Translation of "Gerçeği" in Chinese

0.009 sec.

Examples of using "Gerçeği" in a sentence and their chinese translations:

Gerçeği söylemelisin.

你该把事实说出来。

- Bana gerçeği söyle.
- Bana gerçeği anlat.

告訴我真相。

Ona gerçeği söylemelisin.

- 您该告诉他真相。
- 你该告诉他真相。

Sana gerçeği anlatacağım.

我會告訴你真相。

Kimse gerçeği bilmiyor.

没有人知道真相。

Gerçeği hiç öğrenmedi.

他永远发现不了真相。

Lütfen gerçeği söyle.

- 请把真实的情况说出来。
- 请把事实说出来。

Sana gerçeği söyleyeceğim.

我要告诉你真相。

Tom'a gerçeği söyleme.

别把真相告诉汤姆。

Bana gerçeği borçlusun.

你欠我一份真相。

Ben gerçeği biliyorum.

我知道真相。

- Sanırım, Tom'a gerçeği söyleyebilirim.
- Sanırım Tom'a gerçeği söyleyebilirim.

我覺得我能告訴湯姆真相。

Keşke bana gerçeği söyleseydin.

我希望你告訴我真相了。

Biz ona gerçeği söylemeliydik.

我們應該告訴他真相的。

Gerçeği bilsem, sana söylerim.

我要是知道就告诉你了。

Çok geçmeden gerçeği öğreniriz.

真相很快就會水落石出了。

O, gerçeği bizden saklıyor.

她不让我们知道真相。

Bana gerçeği söylemeni istiyorum.

- 我想你把真相告诉我。
- 我想要你把真相告诉我。

Ben sana gerçeği söylüyorum.

我在告訴你真相。

Ona gerçeği söyletmeyi başardı.

她成功地从他口中得知了真相。

Gerçeği bilseydim, sana söylerdim.

如果我知道真相,我就告诉你了。

Gerçeği bilmeyi hak ediyor.

她应该被告知真相。

Çok geçmeden gerçeği öğreneceğiz

我們不久將知道真相。

Tom gerçeği saklamaya çalışmadı.

湯姆並沒有試著要隱瞞實情。

Tom bana gerçeği söylemedi.

湯姆沒有告訴我實話。

Tom hâlâ gerçeği bilmiyor.

汤姆还是不知道真相。

Neden bana gerçeği söylemedin?

为什么你不告诉我真相?

Tom zaten gerçeği biliyordu

湯姆己經知道了真相。

Sen gerçeği asla bilmeyeceksin.

你永远不会知道真相。

O, gerçeği gizlemeye çalışmadı.

她没有试图掩盖真相。

Her zaman gerçeği söylemelisin.

你必須永遠說實話。

Sanırım o, gerçeği biliyor.

我覺得她知道真相。

Gerçeği kimse bilmiyordu gibi görünüyor.

貌似没有人知道真相。

Hiç kimse gerçeği inkar edemez.

誰也不能否定其事實。

Sorun gerçeği ona kimin söyleyeceğidir.

問題是誰要告訴他真相。

O, gerçeği biliyor gibi görünüyor.

他似乎知道真相。

Neden bize gerçeği söylemek istemiyorsun?

為甚麼你不想告訴我們真相?

O her zaman gerçeği söyler.

- 他從不會說謊。
- 他總是說實話。

Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.

我沒有勇氣把事實告訴她。

Bu önemli gerçeği gözden kaçırdık.

我們看漏了這件重要的事。

Onun gerçeği söylediğine inanıyor musun?

你相信他在说实话吗?

Sesin titrese bile gerçeği söyle.

即使您的声音颤抖,也要说出事实。

Her zaman gerçeği söylemeye çalışıyorum.

我總是試著說實話。

Ben zaten sana gerçeği söyledim.

我已經告訴你真相了。

Tom'un Mary'ye gerçeği söylediğini düşünüyorum.

我想汤姆告诉玛丽真相

- Keşke o zaman bana gerçeği söyleseydin.
- Keşke bana o zaman gerçeği söyleseydin.

但願你那時候就告訴我真相。

Kız arkadaşın gerçeği öğrenirse belaya girecek.

如果你女朋友发现真相的话,你会有麻烦的。

Bilim adamları gerçeği biliyor gibi görünüyor.

科学家们似乎已经知道真相了。

Ona gerçeği söylemen için ısrar ediyorum.

我勸你告訴他實話。

Gerçeği söylemek gerekirse, o oyuncu evli.

其實那個演員已經結婚了。

Gerçeği söylemek gerekirse, kendimi yalnız hissettim.

說實話,我感到孤獨。

Er ya da geç, gerçeği öğreneceğiz.

我們遲早會知道真相。

Bana gerçeği söylediğin için teşekkür ederim.

謝謝你告訴我真相。

Onun sekreteri gerçeği biliyor gibi görünüyor.

他的秘书好像了解真相。

Belki de sadece Tom'a gerçeği söylemeliyim.

可能我就該告訴湯姆真相。

- O gerçeği söyledi.
- O doğruyu söyledi.

他說了實話。

O, başarılı şekilde ona gerçeği söyletti.

她成功地从他口中得知了真相。

İnsanlar niçin her zaman gerçeği söylemezler?

为什么人们不总是讲真话?

Sadece bir avuç dolusu insan gerçeği biliyor.

知道真相的人只有幾個。

Bu mesele hakkında gerçeği duymak ister misin?

您想听听这件事的真相吗?

- Patronu gerçeği öğrendiğinde, yalan onun başını derde soktu.
- Patronu gerçeği öğrendiğinde yalan onun başını belaya soktu.

当他的上司察觉他的谎言,麻烦来了。

Onun duygularını incitmekten korktuğum için ona gerçeği söylemedim.

怕傷害了他的感情,我沒有告訴他真相。

Gerçeği söylemek gerekirse, bu mekanı daha önce hiç duymadım.

说实话,我以前没听说过这个地方。

Gerçeği söylemek gerekirse. Ben yükseklikten korkuyorum," " Sen bir korkaksın!"

“坦白说,我有恐高症。”“你是个胆小鬼!”

Onun duygularını incitmekten korktuğum için ona tam gerçeği söylemedim.

因为我怕会伤害他的感情,所以我没有把真相告诉他。

- Sonunda gerçek bizim tarafımızdan öğrenildi.
- Sonunda gerçeği öğrendik.
- Sonunda gerçek bizim tarafımızdan bilinir hale geldi.

真相終於大白。