Translation of "Ediyordu" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Ediyordu" in a sentence and their japanese translations:

Ondan nefret ediyordu.

彼女は彼を嫌っていた。

- Tom Fransız öğretmeninden nefret ediyordu.
- Tom Fransızca öğretmeninden nefret ediyordu.
- Tom Fransızcacıdan nefret ediyordu.

トムはフランス語の先生が嫌いだった。

Yakuza Hiroshi'ye eziyet ediyordu.

やくざがひろしに試練を課している。

Biri onu rahatsız ediyordu.

誰かが彼を悩ませていた。

Tom, Mary'den nefret ediyordu.

トムはメアリーが嫌いだった。

Babasını görmek için acele ediyordu.

彼女は父に会いたくてやきもきしていた。

Sokakta iki adam kavga ediyordu.

二人の男が通りでけんかをしていた。

O yalan söylemekten nefret ediyordu.

彼は嘘をつくことが大嫌いだった。

Bir grup delikanlı kavga ediyordu.

若者の一団がけんかをしていた。

Tom sırt ağrısından şikâyet ediyordu.

トムは腰痛を訴えていた。

Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu

彼自身 かつてイスラエル人を 憎んでいましたが

Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu.

ブラウン氏は大使の資格で行動していた。

Her üçü de birbirlerinden nefret ediyordu.

3人はお互いに憎み合っていた。

O, her zaman bana telefon ediyordu.

- 彼女は私に電話をかけてばかりいた。
- 彼女はいつも私に電話をかけてばかりいた。
- 彼女はしょっちゅう私に電話をかけてきたんだ。

O, oğlunu görmek için acele ediyordu.

彼は息子に会いたがっていた。

Başkan o ay Fransa'yı ziyaret ediyordu.

大統領はその月にフランスを訪れることになっています。

O sadece bir gerçeği ifade ediyordu.

彼女は事実を述べていたに過ぎない。

Yeni bebeği görmek için acele ediyordu.

彼女は生まれたばかりの赤ちゃんを見るため、急いでいた。

Kitabı kütüphaneye iade ettiğini iddia ediyordu.

彼は、その本はすでに図書館に返したと主張した。

- Kocasından nefret etti.
- Kocasından nefret ediyordu.

彼女は夫を嫌っていた。

Ayak izleri nehre kadar devam ediyordu.

足跡は川まで続いていた。

Köpek kuyruğunu sallayarak sahibini takip ediyordu.

犬は尻尾を振って、主人を追いました。

Ve müzik aslında toplumsal duvarlara işaret ediyordu

そして その音楽は 社会的な障壁に取り組み

Bir araştırmacı olarak, değişkenlik beni deli ediyordu.

研究者である私は かつて 個人差を非常に厄介だと思っていました

Tarım ve sanayi üretimi devam ediyordu yükseliş.

農業、工業の生産高は上昇を続け、

Oğlan bir Antarktika seferine gitmeyi hayal ediyordu.

その少年は南極探検に出かける事を夢見ていた。

Onun gitmesine izin verip vermeyeceğini merak ediyordu.

彼女は彼を行かせるべきかどうか迷った。

O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.

彼女はお金がもう残っていないといつもこぼした。

- Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
- Birbirlerinden nefret ettiler.

二人は互いに憎み合っていた。

Tom Mary'nin ne yapmayı planladığını merak ediyordu.

トムはメアリーが何をしようとしていたのかを疑問に思っていた。

Bir çözüm bulmaya çalışarak beynine eziyet ediyordu.

彼は解決策を見つけようと頭を悩ました。

Tom Mary'nin kaç kez tutuklandığını merak ediyordu.

トムは、メアリーは何度逮捕されたことがあるのだろうかと思った。

Çin, ABD'nin geri dönüştürülebilir ürünlerinin çoğunu ithal ediyordu

中国はかつて 大量の資源ゴミを アメリカから輸入していましたが

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

‎前傾姿勢で ‎においをたどっている

Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.

‎かなり衰弱し 動きは遅く ‎体を引きずっていた

Gürültü o kadar yüksekti ki komşuları rahatsız ediyordu.

その音はとてもおおきく隣近所の人々にとっては迷惑だった。

O ondan hala nefret ediyordu, ölümünden sonra bile.

- 彼が死んでからも彼女はまだ彼を憎んでいた。
- 彼が死んだ後でもまだ彼女は彼を憎んでいた。

Adam keskin bir sesle bir şeyi şikâyet ediyordu.

ある男が甲高い声で何か不平を言っていた。

O tekerlekli sandalyelerin boş olduğu bir dünya hayal ediyordu.

車椅子に乗る人のいない世界を 夢見ていました

Güneş batarken Lannes hala Rusları başarıyla tutmaya devam ediyordu

夜が更けても ランヌはロシア軍を食い止めていた

Mary, onun ilkokul günlerinde, bir öğretmen olmayı hayal ediyordu.

メアリーは小学生のころ先生になることを夢見ていた。

Senin teşvik sözlerinin benim için çok şey ifade ediyordu.

あなたの激励の言葉に励まされました。

Tom Mary'nin parkurun etrafında kaç kez koşacağını merak ediyordu.

メアリーはトラックを何周走るつもりなのだろうかと、トムは思った。

Yüzlüyü tercih ediyordu . 30 yaşındaki Ney, terfisini bir kereden fazla

。 30歳のネイは、昇進 を何度 も拒否したにもかかわらず 、自分は資格がないと見なして、

O, arabayı tamir ediyordu ve ben eve vardığımda yorgun görünüyordu.

家に着いたとき彼は車を修理していて疲れた様子だった。

- Annesini görmek için acelesi vardı.
- Annesini görmek için acele ediyordu.

彼は母に会いたくてやきもきしていた。

Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.

同法は”野生生物の 家畜化と養殖を推奨”した

Bay Johnson dikkatsiz yönetimi nedeniyle kaybedilen para miktarı hakkında endişe ediyordu.

ジョンソンさんは不注意な管理のせいで失われつつあるお金の額を心配していた。

Bir gün beni takip ediyordu. Ve bir ahtapotun seni takip etmesi inanılmaz ötesi bir şey.

‎彼女は僕を追いかけていた ‎すごいことだ