Translation of "Ediyordu" in Finnish

Tom kendinden nefret ediyordu.

- Tomi vihasi itseään.
- Tomi inhosi itseään.

Tom ondan nefret ediyordu.

Tom vihasi sitä.

Tom yalnız seyahat ediyordu.

Tomi matkusti yksin.

Aynı şeyi merak ediyordu.

- Hän mietti samaa asiaa.
- Hän ihmetteli samaa asiaa.

O yalan söylemekten nefret ediyordu.

Hän vihasi valehtelua.

Tom kendi isminden nefret ediyordu.

Tomi vihasi omaa nimeään.

Tom sırt ağrısından şikâyet ediyordu.

- Tom valitti selkäkipua.
- Tomi valitteli selkäkipua.

Tom bundan bahsetmemeye dikkat ediyordu.

Tommi vältti huolellisesti sen mainitsemista.

Kitabı kütüphaneye iade ettiğini iddia ediyordu.

Hän väitti, että hän oli palauttanut kirjan kirjastoon.

- Kocasından nefret etti.
- Kocasından nefret ediyordu.

Hän vihasi aviomiestään.

Tom Mary'nin ne düşündüğünü merak ediyordu.

Tom pohti, mitä Mari ajatteli.

- Herkes dans etti.
- Herkes dans ediyordu.

Kaikki tanssivat.

Tarım ve sanayi üretimi devam ediyordu yükseliş.

Maatalouden ja teollisuuden tuotanto kasvoivat.

Oğlan bir Antarktika seferine gitmeyi hayal ediyordu.

Poika unelmoi menevänsä Etelänavan tutkimusmatkalle.

O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.

Hän mietti miltä miehen huulet maistuisivat.

- Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
- Birbirlerinden nefret ettiler.

- He vihasivat toisiansa.
- Ne vihas toisiaan.

Tom bombardımanın ne zaman duracağını merak ediyordu.

Tom ihmetteli milloin pommitus loppuisi.

Tom Mary'nin kaç kez tutuklandığını merak ediyordu.

Tom mietti kuinkakohan monta kertaa Mari on pidätetty.

Tom, Mary'nin yüzmeyi sevip sevmediğini merak ediyordu.

- Tomi mietti, että mahtoikohan Maria pitää uimisesta.
- Tomi pohti, että mahtoikohan Maria pitää uimisesta.
- Tomi mietti, että pitiköhän Maria uimisesta.
- Tomi pohti, että pitiköhän Maria uimisesta.

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

Se nojasi eteenpäin ja seurasi hajua.

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

Se liikkui huonosti. Se oli hidas ja hyvin heikko.

O, Tom'la evlenseydi hayatının nasıl olacağını merak ediyordu.

Hän kuvitteli minkälaista hänen elämänsä olisi ollut, jos hän olisi mennyt naimisiin Tomin kanssa.

Tom gerçekten bir kaza olup olmadığını merak ediyordu.

Tom pohti oliko se todella ollut onnettomuus.

Tom Mary'nin sırrının ne olduğunu öğrenmeyi merak ediyordu.

Tom oli kovin utelias siitä, mikä Marin salaisuus oli.

O, onun dudaklarının nasıl tad alacağını merak ediyordu?

Hän mietti miltä miehen huulet maistuisivat.

Tom Mary'nin neden çok morali bozuk göründüğünü merak ediyordu.

Tom kummasteli miksi Mari vaikutti niin masentuneelta.

Tom Mary ile evlenseydi hayatının nasıl olacağını merak ediyordu.

Tom mietti millaista hänen elämänsä olisi, jos hän olisi nainut Marin.

Tom Mary'yi neyin bu kadar mutsuz ettiğini merak ediyordu.

- Tomi ihmetteli, mikä oli tehnyt Marin niin surulliseksi.
- Tomi ihmetteli, mikä oli tehnyt Marin niin tyytymättömäksi.
- Tomi ihmetteli, mikä oli saanut Marin niin happamaksi.

Tom Mary'nin parkurun etrafında kaç kez koşacağını merak ediyordu.

Tom mietti, kuinkakohan monta kertaa Mari aikoo juosta juoksuradan ympäri.

Tom Mary'nin bütün öğleden sonra oyunlar oynayıp oynamadığını merak ediyordu.

Tom mietiskeli, oliko Mari pelannut pelejä koko iltapäivän.

Tom Mary'nin ne hakkında bu kadar üzgün olduğunu merak ediyordu.

Tom pähkäili, mistä Mari oli niin tuohtunut.

Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.

Laki myös kehotti ihmisiä tuottamaan villieläimiä ruoaksi.

Tom eski eşinin ve onun yeni kocasının nasıl geçindiğini merak ediyordu.

Tom mietti miten hänen entinen vaimonsa ja hänen uusi aviomiehensä pärjäävät.

- Bu benim için çok anlama geliyordu.
- Bu benim için çok şey ifade ediyordu.

Se merkitsi minulle paljon.

Tom Mary'nin onun için yaptığı akşam yemeğini beğenmiş gibi yapması gerekip gerekmediğini merak ediyordu.

Tom ihmetteli, pitäisikö hänen teeskennellä pitäneensä Maryn hänelle valmistamasta illallisesta.

Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.

Kerran se seurasi minua. On uskomatonta, kun mustekala seuraa.

- Tom Mary'nin niçin çok kızgın olduğunu merak etti.
- Tom Mary'nin neden bu kadar kızgın olduğunu merak ediyordu.

Tomi ihmetteli sitä, että miksi Mari oli niin vihainen.