gefiel mir nicht besonders.

Öğrenciler yarı zamanlı işlerde çalışıyorlar. Bu da onlara öğrenim ücretlerini ödeme olanağı sağlıyor.

Indem sie einen Teilzeitjob annehmen, wird es für Studenten möglich, aus eigener Kraft die Studiengebühren aufzubringen.

Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, oysa diğerleri değilken bazı müşterileri çok kibar buldum.

Als ich als Teilzeitkraft in einem Supermarkt arbeitete, fand ich, dass einige Kunden freundlich waren, während andere es nicht waren.

Tom bir lise tarih öğretmeni ve bir blues grubunda bir yarı zamanlı armonika çalar.

Tom ist Geschichtslehrer an einer Oberschule und Halbtagsmundharmonikaspieler bei einer Bluesband.