Translation of "Kendi" in Chinese

0.021 sec.

Examples of using "Kendi" in a sentence and their chinese translations:

- Kendi arabasını sürüyor.
- Kendi arabasını kullanıyor.

他開他自己的車。

Kendi kaderinin kaptanısın.

你才是自己命运的主人。

Kendi gücünü küçümseme.

不要低估自己的实力。

Kendi gölgesinden korktu.

她被她自己的影子嚇到。

Kendi kendime konuşuyorum.

我对自己说话。

Kendi kendime konuşurum.

我对自己说话。

Kendi başıma halledebilirim.

我能独当一面。

Kendi işinize bakın.

别多管闲事。

Senin kendi fikrin mi?

那是你自己的主意嗎?

Kendi odam olmasını istiyorum.

我想要有我自己的房间。

Kendi evinde mutlu musun?

你在自己的家裡開心嗎?

O kendi gölgesinden korkar.

- 他怕自己的影子。
- 他是个胆小鬼。

Onlar kendi yollarına gittiler.

他们分道而行。

Kendi odasında müzik dinledi.

她在自己的房间里听音乐。

Kendi başımın çaresine bakabilirim.

我可以照顧自己。

Ay'ın kendi ışığı yoktur.

月亮不会自己发光。

Onu kendi gözlerimle gördüm.

我亲眼见到了它。

Onunla kendi isteğiyle evlenmedi.

她是被迫和他結婚的。

O kendi gömleğini ütüledi.

她熨了衬衫。

Mayuko kendi giysilerini tasarladı.

Mayuko設計了她自己的衣服。

Yumi oraya kendi gitti.

由美一個人去了那裏。

İsveç'in kendi dili vardır.

瑞典有自己的语言。

Kendi patronum olmayı seviyorum.

我喜欢做自己的老板。

Kendi ayağınla tuzağa düştün.

你自投罗网了。

Onun kendi tarzı vardı.

他有他自己的做法。

Mum kendi kendine söndü.

蜡烛自然熄灭。

Onun kendi odası var.

他有自己的房间。

Kendi başına evde kaldı.

她獨自留在家裡。

Teklifi kendi başıma onaylayamam.

我觉得我无法赞成这个建议。

Kendi başına Meksika'ya gitti.

她独自一人去了墨西哥。

Kendi ismini nasıl yazarsın?

你怎麼拼你的名字的?

Tom'un kendi sorunları var.

汤姆有他自己的问题。

Onun kendi evi var.

他有一棟自己的房子。

Sorunu kendi başıma çözebilirim.

我可以自己解決這個問題。

Bu benim kendi bisikletim.

这是我自己的自行车。

O, kendi başına uyandı.

她自己起床的。

Tom kendi boğazını kesti.

汤姆自刎了。

Tom kendi motosikletini yaptı.

湯姆造了他自己的摩托車。

- Kendi evinizde gibi davranın.
- Kendi evinizdeymiş gibi davranın.
- Evindeymişsin gibi davran.

就当在家一样。

Kendi esprilerine sık sık güler.

他常常因他自己的笑話而笑。

Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.

迪克打算自己去。

Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.

这男人试着安装他自己的天线。

O, onun hepsini kendi yaptı.

那全都是她一個人做的。

Herkes kendi öğle yemeğini getirmeli.

每個人都應該帶自己的午餐。

Kendi üzerine soğuk su döktü.

他往他自己身上潑了一盆冷水。

O kendi adına hareket etmektedir.

他为自己的利益行事。

Kendi kendime "Ne yapmalıyım?" dedim.

“我该做什么呢?”我自言自语道。

Ona kendi işine bakmasını söyle.

告訴他別多管閒事。

Kendi adlarını yazmayı bile bilmiyorlardı.

他们甚至没办法写自己的名字。

Öğretmen öğrencilerini kendi etrafında topladı.

老師把他的學生們聚集在他周圍。

Bunlar onun kendi pişirdiği keklerdir.

這些是她自己烤的蛋糕。

Ona kendi kızım gibi davrandım.

我把她當成是我自己的女兒一樣對待。

Bir insan kendi annesini sevmelidir.

每個人都應該愛自己的母親。

- Seni ilgilendirmez.
- Kendi işine bak!

管好你自己的事吧。

Kendi hatalarını asla kabul etmediler.

他们从不认错。

Bunu kendi başına yapmak istiyor.

她想亲力亲为。

Her şeyi kendi başıma yaptım.

我全靠自己。

Bu onun kendi yaptığı resimdir.

這是一幅他自己畫的畫。

O beni kendi asistanı yaptı.

他让我做他的助理。

O fırsatlarının çoğunu kendi yarattı.

他盡力地利用了這個機會。

Tom'un kendi yatak odası vardır.

湯姆有他自己的房間。

Tom kendi adını bile yazamaz.

汤姆连自己的名字都不会写。

İşi kendi başıma bitirmek istiyorum.

我想自己把工作做完。

Sen, kendi en kötü düşmanınsın.

你是你自己最大的敌人。

Bizim çözülecek kendi sorunlarımız var.

我们有自己的问题要解决。

Tom içkisini kendi üstüne döktü.

湯姆把飲料洒到了自己身上。

Herkes kendi kaderinin efendisi olmalı.

每個人都應該做自己命運的主人。

O kendi kendine "çok mutluyum." dedi.

她对自己说:“我很幸福”。

O kendi isteği dışında planlarından vazgeçti.

她違背己願放棄了她的計畫。

Kendi hayatını riske atarak köpeği kurtardı.

他冒着生命危险救了那条狗。

Yalnızken, büyükbabam bazen kendi kendine konuşur.

我祖父一个人的时候,有时会自言自语。

Oyuncağı kendi kız kardeşi gibi sever.

她像喜爱自己的亲妹妹一样喜欢这个娃娃。

Toplu taşiıma yerine kendi arabanı kullanmak,

比使用公共交通更安全

Kendi kendine "Sonra nereye gideceğim?" dedi.

她自言自語地說:「我接著該到哪兒去呢?」

Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.

自助是最好的一种帮助。

O, her zaman kendi yolundan gider.

她總是隨心所欲。

O, kendi hayatı hakkında güçsüz hissediyor.

他对生活感到很无奈。

Ken her sabah kendi yatağını yapar.

肯每天早上自己整理床舖。

Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.

每个人有自己的特长。

Başkan Lincoln kendi kendini yetiştirmiş bir insandı.

林肯總統就是我們所謂白手起家的男人。

Kendi kendime "Bu iyi bir fikir." dedim.

我对自己说,“那是个好主意。”

Onun kendi çapında bir şair olduğunu düşünüyorum.

我觉得他有几分像个诗人。

Onun işi kendi başına yaptığını düşünüyor musun?

你认为他是自己独立完成这份工的吗?

Güney Afrika'daki Zulu kabilesinin kendi dili vardır.

南非的祖魯族人有著自己獨特的語言。

Erkek kardeşim kendi kedisine "Hanako" adını verdi.

我的兄弟把他的貓取名為"花子"。

Onun kendi yatak odasında hıçkırarak ağladığını duyabiliyordum.

我能聽見她在她的臥室裡抽泣。

Karım kendi çocuklarından bile hoşlanıyor gibi görünmüyor.

我的妻子看起来连自己的孩子也不太喜欢。

Bu sadece onların kendi sağlıkları için değil,

这不只是为了他们的健康着想

- Onu kendi gözlerimle gördüm.
- Göz¨¨ümle gördüm.

- 我亲眼见到了它。
- 我親眼看見了。

Sis perdesinin arasından, kendi geleceğim gözüme ilişti.

透过薄雾,我隐约看见了我的未来。

Bu okul kendi öğrencilerine ders kitabı sağlamaktadır.

这所学校为学生提供教科书。

Taşınıp kendi için bir yer bulmak istiyor.

她想搬出去,找個屬於自己的地方。

O, kendi hayatı pahasına boğulan çocuğu kurtardı.

他奮不顧身地把遇溺的男孩救了起來。

Başkalarını eleştirmeden önce kendi hatalarını kabul et.

要批評別人時,先想想自己是否完美無缺。

Bay Yamanaka, kendi yaşına göre genç görünüyor.

以他的年齡來說,他看起來年輕。