Translation of "Pazarlık" in French

0.006 sec.

Examples of using "Pazarlık" in a sentence and their french translations:

Ne pazarlık!

Quelle bonne affaire !

- Pazarlık etme şansın yok.
- Pazarlık edebilecek bir durumda değilsiniz.

- Tu n'es pas en position de négocier.
- Vous n'êtes pas en position de négocier.

Pazarlık güçleri kadar ödeniyor

Ils sont payés ce qu'ils ont le pouvoir de négocier

O sıkı pazarlık yapar.

Il est dur à cuire.

Fiyat konusunda pazarlık yaptım.

J'ai négocié le prix.

Bu gerçek bir pazarlık.

C'est une bonne affaire.

- Pazarlık yaptık.
- Biz anlaşmaya vardık.

Nous avons fait une affaire.

Ben pazarlık etmekte iyi değilim.

- Je ne suis pas bon pour négocier.
- Je ne suis pas doué pour négocier.

Sen ve ben bir pazarlık yaptık.

Toi et moi avons fait une affaire.

Bir savunma pazarlık söz konusu değildir.

Une négociation de peine est hors de question.

- Sıkı bir pazarlığa girişiyorsun.
- Sıkı pazarlık yapıyorsun.

- T'es dur à cuire.
- Vous êtes dur à cuire.
- Vous êtes dur en affaires.
- Vous êtes durs en affaires.
- Vous êtes dure en affaires.
- Tu es dur en affaires.
- Tu es dure en affaires.

O mobilya hakkında onlarla bir pazarlık yaptı.

Il a fait une affaire avec eux pour les meubles.

Bu araba çok ucuzdu, gerçek bir pazarlık.

Cette voiture était très bon marché, une véritable occasion.

Bu pazarlık için iyi bir yer gibi görünmüyor.

Ce ne ressemble pas à un bon endroit pour des bonnes affaires.

- Pazarlık payı var mı?
- Esneme payı var mı?

Y a-t-il de la marge de manœuvre ?

Ancak, 31 yaşındaki Saladin Adid’in pazarlık ettiği şeyden daha fazlası olun.

Cependant, Saladin, 31 ans, se révèle être plus que ce qu'al-Adid a négocié.

- O emlakçı ile daha düşük bir fiyatı pazarlık etti.
- O emlakçı ile daha düşük bir fiyatı görüştü.

Il négocia un prix inférieur avec l'agent immobilier.