Translation of "Kendi" in Spanish

0.047 sec.

Examples of using "Kendi" in a sentence and their spanish translations:

Kendi hayatım, kendi kurallarım.

Mi vida, mis reglas.

Kendi başımızayız.

Estamos solos.

İnsanlar kendi bünyelerinde kendi kişisel değerlendirmelerini

Las personas tienen que hacer su evaluación personal

- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.

No metas tu nariz en los asuntos de los demás.

- Kendi arabasını sürüyor.
- Kendi arabasını kullanıyor.

Él maneja su propio coche.

Aslında, kendi şirketimde, kendi kıdemli lider ekibime

De hecho, ni siquiera había una mujer en el equipo directivo superior

Ve kendi kendine

y se dijo a sí misma:

Bazılarını kendi hayatlarımızda,

Algunas de estas herramientas las podemos adoptar en nuestras vidas,

Kendi kültürümüzden uzaklaşıp

Alejarse de nuestra propia cultura

Kendi hissemi ödeyeyim.

- Permíteme pagar mi parte.
- Permitime pagar mi parte.
- Déjame pagar mi parte.

Kendi işini yap.

Haz tu propio trabajo.

Kendi kaderinin kaptanısın.

Eres el dueño de tu propio destino.

Kendi işine bak.

- ¡Métete en tus asuntos!
- ¡Meteos en vuestros asuntos!
- No metas tu nariz en los asuntos de los demás.
- ¡Metete en tus cosas!

O kendi patronudur.

Él es su propio jefe.

Kendi kararınızı verin.

Decídete.

Kendi kaderini belirlemelisin.

Tienes que elegir tu propio destino.

Kendi odam var.

Tengo mi propia habitación.

Kendi asistanıma sahibim.

Tengo mi propio asistente.

Kendi işimi işletiyorum.

Llevo mi propio negocio.

Kendi başına olmayacaksın.

No estarás solo.

Kendi başıma olacağım.

Estaré a solas.

Kendi sonucunuzu çizin.

Saca tus propias conclusiones.

Kendi kendime konuşuyorum.

Yo hablo conmigo mismo.

Kendi propagandanı beğenmiyorsun.

No te gusta tu propia propaganda.

Kendi rüyasına inanamıyor.

No cree en su propio sueño.

Kendi adına konuş.

- Habla por ti mismo.
- Habla por ti.

Ben kendi başımayım.

Estoy por mi cuenta.

Ödevi kendi yaptı.

Ella misma hizo la tarea.

Kendi odamı istiyorum.

Quiero mi propia habitación.

Kendi yemeğinizi ödeyin.

Paga tu propia comida.

- Kendi kendine, "Başaracağım!" dedi.
- Kendi kendine, "Yapacağım!" dedi.

- Dijo a si mismo, "Lo haré."
- Se dijo a sí mismo, "lo haré".

- Biz kendi şarkılarımızı yazıyoruz.
- Kendi şarkılarımızı kendimiz yazarız.

Escribimos nuestras propias canciones.

- Kendi kararlarımı verebilecek yaştayım.
- Kendi kararlarımı alacak kadar büyüdüm.

Soy bastante mayor para tomar mis propias decisiones.

- Tom kendi gücünü bilmiyor.
- Tom kendi gücünün farkında değil.

Tom no conoce su propia fuerza.

Ben kendi sınıfımdan biliyorum,

Por mi experiencia en el aula,

kendi şirketlerini yöneten girişimciler.

dentro del marco legal de la Unión Europea,

Yani kendi ölümümüz üzerinde

Entonces, ¿no es perfectamente normal

Birincisi, teknolojinin kendi doğası.

una es la naturaleza de la tecnología misma.

çoğunlukla, kendi farklı yollarıyla

sobre todo, escuché de personas que, desde su propia forma diferente,

kendi değerimiz üzerine düşünmeyi

cómo nos valoramos

Ve kendi kendini kanıtlaması.

y ha demostrado ser eficiente:

Gittikçe kendi dişilik organlarını

Hay una tendencia cada vez mayor a comparan sus vulvas

Kendi kötü davranışlarımıza gelince

Cuando se trata de nuestro propio mal comportamiento,

kendi sera gazlarını azaltmaları,

deben reducir su emisión de gases de efecto invernadero,

kendi işlerini kurmak istiyorlar.

para poder crear negocios propios.

Kendi aklımızda sıkışıp kalırız.

quedarnos atrapados dentro de nuestras cabezas,

Kendi başlarının çaresine bakacaklar.

Para que se valgan por sí mismos.

kendi elleriyle yaptığı ev.

la casa que él construyó con sus propias manos.

Ekmeği atıp kendi deneyebilir.

Puede dejar caer la tostada y probarlo por sí mismo.

Ben kendi payımı yedim.

bien, he comido hasta saciarme.

Ruslar kendi ikilemleriyle karşılaştılar.

Los rusos enfrentaron su propio dilema.

Biri kendi hatalarından öğrenir.

Uno aprende de sus propios errores.

Kendi hırsının kurbanı oldu.

Fue víctima de su propia ambición.

Kendi tarzınızla işinizi yapın.

Haz el trabajo como creas conveniente.

Biz kendi aramızda anlaştık.

Nos pusimos de acuerdo entre nosotros.

Adam kendi beynini uçurdu.

El hombre se voló los sesos.

Kız kendi gölgesinden korkuyordu.

La muchacha tenía miedo de su propia sombra.

Makine kendi kendine çalışır.

La máquina funciona sola.

Kendi yeteneğini küçümseme eğiliminde.

Ella tiende a menospreciar sus capacidades.

O kendi kendine mırıldanıyor.

Ella está murmurando consigo misma.

O, kendi kimliğini açıklamadı.

- Él no reveló su identidad.
- No reveló su identidad.

Kendi hatasını fark etmedi.

Él no se ha dado cuenta de su propio error.

Kendi hatasının bilincinde değil.

- Él no fue consciente de su propio error.
- Él no era consciente de su propio error.

O, kendi teorisini geliştirdi.

Él desarrolló su propia teoría.

O, kendi eğitimiyle övünür.

Él se jacta de su educación.

Herkes kendi potansiyeline güvenir.

Todos creen en su propio potencial.

Senin kendi fikrin mi?

¿Esa idea es tuya propia?

Kendi odam olmasını istiyorum.

- Quiero tener mi propia habitación.
- Quiero una habitación propia.

Tom kendi kendine konuşuyordu.

Tom estaba hablando consigo mismo.

Tom kendi şirketine başlamalıdır.

Tom debería abrir su propia compañía.

O, kendi sınırlarını bilir.

Ella conoce sus límites.

Onu kendi başına yap!

¡Hazlo tú mismo!

Onun kendi arabası var.

Tiene su propio auto.

O şimdi kendi başına.

Ahora está solo.

Onların kendi sorunları var.

- Tienen sus propios problemas.
- Ellos tienen sus propios problemas.

O kendi gölgesinden korkar.

Tiene miedo de su propia sombra.

O kendi adını yazamıyor.

Él no es capaz de escribir su propio nombre.

Benim kendi nedenlerim var.

Tengo mis propias razones.

Onlar kendi yollarına gittiler.

Ellos se fueron por caminos separados.

Arabamı kendi başıma bulacağım.

Encontraré yo solo mi auto.

Oğlum kendi davranışından utanıyor.

Mi hijo se avergüenza de su comportamiento.

Sen kendi pisliğini temizle.

Limpiá tu propio desorden.

Betty, kendi annesini öldürdü.

Betty mató a su propia madre.

Ay'ın kendi ışığı yoktur.

La luna no tiene luz propia.

Onların kendi kültürleri var.

Ellas tienen su propia cultura.

Kendi başımın çaresine bakabilirim.

- Sé cuidar de mí mismo.
- Puedo cuidarme solo.

Kendi sınırlarını bilmen önemlidir.

Es importante conocer tus propios límites.

Büyükbabam kendi mobilyasını yapardı.

Mi abuelo se hacía sus propios muebles.

Mary'nin kendi sorunları var.

Mary tiene sus propios problemas.

Onu kendi gözlerimle gördüm.

Lo vi con mis propios ojos.

Bu senin kendi hatan.

Ha sido por tu culpa.

Tom'un kendi odası var.

Tom tiene su propio dormitorio.

İşi kendi kendime bitirdim.

Realizé el trabajo yo mismo.

Onunla kendi isteğiyle evlenmedi.

- No lo esposó por propia voluntad.
- Ella no se casó con él por voluntad propia.