Translation of "Bilgisayarı" in French

0.007 sec.

Examples of using "Bilgisayarı" in a sentence and their french translations:

Bilgisayarı kullanıyorum.

Je suis en train d'utiliser l'ordinateur.

Bilgisayarı kapattı.

Elle a éteint l'ordinateur.

Bilgisayarı onaramam.

Je ne peux pas réparer l'ordinateur.

Bilgisayarı açtım.

J'ai allumé mon ordinateur.

- Ben bilgisayarı kullanabilir miyim?
- Bilgisayarı kullanabilir miyim?

- Puis-je utiliser l'ordinateur ?
- Puis-je me servir de l'ordinateur ?

Bilgisayarı tamir edemem.

Je ne peux pas réparer l'ordinateur.

Onun bilgisayarı yok.

Elle n'a pas d'ordinateur.

O, bilgisayarı kapattı.

Elle a éteint l'ordinateur.

Tom'un bilgisayarı nerede?

Où est l'ordinateur de Tom ?

Bilgisayarı geri getir.

Ramenez l'ordinateur.

Bu kimin bilgisayarı?

A qui est cet ordinateur ?

Tom'un bilgisayarı arabasındaydı.

L'ordinateur de Tom était dans sa voiture.

O, bilgisayarı satın alıyor.

- Il achète l'ordinateur.
- Elle achète l'ordinateur.

Tom'un bilgisayarı cevap vermiyor.

L'ordinateur de Tom ne répond pas.

O, bilgisayarı için yaşar.

Il vit pour son ordinateur.

Onun bir bilgisayarı yok.

- Il n'a pas d'ordinateur.
- Il ne dispose pas d'ordinateur.

O, dizüstü bilgisayarı çıkardı.

Il a sorti un calepin.

Şimdi bilgisayarı kapatmanın zamanı.

C'est le moment d'éteindre l'ordinateur.

Bilgisayarı bozdun. Aferin, dahi.

Tu as cassé l'ordinateur. Bien joué, génie.

Bu bilgisayarı tamir edemem.

Je ne peux pas réparer cet ordinateur.

- Bilgisayarı yeniden başlatmayı denedin mi?
- Bilgisayarı yenide başlatmayı denediniz mi?

- As-tu tenté de redémarrer l'ordinateur ?
- As-tu essayé de redémarrer l'ordinateur ?
- Avez-vous tenté de redémarrer l'ordinateur ?
- Avez-vous essayé de redémarrer l'ordinateur ?

- Her öğrencinin kendi bilgisayarı vardır.
- Her öğrencinin kendi bilgisayarı var.

Chaque étudiant a son propre ordinateur.

Bu bilgisayarı satın almak istiyorum.

J'aimerais acheter cet ordinateur.

Param olsaydı, bilgisayarı satın alırdım.

Si j'avais eu de l'argent, j'aurais acheté cet ordinateur.

Bu bilgisayarı almayı öneren sensin.

- C’est toi qui as suggéré d’acheter cet ordinateur.
- C’est vous qui avez suggéré d’acheter cet ordinateur.

Bu bilgisayarı sadece o kullanabilir.

Elle est la seule à pouvoir utiliser cet ordinateur.

Bu bilgisayarı ne zaman aldınız?

- Quand as-tu acheté cet ordinateur ?
- Quand avez-vous acheté cet ordinateur ?

İstediğim bilgisayarı almaya param yetmiyor.

Je ne peux pas me permettre d'acheter l'ordinateur que je veux.

Mac bu bilgisayarı nasıl kullanacağını bilir.

Mac sait comment utiliser cet ordinateur.

Bir bilgisayarı nasıl kullanacağını biliyor musun?

- Sais-tu te servir d'un ordinateur ?
- Savez-vous utiliser un ordinateur ?
- Savez-vous comment utiliser un ordinateur ?
- Sais-tu utiliser un ordinateur ?
- Savez-vous utiliser un ordinateur ?
- Sais-tu te servir d'un ordinateur ?
- Est-ce que tu sais comment on se sert d'un ordinateur ?

- Bu, Tom'un bilgisayarıdır.
- Bu, Tom'un bilgisayarı.

C'est l'ordinateur de Tom.

Onun yeni bir bilgisayarı var mı?

- Est-ce qu'elle a un nouvel ordinateur ?
- A-t-elle un nouvel ordinateur ?

Yeterli param olsaydı, bu bilgisayarı almıştım.

Si j'avais disposé de suffisamment d'argent, j'aurais acheté cet ordinateur.

Yeterli param olsaydı o bilgisayarı alırdım.

Si j'avais eu assez d'argent, j'aurais acheté cet ordinateur.

Birkaç yıl içerisinde biz o bilgisayarı yapabiliriz

nous pouvons construire cet ordinateur dans quelques années

Bir bilgisayarı kullanmak için yazmayı öğrenmek zorundasın.

Vous devez apprendre à taper pour utiliser un ordinateur.

- Bir bilgisayarları varmı ?
- Onların bir bilgisayarı varmı ?

- Est-ce qu'ils ont un ordinateur ?
- Ont-ils un ordinateur ?
- Disposent-ils d'un ordinateur ?

Param olsa, ben hemen bu bilgisayarı satın alırım.

- Si j'avais l'argent, j'achèterais immédiatement cet ordinateur.
- Aurais-je l'argent, je ferais immédiatement l'acquisition de cet ordinateur.

Bu bilgisayarı kullanmak için bir şifreye ihtiyacımız var.

Il faut un mot de passe pour utiliser cet ordinateur.

Tom'un bilgisayarı öyle eski ki hâlâ Windows 98 çalışıyor.

L'ordinateur de Tom est si vieux qu'il tourne encore sous Windows 98.

- Tom'un iki tane bilgisayarı var.
- Tom'da iki adet bilgisayar var.

Tom a deux ordinateurs.

Çok sinir bozucu... Ne zaman bilgisayarı kullansam başıma ağrılar giriyor.

Trop énervant... J'peux même plus utiliser un ordinateur sans avoir mal à la tête maintenant !

Bilim adamları hesaplamalarını yapmak için bir IBM ana çerçeve bilgisayarı kullandı.

Les scientifiques ont employé un ordinateur central IBM pour effectuer leurs calculs.

Bu bilgisayarı bir yıl önce satın aldım ve o şimdiden bir dinozor.

J'ai acheté un ordinateur il y a un an et c'est déjà un dinosaure.

Tom'un bu mağazadaki herhangi bir bilgisayarı almak için yeterli parası var.O sadece hangisini alacağına karar vermeli.

Tom a assez d'argent pour acheter n'importe quel ordinateur de ce magasin. Il a seulement besoin de décider lequel.