Translation of "Içinde" in Hungarian

0.496 sec.

Examples of using "Içinde" in a sentence and their hungarian translations:

Gölgeler içinde...

Látványokban gazdag...

- Huzur içinde yat.
- Huzur içinde yatsın.

Nyugodjon békében.

- Biz barış içinde yaşarız.
- Huzur içinde yaşıyoruz.

Békében élünk.

İki yıl içinde

Két év múlva

Içinde büyüdüğüm ev,

a házból, amiben felnőttem,

İçinde ne vardı?

Mi volt bent?

Tom memnuniyet içinde.

- Tom szórakozott.
- Tom jól szórakozik.

Tom panik içinde.

Tom pánikba van esve.

Barış içinde gelirim.

Békével jöttem.

Huzur içinde yiyeyim.

Hagyj nyugodtan enni!

Bolluk içinde yaşıyor.

Bőségben él.

Huzur içinde yatsın.

Nyugodjék békében.

Yoksulluk içinde yaşıyoruz.

- Szegénységben élünk.
- Nélkülözésben élünk.

Cevap sorunun içinde.

A válasz benne van a kérdésben.

- On dakika içinde ayrılıyorum.
- On dakika içinde gidiyorum.
- On dakika içinde yola çıkıyorum.

Tíz perc múlva elmegyek.

İşte hikâyenin içinde hikâye:

Ezen belül viszont másik történet is van:

Son on yıl içinde,

Az elmúlt évtized során

Atlantik fırtınalarının içinde gittik.

Vitorláztunk az Atlanti-óceáni hurrikánokban.

Bir saat içinde doğmazsa

nem születik meg a gyermekünk,

Son 10 yıl içinde,

Az utóbbi tíz évben

Yavru, güven içinde beslenebilir.

A csibe biztonságban táplálkozhat.

Karanlığın içinde... ...gizli sinyaller.

Titkos jelzések... a sötétben.

Sefalet içinde yaşayanlar için.

A valódi nincstelenek.

Toprak mineral yığınlarının içinde

és erős kémiai kötések révén kapcsolódik

Birkaç dakika içinde ayrılacağız.

Pár percen belül felszállunk.

Birkaç dakika içinde döneceğim.

Pár percen belül visszajövök.

Bir süre içinde konuşacağız.

Majd beszélgetünk egy kicsit.

Ben konfor içinde yaşıyorum.

Komfortos életet élek.

O, acı içinde bağırdı.

Felkiáltott a fájdalomtól.

Bir dakika içinde döneceğim.

Egy perc és itt vagyok.

Ben yoksulluk içinde yaşadım.

- Szegénységben éltem.
- Szegénységben tengettem az életem.

Onlar barış içinde yaşarlar.

Békében élnek.

Buz, su içinde eridi.

A jég elolvadt a vízben.

Tom huzur içinde uyudu.

- Békésen szunyókált Tomi.
- Békésen aludt Tomi.
- Békésen szendergett Tomi.

Bir saat içinde çıkıyorum.

Egy óra múlva elmegyek.

Onlar barış içinde yaşadı.

Békében éltek.

O yürüme mesafesi içinde.

Járótávolságon belül van.

Bir hafta içinde görüşürüz.

Mához egy hétre újra látlak.

Birkaç saat içinde döneceğim.

Pár óra múlva visszajövök.

Bir dakika içinde gideceğim.

Egy percen belül megyek.

Tam sessizlik içinde oturduk.

Teljes csendben ültünk.

Siyah içinde harika görünüyorsun.

Mesésen festesz feketében.

O konfor içinde yaşar.

Kényelemben él.

Bir saat içinde gideceğim.

Egy óra múlva indulok.

O konfor içinde yaşamaktadır.

Kényelmesen él.

Sürekli korku içinde yaşıyorsunuz.

- Állandó félelem az életed.
- Állandó rettegésben élsz.

Tom toplum içinde saygındır.

Tom a közösségében köztiszteletnek örvend.

Evin içinde kimse yoktu.

Nem volt senki a házban.

Sepetin içinde ne var?

Mi van a kosárban?

Buz su içinde erir.

A jég felolvad a vízben.

Onlar işitme menzili içinde.

Hallani őket.

Yerel sakinler şok içinde.

A helyi lakosok sokkos állapotban vannak.

Tom acı içinde inledi.

Tom nyöszörgött fájdalmában.

Valizin içinde ne var?

Mi van a bőröndben?

Bir saniye içinde döneceğim.

Rögtön jövök.

Kutunun içinde pasta var.

Egy torta van a dobozban.

- Tom birkaç ay içinde ayrıldı.
- Tom birkaç ay içinde bıraktı.

Tom néhány hónapon belül távozott.

Bu nedenle kutunun içinde düşünürüz.

Ezért gondolkodunk dobozban.

Ancak içinde yaşadığımızı dünya bu

Azonban most ilyen világban élünk,

Ancak o akut dönem içinde,

Azonban az akut időtartamban

"Bu insanlar sendikanın içinde olmamalı."

"Ezek nem lehetnek szakszervezeti tagok."

Bunu geçen yıl içinde yaptık.

Ezt múlt évben építettük.

O ilk hafta içinde oluyor.

az első héten történik.

özellikle son birkaç yıl içinde.

főleg az utóbbi években.

Gecenin içinde yıldırım çakması gibi.

Mint egy villám az éjszakában.

Ve içinde hâlâ insanlar var.

az emberek még mindig ott vannak.

Yakında herkesin içinde konuşmaya alışacaksın.

Hamarosan meg fogod szokni, hogy nyilvánosság előtt beszélj.

Bir saat içinde geri döneceğim.

Egy órán belül visszajövök.

Üç gün içinde cevap vereceğim.

Három napon belül válaszolok.

Yirmi dakika içinde tekrar arayacağım.

- Húsz perc múlva újra hívlak.
- Vissza foglak hívni húsz perc múlva.

Bir saat içinde oraya varacağız.

Egy órán belül megérkezünk.

Bir ay içinde geri gel.

Gyere vissza egy hónapon belül!

Onlar bir hafta içinde gelecekler.

Egy hét múlva érkeznek meg.

Sadece birkaç gün içinde taşındılar.

Nem régen költöztek be.

O bir dakika içinde dönecek.

Egy percen belül újra itt lesz.

Büyükannem gece huzur içinde öldü.

Mamám csendben elment közülünk éjszaka.

O bir saat içinde varacak.

Egy órán belül meg fog érkezni.

O, bir saat içinde gelecek.

Egy órán belül meg fog érkezni.

O, üç saat içinde dönecek.

Három órán belül visszatér.

Basınçlı kabın içinde ne pişiriyorsun?

Mit főzöl a kuktában?

Tren beş dakika içinde kalkıyor.

A vonat öt perc múlva indul.

Konuklarımız birkaç dakika içinde gelecekler.

- A vendégek öt perc múlva érkeznek.
- A vendégeink néhány perc múlva megérkeznek.

İçinde şeker olan yiyecekleri yememeliyim.

Nem kellene olyan ételt ennem, amiben cukor van.

On dakika içinde Tom'la buluşacağım.

Tíz perc múlva találkozom Tomival.

Bir saniye içinde geri geleceğim.

Egy másodperc múlva itt vagyok.

Amber içinde sıkışan böcekleri korur.

A borostyán konzerválja a rovarokat, amelyeket csapdába ejtett.

Yarım saat içinde geri geleceğim.

Fél óra múlva visszajövök.

Beş dakika içinde çıkmak zorundayız.

Öt perc múlva indulnunk kell.

Bunun içinde şişman görünüyor muyum?

Ebben kövérnek látszom?

Bomba 10 saniye içinde patlayacak.

A bomba 10 másodpercen belül robban.

O, gözyaşları içinde cevap verdi.

Könnyek között válaszolt.

Öğrenciler bir daire içinde oturdular.

A tanulók körbe ültek.

Tom korku içinde yaşamak istemiyor.

Tom nem akar félelemben élni.

Bir kahraman senin içinde yatıyor.

- A hős benned van.
- A hős benned lakozik.

Düğün üç ay içinde gerçekleşecek.

Három hónap múlva lesz az esküvő.

Bina bir yıl içinde tamamlanacak.

Az épületet egy éven belül befejezik.

Güneş iki saat içinde batacak.

Két órán belül lebukik a nap.

30 dakika içinde orada olabilirim.

- Harminc perc kell, hogy odaérjek.
- 30 perc múlva ott tudok lenni.
- Harminc perc múlva ott tudok lenni.

Ben iki saat içinde döneceğim.

Két órán belül visszajövök.

Tom bu işin içinde mi?

Tom rajta van a dolgon?