Translation of "Yiyemeyeceğini" in English

Tom fındık yiyemeyeceğini söylüyor.

Tom says he can't eat nuts.

Daha fazla yiyemeyeceğini söylüyor.

He says that he can't eat any more.

Tom artık yemek yiyemeyeceğini söylüyor.

- Tom says that he can't eat any more.
- Tom says he can't eat any more.

Mary, Tom'a son kurabiyeyi yiyebilip yiyemeyeceğini sordu.

Mary asked Tom if she could eat the last cookie.

Tom, Mary'ye son kurabiyeyi yiyip yiyemeyeceğini sordu.

Tom asked Mary if he could eat the last cookie.

Tom Mary'nin domuz eti yiyebilip yiyemeyeceğini merak ediyordu.

Tom wondered if Mary could eat pork.

Tek başına o kadar çok şey yiyemeyeceğini söyledi.

He said he can't eat that much food by himself.

Tom tek başına o kadar çok yemeği yiyemeyeceğini söyledi.

- Tom said he can't eat that much food by himself.
- Tom said that he can't eat that much food by himself.

Tom tabağındaki her şeyi yedikten sonra, Mary'ye onun salatasını yiyebilip yiyemeyeceğini sordu.

After Tom had eaten everything on his plate, he asked Mary if he could eat her salad.