Translation of "Balıklar" in French

0.008 sec.

Examples of using "Balıklar" in a sentence and their french translations:

Balıklar suda yaşar.

Les poissons vivent dans l'eau.

Balıklar uyur mu?

Les poissons dorment-ils ?

Bazı balıklar uçarlar.

Certains poissons volent.

Balıklar suda yüzer.

Les poissons nagent dans l'eau.

Balıklar bugün ısırmıyorlar.

Le poisson ne mord pas aujourd'hui.

Balıklar soğukkanlı hayvanlardır.

Les poissons sont des animaux à sang froid.

Mikroplar, planktonlar ve balıklar.

Les microbes, le plancton, les poissons,

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

Des poissons s'échappent des filets.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Les poissons semblaient perplexes.

Tüm balıklar için teşekkürler.

Merci pour tout le poisson !

Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Les poissons ne peuvent vivre hors de l'eau.

Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.

Les baleines se nourrissent de petits poissons.

Sahildeki ölü balıklar kokmaya başlıyor.

Le poisson mort sur la plage commence à sentir.

Biz nehirde bazı ölü balıklar bulduk.

Nous avons trouvé des poissons morts dans la rivière.

Bazı balıklar nehirlerde yaşar, diğerleri denizde.

Certains poissons vivent dans les rivières, et les autres dans la mer.

Hoşça kal ve tüm balıklar için teşekkürler!

Adieu, et merci pour tout le poisson !

Sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgileniyor.

Elle est seulement intéressée par les poissons et les cafards.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Les poissons tels que la carpe ou la truite vivent en eau douce.

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

Sinon, les poissons ne viendront pas. En voici un.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

Au coucher du soleil, les poissons dont se nourrissent les otaries sortent des profondeurs.

O, balıklar hakkında o kadar şeyi nasıl öğrendi?

D'où tient-elle cette connaissance sur les poissons ?

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

- Les poissons ne peuvent pas vivre hors de l'eau.
- Les poissons ne peuvent vivre hors de l'eau.

Ve balıklar onunla besleniyor. Bir sürü leşçi beslenmeye geliyor.

Les poissons viennent la manger. Les charognards aussi.

Bu balıklar yüksek basınç ve ışık varlığında yaşamaya alışkındırlar.

Ces poissons sont habitués aux hautes pressions et à la présence de lumière.

Yavrularını besleyen ve koruyan kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.

Contrairement aux oiseaux, qui nourrissent et protègent leurs petits, les poissons abandonnent leurs œufs.

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

où les poissons encore vivants meurent asphyxiés ou écrasés.

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

les poissons nettoyeurs ôtent les peaux mortes et les parasites. Ils préparent le petit jeune pour son grand soir.