Translation of "Edebiliyor" in German

0.004 sec.

Examples of using "Edebiliyor" in a sentence and their german translations:

Dili sayesinde civardaki avcıları tespit edebiliyor.

Mit seiner Zunge spürt er nahe Raubtiere auf.

Onu kız kardeşinden ayırt edebiliyor musun?

Kannst du sie und ihre Schwester unterscheiden?

Tereyağı ile margarini ayırt edebiliyor musun?

Kannst du Butter von Margarine unterscheiden?

Mavi bir Ferrari hayal edebiliyor musun?

Kannst du dir einen blauen Ferrari vorstellen?

Benim kız arkadaşım iyi dans edebiliyor.

Meine Freundin kann gut tanzen.

Televizyonsuz hayatın nasıl olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Können Sie sich vorstellen, was das Leben ohne Fernsehen wäre?

Televizyonsuz hayat nasıl olurdu, tasavvur edebiliyor musun?

Können Sie sich vorstellen, was das Leben ohne Fernsehen wäre?

Mario o kadar hasta ki zorlukla hareket edebiliyor.

Mario ist so krank, dass er sich kaum bewegen kann.

O zaman nasıl oluyorda hepsi aynı aynı anda hareket edebiliyor?

Wie können sie sich dann alle gleichzeitig bewegen?

Herkes karşısında görüntüde olduğu içinde öğretmen aynı zamanda öğrencilerini de kontrol edebiliyor

Der Lehrer kann auch seine Schüler kontrollieren, da er vor allen im Bild ist

Devasa gözleri ışığı âdeta kana kana içiyor. Böylece karanlıkta çok çevik hareket edebiliyor.

Seine riesigen Augen saugen das Licht auf. Das macht ihn im Dunkeln erstaunlich agil.

İnsan açlıkla baş edebiliyor ama susuzluğa dayanmak mümkün değil, bağırsakların ağrımaya başlıyor, dayanamıyorsun.

Hunger kann man aushalten, aber nicht Durst. Die Eingeweide schmerzen. Es ist unerträglich.

Milyonlarcasının arasından tek bir feromon molekülünü tespit edebiliyor. Zikzak çizerek dişinin yerini daha iyi belirliyor.

dass sie ein Pheromon-Molekül unter Millionen erkennen können. Zickzackflug hilft ihm, ihre Position zu bestimmen.