Translation of "Yaşar" in French

0.051 sec.

Examples of using "Yaşar" in a sentence and their french translations:

Balıklar suda yaşar.

Les poissons vivent dans l'eau.

İnekler otla yaşar.

Les vaches vivent sur l'herbe.

O, malikhanesinde yaşar.

Il habite cette maison de campagne.

Londra'nın banliyölerinde yaşar.

Il vit dans la banlieue de Londres.

O arabasında yaşar.

- Il vit dans son véhicule.
- Il vit dans sa voiture.

Balık denizde yaşar.

Les poissons vivent dans la mer.

Aslanlar Afrika'da yaşar.

Les lions vivent en Afrique.

Onunla birlikte yaşar.

Elle vit avec lui.

Bedeviler çölde yaşar.

Les Bédouins vivent dans le désert.

Amcam İspanyanın doğusunda yaşar.

Mon oncle vit dans l'est de l'Espagne.

O, bilgisayarı için yaşar.

Il vit pour son ordinateur.

O, New York'ta yaşar.

Il habite à New York.

Onlar bir evde yaşar.

- Ils vivent dans une maison.
- Ils habitent dans une maison.

O, sarı evde yaşar.

Il habite la maison jaune.

Bir ejderha mağarada yaşar.

Un dragon vit dans la caverne.

O konfor içinde yaşar.

Elle vit dans le confort.

John, New York'ta yaşar.

John vit à New York.

Burada bir ayı yaşar.

Un ours vit ici.

Tom bize yakın yaşar.

Tom habite près de chez nous.

Burada yirmi aile yaşar.

Vingt familles vivent ici.

O benden uzak yaşar.

Elle vit loin de moi.

Vampirler sonsuza dek yaşar.

Les vampires vivent éternellement.

Kral kalesinin içinde yaşar.

Le roi vit à l'intérieur de son château.

Şehrin batı kesiminde yaşar.

Il vit à l'ouest de la ville.

- Okyanusun yanında yaşar ama yüzemez.
- Okyanusun yanında yaşar ama yüzmeyi bilmez.

Elle vit près de l'océan mais ne sait pas nager.

Kyushu'da küçük bir köyde yaşar.

Il vit dans un petit village sur l'île de Kyushu.

O, iki kapı aşağıda yaşar.

Elle vit à deux portes en descendant.

Kaplanlar cangılda, aslanlar savanada yaşar.

Les tigres vivent dans la jungle, les lions dans la savane.

Bu evde tek başına yaşar.

Elle vit seule dans cette maison.

O, ormanda tek başına yaşar.

Il vit seul dans les bois.

Noel Baba Kuzey Kutbu'nda yaşar.

Le Père Noël vit au pôle Nord.

Çoğu kişi kentsel alanlarda yaşar.

La plupart des gens vivent en zones urbaines.

Bu rahipler manastırın içinde yaşar.

Ces moines vivent dans le monastère.

Tom Boston'da yaşar ve çalışır.

- Tom vit et travaille à Boston.
- Tom habite et travaille à Boston.

O balık tatlı suda yaşar.

Ce poisson vit dans l'eau douce.

O, bu tepenin üstünde yaşar.

Il habite au sommet de cette colline.

O, bir apartmanda yalnız yaşar.

Elle vit seule en appartement.

Kız kardeşim Yokohama yakınında yaşar.

Ma sœur habite près de Yokohama.

Bir kaplumbağa ne kadar yaşar?

Combien de temps vit une tortue ?

Bir kelebek ne kadar yaşar?

Combien de temps vit un papillon ?

O bir kral gibi yaşar.

Il vit comme un roi.

O benim evimden uzakta yaşar.

- Il habite très loin de chez moi.
- Il vit très loin de chez moi.

O, çok büyük bir evde yaşar.

Il vit dans une énorme maison.

O muhtemelen yüz yaşına kadar yaşar.

Il y a des chances pour qu'elle vive 100 ans.

O, rahat küçük bir evde yaşar.

- Il vit dans une petite maison douillette.
- Il vit dans une confortable petite maison.

O oldukça büyük bir konakta yaşar.

Elle vit dans une demeure plutôt grande.

Kral ve ailesi kraliyet sarayında yaşar.

Le roi et sa famille vivent au palais royal.

- Tom Boston'da yaşıyor.
- Tom Boston'da yaşar.

- Tom habite à Boston.
- Tom vit à Boston.

Onlar bu apartmanın 12. katında yaşar.

Ils vivent au douzième étage de ces appartements.

İspanya'nın güneyindeki büyük bir kentte yaşar.

Il habite une grande ville dans le sud de l'Espagne.

Thomas, Fransa'da yaşar ama Belçika'da çalışır.

Thomas habite en France, mais travaille en Belgique.

Kadınlar genellikle erkeklerden daha uzun yaşar.

- Les femmes vivent généralement plus longtemps que les hommes.
- Les femmes vivent en général plus longtemps que les hommes.

İnsanlar sadece yaklaşık 70 yıl yaşar.

- Les gens ne vivent qu'environ soixante-dix ans.
- Les gens ne vivent qu'à peu près soixante-dix ans.

Bazı balıklar nehirlerde yaşar, diğerleri denizde.

Certains poissons vivent dans les rivières, et les autres dans la mer.

Benimkinden daha uzak altı evde yaşar.

Il habite six maisons plus loin que la mienne.

Çin'de bir milyardan fazla insan yaşar.

La Chine a plus d'un milliard d'habitants.

Buradaki insanlar huzurlu bir hayat yaşar.

Les gens d'ici mènent une vie tranquille.

- Tokyo'da her çeşit insan yaşar.
- Tokyo'da her türlü insan yaşıyor.
- Tokyo'da her türde insan yaşar.

Toutes sortes de gens vivent à Tokyo.

- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- Bu kuş, ne Japonya'da, nede Çin'de yaşar.

Cet oiseau ne vit ni au Japon ni en Chine.

Az sayıda kişi doksan yaşına kadar yaşar.

- Peu de gens vivent jusqu'à quatre-vingt-dix ans.
- Peu de gens vivent jusqu'à nonante ans.

Az insan, yüz yıldan daha uzun yaşar.

Peu de gens vivent au-delà de cent ans.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

Elle vit seule.

Az sayıda insan 100 yaşına kadar yaşar.

Peu de gens vivent jusqu'à 100 ans.

Çok az insan yüz yaşına kadar yaşar.

Peu de gens vivent jusqu'à cent ans.

Bu semtte pek çok zengin kişi yaşar.

Il y a beaucoup de riches qui vivent dans ce quartier.

O zengin fakat bir dilenci gibi yaşar.

Il est riche, mais il vit comme un mendiant.

Kurtlar av hayvanlarının çokça bulunduğu bölgelerde yaşar.

Les loups vivent sur des territoires où le gibier est abondant.

Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.

Les langues ne sont pas coulées dans le béton. Elles vivent à travers nous tous.

O, küçük bir apartmanda onunla birlikte yaşar.

- Elle vit avec lui dans un petit appartement.
- Elle habite avec lui dans un petit appartement.

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

Une vie adulte de papillon de nuit ne dure en général que quelques jours.

İnsan basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede nasıl yaşar?

Comment vit-on dans un pays ou ne règne aucune liberté de la presse ?

Dünya nüfusunun üçte birinden fazlası kıyı yakınında yaşar.

Plus du tiers de la population mondiale vit près d'une côte.

- O yoksul kenar mahallede yaşıyor.
- O, gettoda yaşar.

Elle vit dans le ghetto.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Des animaux sauvages vivent dans la forêt.

Amcam, ki o Paris'te yaşar, bizi görmeye geldi.

Mon oncle, qui vit à Paris, est venu nous voir.

- John, New York'ta yaşıyor.
- John, New York'ta yaşar.

John vit à New York.

- O, zemin katta yaşar.
- O, zemin katta oturuyor.

Elle vit au rez-de-chaussée.

Tek tehdit vampirler de değildir. Burada denizaslanları da yaşar.

Les vampires ne sont pas la seule menace. Les lions de mer vivent également ici.

Tango küçük bir köyde küçük bir erkek çocuğuyla yaşar.

Tango habitait avec un petit garçon dans un petit village.

İskandinavya'nın çam ormanlarında neredeyse doğaüstü güçlere sahip bir yaratık yaşar.

Dans les pinèdes de Scandinavie existe une créature aux pouvoirs quasi-surnaturels.

- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşar.
- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.

Sa sœur vit en Écosse.

- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşar?
- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşarlar?

Est-ce que les pingouins vivent au pôle Nord ?

- O, apartmanda yaşıyor.
- O apartmanda yaşıyor.
- O bir apartman dairesinde yaşar.

Il vit dans un appartement.

Fakat tungaralar sadece bir yıl yaşar. Bu, üremek için son şansı olabilir.

Mais les túngaras ne vivent qu'un an. C'est peut-être sa dernière chance de se reproduire.

Çok az insan bir asırdan fazla yaşar, ama çoğu iki asır görür.

Peu d'hommes vivent plus qu'un siècle, pourtant beaucoup traversent deux siècles.