Translation of "Tamamını" in English

0.007 sec.

Examples of using "Tamamını" in a sentence and their english translations:

Eğer tekerin tamamını çalacak olsanız klavyenin tamamını aşmış olursunuz.

If you play through the circle you’ll traverse the entire keyboard starting on the lowest

Ben hikayenin tamamını biliyorum.

I know the whole of the story.

Şimdi resmin tamamını inceleyelim.

Let's take a look at the whole picture.

Tom şiirin tamamını ezberledi.

Tom memorized the entire poem.

Sami filmin tamamını seyretti.

Sami watched the entire movie.

Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.

The patrol cars cover the whole of the area.

Kitabın tamamını okudun, değil mi?

You've read through the book, haven't you?

Doğum günü mumlarının sekizinin tamamını söndürdü.

She blew out all eight of her birthday candles.

Sağ ol, altı dosyanın tamamını indirdim.

Thanks, I downloaded all six files.

Tom bana olan borcunun tamamını ödedi.

Tom paid me back all the money he owed me.

Kitabın tamamını okursanız hayal kırıklığına uğramazsınız.

You won't be let down if you read the entire book.

O, dokuz yardın tamamını satın aldı.

He bought the whole nine yards.

Eski Antlaşma'nın tamamını bir yılda okudu.

He read the entire Old Testament in one year.

Bunun tamamını tek başıma yapmak imkansızdır.

It's impossible to do this all by myself.

Boş zamanının tamamını evde ailesiyle geçirdi.

He spent all of his free time at home with his family.

Ve araç filosunun tamamını karbondan arındırmak istiyorlar.

and they're looking to decarbonize their entire vehicle fleet.

Sadece elektrik üretiminden kaynaklı emisyonların tamamını durdurmakla birlikte

then you would not only eliminate all of the emissions from power generation

Sarhoş olmadan bir şişe rakının tamamını içebileceğini söylüyor.

He says that he can drink a whole bottle of raki without getting drunk.

Şimdi bir düşünün bu hazinenin tamamını bulursak neler olur

Now think about what happens if we find all of this treasure

O, evine giden on milin tamamını yürümek zorunda kaldı.

He had to walk all of ten miles to his home.

- Ev ödevimin tamamını henüz bitirmedim.
- Henüz bütün ev ödevimi bitirmedim.

I haven't finished all my homework yet.

Hayatında ilk defa, Yuka, İngilizce bir kitabın tamamını okumayı bitirdi.

For the first time in his life, Yuka finished reading an entire book in English.

- Tom eğitiminin tamamını gece yapar.
- Tom yalnızca geceleri ders çalışır.

Tom does all of his studying at night.

- Bu kutuların hepsini kamyona yükleyin.
- Bu kolilerin tamamını kamyona yükleyin.

Load all these boxes onto the truck.

Tom Mary'nin problemlerinin tamamını duymak istemiyordu fakat sessizce oturdu ve dinledi.

Tom didn't want to hear about all of Mary's problems, but he sat quietly and listened.

- Sami Kuran'ı üç günde hatmetti.
- Sami Kuran'ın tamamını üç günde okudu.

Sami read the Quran entirely in three days.

- Sami üç ayların tamamını oruçlu geçirdi.
- Sami üç aylar boyunca oruç tuttu.

Sami fasted throughout the whole three holy months.

- Nihayetinde bana verdiğin tüm parayı harcadım.
- Nihayetinde bana verdiğin paranın tamamını harcadım.

I've finally spent all the money that you gave me.

- Siyasi skandal gazetenin bütün birinci sayfasını kapladı.
- Siyasî skandal gazetenin birinci sayfasının tamamını kapladı.

The political scandal took up the whole first page of the newspaper.

- Hikayenin tamamını dinlemek istiyorum, hiçbir ayrıntıyı atlama.
- Konuyu bütünüyle öğrenmek istiyorum, hiçbir detayı es geçme.

I want to hear the whole story, and don't skip any details.

O görüntüyü yaklaştırırsak aslında geminin yine 1 metre önümüzdeki görünen kısmı gibi yine tamamını görebiliriz diyor

If we zoom in on that image, we can actually see the whole ship again like the visible part of the ship 1 meter ahead.

O, 1000 sayfanın üstünde büyük bir kitap olmasına rağmen, onun tamamını gelecek hafta bu zamana kadar okumuş olacağım.

Though this is a bulky book with over 1000 pages, I will have read it all by this time next week.