Translation of "Atmaya" in German

0.007 sec.

Examples of using "Atmaya" in a sentence and their german translations:

Kalbim atmaya başladı.

Mein Herz fing an zu klopfen.

Hava atmaya çalışıyordum.

Ich wollte angeben.

Bununla uzağa atmaya çalışırsın

du versuchst damit wegzuwerfen

Bana kazık atmaya çalışma!

Versuche nicht, mich übers Ohr zu hauen!

Ben çığlık atmaya çalıştım.

Ich versuchte zu schreien.

Bir göz atmaya gel.

Komm, sieh es dir an.

Tom volta atmaya başladı.

Tom begann auf und ab zu gehen.

O bana kazık atmaya çalıştı.

Er hat versucht, mich übers Ohr zu hauen.

Tom volta atmaya devam etti.

Tom ging weiter auf und ab.

Onun annesi çığlık atmaya başladı.

Ihre Mutter begann zu schreien.

Tom uyuşturucuları tuvalete atmaya çalıştı.

Tom versuchte, das Rauschgift in der Toilette runterzuspülen.

Köpek balığı onu üstünden atmaya çalışıyordu.

Der Hai will ihn abschütteln und schwimmt davon.

Sadece biraz stres atmaya ihtiyaç duyuyorum.

Ich muss nur mal etwas Dampf ablassen.

O bir ters takla atmaya çalıştı.

Sie versuchte einen Rückwärtssalto.

- Herkes gülmeye başladı.
- Herkes kahkaha atmaya başladı.

Alle fingen an zu lachen.

Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.

Toms Herz begann plötzlich, schneller zu schlagen.

Tom onun hepsini riske atmaya karar verdi.

Tom beschloss, alles auf eine Karte zu setzen.

Ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.

und er hat diese tolle Methode, sie mit seinen Saugnäpfen aufzuheben und sie vorsichtig aus der Höhle zu werfen.

- Kalbim yarış etmeye başladı.
- Kalbim hızla atmaya başladı.

Mein Herz begann zu rasen.

Tom ne olduğunu gördü ve çığlık atmaya başladı.

Tom sah, was passierte, und fing an zu schreien.

Halatı atmaya yardımcı olması için paraşüt kordonunu da kullanacağız.

Wir verwenden auch etwas Schnur, um das Seil darüber zu werfen.

Tom uzaktan kumandayı aldı ve kanallara göz atmaya başladı.

Tom nahm die Fernbedienung und fing an, die Kanäle durchzugehen.

- İkisi de gülmeye başladı.
- İkisi de kahkaha atmaya başladı.

- Beide fingen an zu lachen.
- Beide fingen zu lachen an.

O, kapıdan içeri girdiğinde kalbim daha hızlı atmaya başladı.

Als sie durch die Tür kam, fing mein Herz an, schneller zu schlagen.

Tom ve Mary'nin küçük kızı ilk deneme adımlarını atmaya başlıyor.

Die Kleine von Tom und Maria macht langsam ihre ersten vorsichtigen Schritte.

Tom bir dergiyi aldı ve onun sayfalarına göz atmaya başladı.

Tom nahm sich eine Zeitschrift und machte sich daran, diese durchzublättern.

- Bir göz atmaya gel.
- Gel ve bir göz at.
- Gel bir baksana.
- Gelip bir bak.

- Komm und schau!
- Kommen Sie und schauen Sie!
- Kommt und schaut!