Translation of "Yayın" in English

0.076 sec.

Examples of using "Yayın" in a sentence and their english translations:

Sevgiyi yayın.

Spread the love.

Esperantoyu yayın!

Spread Esperanto!

Haberi yayın.

Spread the news.

Bu oldukça yayın.

This is rather common.

Ve yayın sektörü devraldı.

and broadcast entertainment took over.

Televizyonunda yayın hayatına başlayıverdi

Started broadcasting on TV

O, genel yayın müdürüdür.

She is the editor-in-chief.

Yayın tarihi ilan edilmedi.

No publication date was announced.

Asiler yayın istasyonunu ele geçirdi.

The rebels have captured the broadcasting station.

Tom sorumlu yayın müdürü oldu.

Tom became editor-in-chief.

Amerikanın sesi Washington'dan yayın yapar.

Voice of America broadcasts from Washington.

Kitap şimdi yayın için hazır.

The book is now ready for publication.

Yayın balıklarının hiç pulu yoktur.

Catfish have no scales.

Yayın yönetmeni el yazısı kitaba baktı.

The editor glanced over the manuscript.

Bu, Showa tiyatrosundan bir doğrudan yayın.

This is a direct broadcast from the Showa theater.

Radyo Tatoeba hangi frekanstan yayın yapıyor?

What frequency does Tatoeba Radio broadcast on?

Şu an hayati sinyallerimi canlı yayın yapan,

I'm wearing a small, Band-Aid-sized patch,

Kablolu yayın izleyebilir oyun oynayabilir Youtube'da takılabilir

You can watch linear TV, you can do video games, you can do YouTube,

Tom şimdi yeni genel yayın müdürü oldu.

Tom just became the new editor-in-chief.

Harry Potter'ı kaç yayın evine götürdüğünü biliyor musunuz?

Do you know how many publishers she took her Harry Potter book to?

Kablolu yayın üyeliği ya da kefalet bonosu reklamıydı,

It was a commercial for cable subscriptions

Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.

This access to broadcast entertainment was unprecedented.

İşte bu yüzden video oyunlarında canlı yayın başladı.

That's why livestreaming has taken off with video games.

Ve Fatih Portakal hala bizim karşımızda yayın yapıyorsa

and Fatih Portakal is still broadcasting in front of us

Gibi coğrafi olarak engellenmiş yayın hizmetlerine erişmek kolaydır

as Netflix, BBC iPlayer, Hulu and more, whatever country you’re in.

O, modern sanat hakkında ilginç bir yayın yaptı.

He gave an interesting broadcast about modern art.

Televizyon istasyonları günde yirmi dört saat yayın yapar.

Television stations broadcast 24 hours a day.

Dan yayın evinden iki tane kitap sipariş etti.

Dan ordered two books from the publishing house.

Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor.

Because livestreaming offers that same kind of interactive feeling.

Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.

A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.

Toplumda çok seslilik de elbette basın yayın organlarıyla sağlanır.

Plurivocality in a society is provided by media, of course.

Ve düşündük de bir canlı yayın sırasında aranıza katılalım dedik.

and we thought we'd come and join you guys for a little stream.

Tom televizyonda neler olduğuna bakmak için yayın akışını kontrol etti.

Tom checked the TV schedule to see what was on.

- Sami'nin bir yayın balığı vardı.
- Sami'nin bir kedi balığı vardı.

Sami had a catfish.

Onu tost dilimleri üzerine yayın ve üstüne biraz çam fıstığı serpin.

Spread it on slices of toast and sprinkle some pine nuts on top.

- Radyo Tatoeba, Boston'da hangi frekanstan yayın yapıyor?
- Radyo Tatoeba'nın Boston'daki frekansı kaç?

What is the frequency for Tatoeba Radio in Boston?