Translation of "Aklında" in French

0.005 sec.

Examples of using "Aklında" in a sentence and their french translations:

Aklında olan nedir?

- Qu'as-tu en tête ?
- Qu'avez-vous en tête ?
- Qu'avez-vous à l'esprit ?

Bunu aklında tut!

- Garde ça en tête !
- Gardez ça en tête !

Lütfen söylediğimi aklında tut.

- Garde en tête ce que je t'ai dit, je te prie.
- Gardez en tête ce que je vous ai dit, je vous prie.

Bu dersi aklında tut.

Garde cette leçon en tête.

Ölmen gerektiğini aklında tut.

Songe que tu dois mourir.

Onun aklında kim var?

- Qui avait-il en tête ?
- Il avait qui en tête ?

çünkü aklında söylediği şeyin ciddiliğini

car elle ne comprend pas le poids de ce qu'elle vient de dire

Aklında bir şey var mı?

- As-tu quelque chose à l'esprit ?
- Penses-tu à quelque chose de particulier ?

Lütfen bu gerçeği aklında tut.

Veuillez garder ce fait en votre esprit.

Aklında tam olarak ne var?

Qu'as-tu en tête exactement ?

- Aklında başka bir şey mi var?
- Aklında başka bir şey var mı?

- As-tu autre chose en tête ?
- Avez-vous autre chose en tête ?

Aklında bir şey var, değil mi?

- Quelque chose te tracasse, n'est-ce pas ?
- Quelque chose vous préoccupe, n'est-ce pas ?

Açık televizyonla, derslerini nasıl aklında tutabilirsin?

Comment veux-tu te concentrer sur tes devoirs avec la télé allumée ?

Onun aklında bunlar var olan tek kategoriler.

Dans son esprit, ce sont les seules catégories.

Hepimizin aklında bu soru var değil mi?

Nous avons tous cette question en tête, non?

Sigara içmenin sağlığın için iyi olmadığını aklında tut.

- Garde à l'esprit que fumer n'est pas bon pour ta santé.
- Gardez à l'esprit que fumer n'est pas bon pour votre santé.

- Lütfen sana söylediklerimi unutma.
- Dediklerimi lütfen aklında tut.

Rappelle-toi ce que je t'ai dit, s'il te plaît.

Aklında yemekten fazlası var. Eh, ısrarcılıktan tam puan aldı.

Il n'a pas que la nourriture en tête. Vingt sur vingt pour sa persévérance.

Aklında ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok, böylesine olumlu teklifi reddetti.

Je ne sais pas ce qu'il a dans la tête pour refuser une proposition si favorable.

Aklında ne olduğunu her zaman söylemek zorunda değilsin; bazen ortama göre davranma tarafsızlığı bastırır.

Tu n'es pas obligé de toujours dire ce que tu penses ; parfois, le tact l'emporte sur la franchise.

- David'in o kadar çok kız arkadaşları var ki o onların isimlerinin hepsini hatırlayamıyor.
- David'in isimlerini aklında tutamayacağı kadar kız arkadaşı var.

David a tellement de petites copines qu'il n'arrive pas à retenir tous leurs noms.