Translation of "Yarı" in German

0.021 sec.

Examples of using "Yarı" in a sentence and their german translations:

Yarı uykuluydum.

- Ich war halb am Schlafen.
- Ich dämmerte dahin.

Ben yarı Japonum.

- Ich bin zur Hälfte Japaner.
- Ich bin zur Hälfte Japanerin.

Uyan. Yarı uykulusun.

Wach auf! Du bist schon halb am Schlafen!

Kapı yarı açıktı.

Die Tür stand halb offen.

Tom yarı uyanıktı.

Tom war halb am Schlafen.

İlk yarı, problemi keşfetmek

In der ersten Hälfte wird das Problem

Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,

Orang-Utans sind Einzelgänger, halbwegs Einzelgänger,

Ben çoğunlukla yarı uykudayım.

- Ich bin oft am Dösen.
- Ich bin oft halbwach.

Onu yarı yolda bırakma.

- Enttäusche ihn nicht!
- Lass ihn nicht im Stich.

Yarı zamanlı çalıştığını biliyorum.

Ich weiß, dass du Teilzeit arbeitest.

O, yarı yaşında görünüyor.

Sie sieht nur halb so alt aus, wie sie wirklich ist.

Yarı yolda pes etmeyin.

- Gib nicht auf halbem Wege auf!
- Gib nicht auf halber Strecke auf!

Tom yarı yarıya haklıydı.

Tom hatte zur Hälfte recht.

Tom yarı yaşında gösteriyor.

Tom sieht nur halb so alt aus, wie er wirklich ist.

Et sadece yarı pişirilir.

Das Fleisch ist nur halb durch.

Ben sık sık yarı uykuluyum.

Ich bin oft schlaftrunken.

Ben sık sık yarı uyanığım.

Oft bin ich nur halbwach.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Maria arbeitet als Teilzeitkrankenschwester.

O yarı çıplak dışarıya koştu.

Sie rannte halb nackt nach draußen.

Tom yarı kapalı gözleriyle dinliyordu.

Tom hörte mit halbgeschlossenen Augen zu.

Tom yaklaşık Mary'nin yarı yaşında.

Tom ist etwa halb so alt wie Maria.

Bunun olmasını yarı yarıya bekliyordum.

Ich habe halb damit gerechnet, dass das passiert.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

Ich arbeite nur halbtags.

Tom, armudu yarı yarıya böldü.

Tom halbierte die Birne.

Parayı arkadaşımla yarı yarıya paylaştım.

Ich habe das Geld mit meinem Kumpel geteilt.

Yarı zamanlı işiniz var mı?

- Hast du eine Teilzeitstelle?
- Hast du einen Teilzeit-Job?

Ve ikinci yarı, çözümü keşfetmekle ilgili.

und in der zweiten Hälfte die Lösung ausgeführt.

Annem yarı zamanlı çalışmama itiraz etti.

Meine Mutter hatte Einwände gegen meine Teilzeitarbeit.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

Tom hat eine Teilzeitstelle.

Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü.

- Der Preis dieses Buches wurde um die Hälfte verringert.
- Der Preis dieses Buches wurde um die Hälfte reduziert.

- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.

Frag Tom, ob er bereit wäre, halbtags zu arbeiten.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mein Vater arbeitete in Teilzeit, ausgebildet zum Lehrer,

Güneş, kuzey yarı küreye iyice işlemeye başladıkça...

Die Sonne wandert weiter über die Nordhalbkugel.

Takım yarı finali kazandı ve finale yükseldi.

Das Team hat das Halbfinale gewonnen und kam weiter ins Finale.

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Viele Studenten suchen Teilzeitjobs.

Plütonyum-239'un yarı ömrü 24.100 yıldır.

Plutonium-239 hat eine Halbwertszeit von 24100 Jahren.

Tom'un bahçıvan olarak yarı zamanlı işi var.

Tom bekam eine Teilzeitstelle als Gärtner.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Ich glaube, du musst dir eine Teilzeitstelle suchen.

Aktinyum-224'ün yarı ömrü 2.7 saattir.

Die Halbwertszeit von Actinium-224 ist 2,7 Stunden.

Aktinyum-225'in yarı ömrü yaklaşık 10 gündür.

Die Halbwertszeit von Actinium-255 ist ungefähr zehn Tage.

Giriş ücreti saat 2.30'dan sonra yarı fiyatına.

Nach halb drei kostet der Eintritt die Hälfte.

Harry yerel bir süpermarkette yarı zamanlı olarak çalışıyor.

Harry arbeitet Teilzeit im örtlichen Supermarkt.

İyi bir başlangıç, işi yarı yarıya bitirmek demektir.

- Frisch gewagt ist halb gewonnen.
- Gut begonnen, halb gewonnen.
- Mit einem guten Anfang ist die halbe Arbeit schon getan.

Buzdan bloklar oluşturup böyle küçük bir yarı küre yapabiliriz.

Wir bauen aus Eisblöcken eine kleine, halbrunde Kuppel.

Şimdi yarı zamanlı mı yoksa tüm gün mü çalışıyorsun?

- Arbeitest du jetzt Teilzeit oder Vollzeit?
- Arbeiten Sie jetzt Teilzeit oder Vollzeit?

Tom yarı zamanlı çalışarak yaklaşık ayda 300 dolar kazanır.

Tom verdient in Teilzeit monatlich etwa dreihundert Dollar.

Mary halk kütüphanesinde bir yarı zamanlı bir iş aldı.

Maria nahm eine Teilzeitstelle in der Stadtbücherei an.

Alışveriş merkezinde Noel baba olarak çalıştığım yarı zamanlı bir işim var.

Ich habe eine Teilzeitstelle als Weihnachtsmann im Einkaufszentrum.

Ettikten sonra görevden alındı . Yarı utanç içinde, Lannes Portekiz'e büyükelçi olarak gönderildi:

In halber Schande wurde Lannes als Botschafter nach Portugal geschickt: ein kurzer, ereignisreicher Zeitraum, in dem

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

- Ich hatte einen Teilzeitjob als Zimmermädchen in einem Hotel, doch er gefiel mir nicht sonderlich.
- Ich hatte eine Teilzeitstelle als Zimmermädchen in einem Hotel, doch das gefiel mir nicht besonders.

- Ona güvenebilirsin. Sana asla ihanet etmeyecektir.
- Ona güvenebilirsin. Seni yarı yolda bırakmaz.

Du kannst ihm vertrauen. Er wird dich gewiss nicht hintergehen.

O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.

Er hat seine Frau verlassen und ist mit einer halb so alten Frau zusammengezogen.

Hayır, Mary benim üvey kız kardeşim değil, o benim yarı kız kardeşim.

Nein, Maria ist nicht meine Stiefschwester, sie ist meine Halbschwester.

Öğrenciler yarı zamanlı işlerde çalışıyorlar. Bu da onlara öğrenim ücretlerini ödeme olanağı sağlıyor.

Indem sie einen Teilzeitjob annehmen, wird es für Studenten möglich, aus eigener Kraft die Studiengebühren aufzubringen.

Evlenmeden önce gözlerinizi sonuna kadar açık tutun ve daha sonra yarı kapalı tutun.

Halten Sie Ihre Augen vor der Hochzeit weit offen und danach halb geschlossen.

Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, oysa diğerleri değilken bazı müşterileri çok kibar buldum.

Als ich als Teilzeitkraft in einem Supermarkt arbeitete, fand ich, dass einige Kunden freundlich waren, während andere es nicht waren.

Tom bir lise tarih öğretmeni ve bir blues grubunda bir yarı zamanlı armonika çalar.

Tom ist Geschichtslehrer an einer Oberschule und Halbtagsmundharmonikaspieler bei einer Bluesband.

- Tom çok cüsseli.
- Tom çok iri kıyım biri.
- Tom çok iri yarı biri.
- Tom çok iri yapılı.

Tom ist sehr groß.

Charon gezegen Pluto'nun bir uydusu olarak kabul edilmektedir. Ancak onun çapı Pluto'nun yarı çapından daha büyük olduğu için o, eşit bir ortak olarak kabul edilmektedir; ve Pluto ve Charon bir çift gezegen olarak kabul edilmektedir.

Charon gilt als Trabant des (Zwerg-)Planeten Pluto. Dieweil sein Durchmesser jedoch mehr als halb so groß ist wie der des Pluto selbst, kann er in der Tat als gleichberechtigter Begleiter und Pluto zusammen mit Charon als Doppelplanet betrachtet werden.