Translation of "Tanıdığını" in English

0.012 sec.

Examples of using "Tanıdığını" in a sentence and their english translations:

Beni tanıdığını düşündüm.

- I thought you knew me.
- I thought that you knew me.

Seni tanıdığını söylüyor.

He says that he knows you.

Tom'u tanıdığını bilmiyordum.

- I didn't know you knew Tom.
- I didn't know that you knew Tom.

Bizi tanıdığını düşündüm.

I thought you recognized us.

Onları tanıdığını düşündüm.

I thought you recognized them.

Onu tanıdığını düşündüm.

I thought you recognized him.

Onları tanıdığını düşünüyorum.

I think you know them.

Onu tanıdığını düşünüyorum.

I think you know him.

Tom'u tanıdığını düşündüm.

- I thought you recognized Tom.
- I thought that you recognized Tom.

Tom'u tanıdığını düşünüyorum.

- I assume you know Tom.
- I assume that you know Tom.

Tom'un Mary'yi tanıdığını biliyordum.

- I knew that Tom knew Mary.
- I knew Tom knew Mary.

Tom'u tanıdığını söylediğini düşünüyordum.

- I thought you said you knew Tom.
- I thought that you said you knew Tom.
- I thought that you said that you knew Tom.
- I thought you said that you knew Tom.

Tom, Mary'yi tanıdığını söyledi.

Tom said he used to know Mary.

Tom Mary'yi tanıdığını söyledi.

Tom said he used to know Mary.

Tom seni tanıdığını söylüyor.

- Tom says that he knows you.
- Tom says he knows you.

O adamı tanıdığını yalanladı.

He denied that he knew that man.

Tom'u tanıdığını fark etmedim.

- I didn't realize you knew Tom.
- I didn't realize that you knew Tom.

Tom'un beni tanıdığını söyleyebilirim.

I could tell that Tom recognized me.

Onlar seni tanıdığını söylüyor.

- They say they know you.
- They say that they know you.

Tom seni tanıdığını söyledi.

- Tom said he knew you.
- Tom said that he knew you.

Beni tanıdığını düşünüyor musun?

Do you think you know me?

Senin onu tanıdığını biliyorum.

I believe you know her.

Senin onu tanıdığını sanıyordum.

I thought you knew her.

Senin onları tanıdığını bilmiyordum.

I didn't know you knew them.

Senin onu tanıdığını bilmiyordum.

I didn't know you knew him.

Tom'u tanıdığını bana söylemeliydin.

- You should've told me that you knew Tom.
- You should have told me that you knew Tom.

Tom'u tanıdığını bana söylemedin.

You didn't tell me that you knew Tom.

Tom'un beni tanıdığını düşünüyorum.

- I think Tom recognized me.
- I think that Tom recognized me.

O, adamı tanıdığını kanıtladı.

She testified that she saw the man.

O kendini tanıdığını düşünüyor.

She thinks she knows herself.

Tom'un Mary'yi tanıdığını sanıyordum.

- I thought Tom knew Mary.
- I thought that Tom knew Mary.

Tom'un komşularını tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows his neighbors.
- I don't think that Tom knows his neighbors.

Tom, Mary'yi tanıdığını sanıyordu.

- Tom thought you knew Mary.
- Tom thought that you knew Mary.

Tom'u önceden tanıdığını düşünüyorum.

- I think you know Tom already.
- I think that you know Tom already.

Tom'un muhtemelen saldırganını tanıdığını düşünüyoruz.

We think that Tom probably knew his attacker.

Tom'u oldukça iyi tanıdığını sanıyorum.

I take it you know Tom pretty well.

Beni gerçekten tanıdığını düşünüyor musun?

Do you think you really know me?

Senin onları tanıdığını fark etmedim.

I didn't realize you knew them.

Senin onu tanıdığını fark etmedim.

I didn't realize you knew him.

Tom'u tanıdığını bana hiç söylemedin.

You never told me you knew Tom.

Ebeveynlerimi tanıdığını bana nasıl söyleyemedin?

How could you not tell me you know my parents?

Tom Mary'nin John'u tanıdığını düşündü.

- Tom thought Mary knew John.
- Tom thought that Mary knew John.

O senin Tom'u tanıdığını düşündü.

She thought you knew Tom.

O senin Tom'u tanıdığını sandı.

He thought you knew Tom.

Tom Mary'nin John'ı tanıdığını biliyordu.

Tom knew that Mary knew John.

Buradaki herkesin Tom'u tanıdığını sanıyordum.

- I thought everyone here knew Tom.
- I thought that everyone here knew Tom.
- I thought that everybody here knew Tom.

Tom, Mary'nin çocuklarını tanıdığını söyledi.

- Tom said he knows Mary's children.
- Tom said that he knows Mary's children.

Tom'un Mary'yi tanıdığını bilmiyor muydun?

Didn't you know Tom knew Mary?

Tom, Mary'yi tanıdığını inkar etti.

- Tom denied that he knew Mary.
- Tom denied he knew Mary.

Tom'un Mary'yi tanıdığını biliyor muydun?

- Did you know Tom knew Mary?
- Did you know that Tom knew Mary?

Tom bana seni tanıdığını söyledi.

- Tom told me he knew you.
- Tom told me that he knew you.

Tom'un Mary'yi iyi tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows Mary very well.
- I don't think that Tom knows Mary very well.

Tom, bölgeyi iyi tanıdığını söyledi.

- Tom said he knew the area well.
- Tom said that he knew the area well.

Tom, Mary'yi tanıdığını düşündüğünü söyledi.

- Tom said he thought you knew Mary.
- Tom said that he thought you knew Mary.
- Tom said that he thought that you knew Mary.
- Tom said he thought that you knew Mary.

Sami, Leyla'nın onu tanıdığını düşünmez.

Sami doesn't think Layla recognized him.

Tom'un Boston'da birisini tanıdığını zannetmiyorum.

- I don't think Tom knows anybody in Boston.
- I don't think that Tom knows anyone in Boston.

Beni daha iyi tanıdığını sanıyordum.

- I thought you knew me better.
- I thought that you knew me better.

Ben onun bazı mimarları tanıdığını biliyorum.

I know he knows some architects.

Tom'u tanıdığını düşündüğün kadar iyi tanımıyorsun.

You don't know Tom as well as you think you do.

Tom ve Mary'nin birbirini tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom and Mary recognized each other.
- I don't think that Tom and Mary recognized each other.

Tom'un Mary'yi tanıdığını ben de sanmıyorum.

- I don't think Tom knew Mary either.
- I don't think that Tom knew Mary either.

- Bence babamı tanıyordun.
- Babamı tanıdığını düşünüyorum.

I think you knew my father.

Sen onu tanıdığını bana hiç söylemedin.

You never told me you knew him.

Tom sana Mary'yi tanıdığını söylemedi mi?

Didn't Tom tell you he knew Mary?

O, bana erkek kardeşimi tanıdığını söyledi.

She told me she knew my brother.

Tom, Mary'nin erkek kardeşini tanıdığını söyledi.

- Tom said he knows Mary's brother.
- Tom said that he knows Mary's brother.

Mary, Tom'u tanıdığını sana söylemedi mi?

Didn't Mary tell you she knew Tom?

Tom'un bunu yapabilecek birini tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows anyone who can do that.
- I don't think Tom knows anyone who's able to do that.
- I don't think Tom knows anybody who can do that.
- I don't think that Tom knows anyone who can do that.
- I don't think that Tom knows anybody who can do that.

Yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

that an octopus in captivity can recognize different humans.

Herhangi birinin gerçekten gerçek beni tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think anyone really knows the real me.
- I don't think anybody really knows the real me.
- I don't think that anybody really knows the real me.
- I don't think that anyone really knows the real me.

O bilgiyi bize bulabilecek birini tanıdığını söyledin.

You said you knew someone who could get us that information.

Beni gerçekten ne kadar iyi tanıdığını düşünüyorsun?

How well do you think you really know me?

Beni oldukça iyi tanıdığını sanıyorsun, değil mi?

You think you know me pretty well, don't you?

Tom, Mary'nin erkek kardeşlerinden birini tanıdığını söyledi.

- Tom said he knows one of Mary's brothers.
- Tom said he knew one of Mary's brothers.
- Tom said that he knows one of Mary's brothers.
- Tom said that he knew one of Mary's brothers.

Tom'un Mary ile konuşan adamı tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows the man who's talking to Mary.
- I don't think that Tom knows the man who's talking to Mary.

Tom'un Mary'nin arkadaşlarından herhangi birini tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows any of Mary's friends.
- I don't think that Tom knows any of Mary's friends.

Tom'un Mary'yi benim kadar iyi tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows Mary as well as I do.
- I don't think that Tom knows Mary as well as I do.

Tom'a Mary'yi ne kadar iyi tanıdığını sordum.

I asked Tom how well he knew Mary.

O, ünlü aktrisi tanıdığını söyledi, bu bir yalandı.

He said he knew the famous actress, which was a lie.

Onun onu tanıdığını biliyorum, ama nereden olduğunu bilmiyorum.

I know that he knows her, but I don't know from where.

Tom'un Mary'yi ya da kız kardeşini tanıdığını sanmıyorum.

- I don't think Tom knows either Mary or her sister.
- I don't think that Tom knows either Mary or her sister.