Translation of "Takıp" in English

0.003 sec.

Examples of using "Takıp" in a sentence and their english translations:

Şapkasını takıp dışarı çıktı.

He put his cap on and went outside.

Radyoyu fişe takıp açtı.

He plugged in the radio and turned it on.

Radyoyu fişe takıp çalıştırdı.

She plugged in the radio and turned it on.

Pekâlâ, hazırlanalım. Kask takıp başlayalım.

Okay, let's get ready here. Get a helmet on and then go.

Iyi de başına fes takıp yalan söyleyenler

well, those who wear fez and lie

Tom'un bir alyans takıp takmadığını fark etmedim.

I didn't notice whether Tom was wearing a wedding ring or not.

Tom, Mary'nin bir alyans takıp takmadığını fark etmedi.

- Tom didn't notice that Mary was wearing a wedding ring.
- Tom didn't notice Mary was wearing a wedding ring.

- Tom şapkasını giyip gitti.
- Tom şapkasını takıp çıktı.

- Tom put on his hat and left.
- Tom put his hat on and left.

Mürettebat takıp çıkartılabilen modül kullanarak su altı aracına girebilir.

The crew can enter the underwater vehicle using a plug-in module.

Tom parti için ona verdiği kolyeyi Mary'nin takıp takmayacağını merak ediyordu.

Tom wondered if Mary would wear the necklace he had given her to the party.

Son elli senedir canını dişine takıp çalışıyor! Kendini tükenmiş hissetmesi çok normal!

She's been working her butt off for the last 50 years! Of course, she feels burnt out!

Tom yeni bir kadınla tanıştığında yaptığı ilk şey onun bir alyans takıp takmadığını görmek için kontrol etmektir.

The first thing Tom does when he meets a new woman is check to see if she's wearing a wedding ring.