Translation of "Zamanını" in English

0.008 sec.

Examples of using "Zamanını" in a sentence and their english translations:

Zamanını boşa harcıyorsun.

- You're wasting your time.
- You are wasting your time.

Tom zamanını tüketiyor.

Tom is wasting his time.

Zamanını boşa harcama.

- Don't waste your time.
- Don't waste your time!

Zamanını harcamak istemiyorum.

I don't want to waste your time.

Artık zamanını almayacağım.

I won't take up any more of your time.

Zamanını takdir ediyoruz.

We appreciate your time.

Zamanını israf etmemelisin.

- You should not waste your time.
- You shouldn't waste your time.

Zamanını nasıl geçireceksin?

How will you spend your time?

Sadece zamanını harcıyorsun.

You're just wasting our time.

Zamanını boşa harcamayacağım.

I won't waste your time.

Zamanını düzenlemek zorundasın.

You have to organize your time.

- İkimizin de zamanını harcıyorsun.
- İkimizin de zamanını harcıyorsunuz.

You're wasting both of our time.

Zamanını iyi kullanmayı biliyor.

He knows how to make good use of his time.

O, zamanını iyi kullanır.

He makes good use of his time.

Boş zamanını nasıl geçirdin?

How did you spend your free time?

Tom zamanını boşa harcıyor.

- Tom is wasting time.
- Tom's wasting time.

Babam zamanını boşa harcamaz.

My father doesn't waste his time.

Tom'un zamanını boşa harcama.

Don't waste Tom's time.

Senin zamanını takdir ediyorum.

I appreciate your time.

Çok zamanını almak istemiyorum.

I don't want to take up much of your time.

Sadece zamanını boşa harcıyorsun.

You're just wasting your time.

Tom zamanını iyi kullandı.

Tom made good use of his time.

Sen zamanını iyi kullanmalısın.

You should make good use of your time.

Sanırım zamanını boşa harcıyorsun.

I think you're wasting your time.

Yılın bu zamanını seviyorum.

I love this time of year.

Zamanını boşa harcadığımı hissediyorum.

I feel that I've wasted your time.

Babam zamanını iyi kullanır.

My father uses his time well.

Boş zamanını nasıl harcarsın?

How do you spend your free time?

O, zamanını boşa harcar.

He idles away his time.

Boş zamanını nerede geçirdin?

Where do you spend your free time?

Zamanını daha iyi kullanmalıydın.

- You should've made better use of your time.
- You should have made better use of your time.

Biraz zamanını alabilir miyim.

Could I have a moment of your time?

Zamanını benimle boşa harcıyorsun.

You're wasting your time with me.

Tom'un yatma zamanını geçti.

It's past Tom's bedtime.

Tom zamanını boşa harcıyordu.

Tom has been wasting time.

Zamanını boşa harcamayı kes.

Stop wasting your time.

Tom zamanını harcamak istemedi.

Tom didn't want to waste his time.

- Zamanını ve paranı ziyan etme.
- Zamanını ve paranı boşa harcama.

Don't waste your time and money.

Lütfen bana toplantı zamanını hatırlat.

Please remind me of the time of the meeting.

O tüm zamanını çalışmaya verdi.

She gave all her time to the study.

- Zamanını boşa harcıyorsun.
- Zamanı harcıyorsun.

- You're wasting your time.
- You're wasting time.

Raporu yazmak onun zamanını aldı.

It took a long time for her to write the report.

Onu yaparak zamanını boşa harcama.

Don't waste your time doing that.

Zamanını boşa harcadığını görmeye dayanamıyorum.

I can't stand to see you wasting your time.

Neden bununla zamanını boşa harcıyorsun?

Why are you wasting time with this?

Zamanını sonuçsuz ilişkilerde israf etme.

Don't waste your time in a dead-end relationship.

Tom bütün zamanını çalışarak geçiriyor.

Tom spends all his time studying.

Zamanını ve paranı ziyan etme.

Don't waste your time and money.

Korkarım ki zamanını boşa harcıyorsun.

- I'm afraid you're wasting your time.
- I'm afraid that you're wasting your time.

Zamanını boşa harcadığım için üzgünüm.

- I'm sorry I wasted your time.
- I'm sorry that I wasted your time.

Artık birbirimizin zamanını boşa harcamayalım.

Let's not waste any more of each other's time.

Zamanını boşa harcaman iyi değildir.

Idling away your time is not good.

Uçağın varış zamanını biliyor musun?

Do you know the time of arrival of his plane?

Gerçekten ne kadar zamanını alır?

How long will it really take you?

Tom bütün zamanını çalışarak geçirdi.

Tom spent all his time working.

Bu onların uzun zamanını almadı.

That didn't take them long.

Bu çok uzun zamanını alacak.

It'll take you too long.

Tom bütün zamanını bilgisayarda geçirir.

Tom spends all his time on the computer.

Boş zamanını daha iyi kullanmalısın.

You should make better use of your free time.

Zamanını boşa harcadığı için pişman.

He regrets having wasted his time.

Tom'un zamanını ayarlama sorunu var.

Tom has trouble budgeting his time.

Tom burada zamanını boşa harcıyor.

Tom is wasting his time here.

İnsanların zamanını boşa harcamayı sevmiyorum.

I don't like wasting people's time.

Sami'nin, zamanını boşa harcamaması gerekir.

Sami shouldn't waste his time.

Babam zamanını en iyi şekilde kullanır.

- My father is economical of his time.
- My father doesn't waste his time.
- My father makes good use of his time.

Tom Mary'nin zamanını boşa harcadığını düşündü.

- Tom thought Mary was wasting her time.
- Tom thought that Mary was wasting her time.

O boş zamanını internet üzerinde geçiriyor.

He spends his free time on the internet.

Tom buluşma zamanını günlüğüne not etti.

Tom jotted down the meeting time in his diary.

Mary ona zamanını boşa harcamamasını söyledi.

Mary told him not to waste his time.

Bu makineler senin boş zamanını öldürebilir.

These machines can kill your free time.

Senin zamanını harcadığım için beni affet.

Forgive me for wasting your time.

Neden Tom'la birlikte zamanını israf ediyorsun?

Why are you wasting your time with Tom?

Buraya gelmek Tom'un fazla zamanını almadı.

It didn't take Tom long to get here.

Tom zamanını nasıl iyi kullanacağını biliyor.

Tom knows how to make good use of his time.

Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.

They set the time and place of the wedding.

Evimi boyaman ne kadar zamanını alacak?

How long will it take you to paint my house?

Zamanını en iyi şekilde kullanmaya çalışmalısın.

You should try to optimize your time.

O, tüm boş zamanını balıkçılığa adadı.

She devoted all her spare time to fishing.

Tom Mary'ye zamanını boşa harcamamasını söyledi.

Tom told Mary not to waste her time.

Tom Mary'ye zamanını boşa harcadığını söyledi.

Tom told Mary she was wasting her time.

Tom tüm zamanını resim yaparak geçirir.

Tom spends all of his time painting.

Zamanını en iyi şekilde kullanmaya çalış.

Try to make good use of your time.

Boston'a varmak ne kadar zamanını aldı?

How long did it take you to get to Boston?

Buraya gelmen ne kadar zamanını aldı?

How long did it take you to get here?

Zamanını boşa harcamadığını gördüğüme memnun oldum.

I'm glad to see you haven't been wasting your time.

Her neyse, daha fazla zamanını almayacağım.

Anyway, I won't take up any more of your time.

Ben sadece zamanını boşa harcadığını düşünüyorum.

I think you're just wasting your time.

Tom zamanını dışarıda geçirmeyi tercih ediyor.

Tom prefers to spend his time outside.

Onu yapmak Tom'un çok zamanını aldı.

Tom took a lot of time doing that.

Boston'a gitmek ne kadar zamanını alacak?

How long will it take you to get to Boston?

Tom, yılın bu zamanını sevdiğini söyledi.

- Tom said he likes this time of year.
- Tom said that he likes this time of year.

Bunu yapmak ne kadar zamanını alacak?

How much time will it take you to do that?

Babasının ölümünden sonra, zamanını barlarda geçirmeye başladı.

After his father's death, John took to spending his time in bars.

Durumu fark etmek onun biraz zamanını aldı.

It took him a while to realize the situation.