Translation of "Etmedi" in Japanese

0.025 sec.

Examples of using "Etmedi" in a sentence and their japanese translations:

Arkadaşlığımız devam etmedi.

我々の友情は続かなかった。

Teklifi kabul etmedi.

彼女はその提案に同意しなかった。

Önerimizi kabul etmedi.

彼はどうしても我々の意見に同意しようとしなかった。

Nasihatime dikkat etmedi.

彼は私の忠告に全く注意を払わなかった。

Teklifimi kabul etmedi.

彼は私の提案に賛成しなかった。

Bob planı kabul etmedi.

ボブはその計画に同意しなかった。

O kimseyi ziyaret etmedi.

彼女は昨日誰も訪問しませんでした。

O, dışarıya belli etmedi.

- 彼女はなんとかして世間体をつくろった。
- 彼女はなんとか体裁を繕った。

O, yenilgiyi kabul etmedi.

彼は負けを認めなかった。

O, babasına yardım etmedi.

彼は父の手伝いをしなかった。

Kendi hatasını fark etmedi.

彼は自分の誤りに気づいていない。

Hatalarını henüz fark etmedi.

彼はまだ自分の過ちをわかっていない。

Kimse onu fark etmedi.

誰も彼に気づかなかった。

Öğrenciler öğretmenlerine itaat etmedi.

生徒たちは教師に反抗した。

O tek kelime etmedi.

たったの一言も彼は言わなかった。

Kimse onu teşvik etmedi.

だれも彼女を元気づける者はいなかった。

Onların davetini kabul etmedi.

彼は彼らの招待に応じなかった。

O, ondan söz etmedi.

彼はそのことには触れなかった。

Beklenenin tersine telefon etmedi.

彼女は結局、電話してこなかった。

Tom yardımımızı kabul etmedi.

トムは僕らの助けを断った。

- O asla onu ziyaret etmedi.
- O, onu hiç ziyaret etmedi.

彼女は一度も彼のもとを訪れたことがない。

Hiç kimse onu teşvik etmedi.

だれも彼女を元気づける者はいなかった。

Londra'ya gittiğinden beri telefon etmedi.

ロンドンへいって以来、彼女は電話をかけてきていない。

Mary gördüğü kazayı ifade etmedi.

メアリーは自分が見た事故について触れなかった。

Onun nereden geldiğini fark etmedi.

それがどこから来たのか知らなかったので。

Onun isteğinden hiç söz etmedi.

彼は彼女の要求については一言も触れなかった。

Onun serveti onu mutlu etmedi.

彼は財産があっても幸福ではない。

Tom ne olduğunu fark etmedi.

トムは何が起きてるのか、分かってなかったんだ。

Hiç kimse bana yardım etmedi.

誰も私の手伝いをしてくれなかった。

O, Viyana gezimi kabul etmedi.

彼女は私がウィーンへ行くことに難色を示した。

O, benim özrümü kabul etmedi.

彼は私の弁解を認めてくれなかった。

Sadece Takeuchi daveti kabul etmedi.

竹内だけは招待に応じなかった。

Tom onu yapmayı kabul etmedi.

トムはそれをすることには賛成しなかったよ。

Tom Mary'nin söylediğine dikkat etmedi.

トムさんはメアリーさんの話を無視しました。

Tom onu yaptığını inkar etmedi.

トムは自分のやったことを否認しなかった。

Tom neden Boston'u ziyaret etmedi?

なぜトムはボストンに行かないのか?

Hiçbir şey onu kandırmama teşvik etmedi.

どんなことがあっても彼を騙そうという気持ちにならないでしょう。

Sömürge şimdiye kadar bağımsızlık ilan etmedi.

その植民地はまだ独立を宣言していない。

İş adamı işlemden çekilmeye cesaret etmedi.

その実業家にはその取引から手を引く勇気がなかった。

Tren grevi beni hiç rahatsız etmedi.

列車のストにはまったく困りませんでした。

Öyle bir teklifi düşünmeye tenezzül etmedi.

彼女はそんな申し出を考えてくれないだろう。

Cevap olarak tek bir kelime etmedi.

彼は一言も答えなかった。

Hiç kimse onun yokluğunu fark etmedi.

誰も彼女がいないのに気がつかなかった。

Tom son zamanlarda kimseyle kavga etmedi.

トムは最近誰ともけんかをしていない。

Bildiğim kadarıyla, Tom intihara teşebbüs etmedi.

私が知る限り、トムが自殺を図ったことは一度もない。

O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi.

彼はためらうことなく妻に真実を語った。

Tom orada olduğumu bile fark etmedi.

私がそこにいたことさえ、トムは気付いていなかった。

Tom'dan başka hiç kimse raporu teslim etmedi.

トムを除いてはだれもレポートを提出しなかった。

O onun evlenme teklifini henüz kabul etmedi.

彼女はまだ彼の結婚の申し込みを受け入れていない。

Daha önce bir randevuyu hiç iptal etmedi.

彼はそれまで約束を取り消したことがなかった。

O, değişikliği fark etmedi fakat ben ettim.

彼はその変化に気がつかなかったが、私は気がついた。

O, onun ne söylediğine hiç dikkat etmedi.

彼は彼女が言ったことに注意を払わなかった。

O, oğlunun intihar edeceğini hayal bile etmedi.

彼女は息子が自殺するとは夢にも思わなかった。

Toplantının sonuna kadar kimse yokluğunu fark etmedi.

会議が終わるまで、誰も彼女のいないことに気がつかなかった。

Tom beni doğum günü partisine davet etmedi.

トムったら、自分の誕生日パーティーに私を招待してくれなかったんだよ。

O, birincilik ödülünü kazanabileceğini hiç hayal etmedi.

1等をとれるなんて彼女は夢にも思わなかった。

Adamın eşyalarını koltuğuna koydum ve tek kelime etmedi.

私が彼の荷物を1Cに置いたら 彼は一言も言いませんでした

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

約(やく)140キロの殺人(さつじん)マシンだよ バレてない

Çözümün zaman alacağı konusundaki açıklaması kimseyi tatmin etmedi.

解決には時間がかかるという彼の弁明には誰も納得しなかった。

O ilk başta konuşma yarışmasını kazandığını fark etmedi.

はじめ彼は自分が弁論大会で優勝した事が分からなかった。

O ödünç aldığı kitabı hâlâ kütüphaneye iade etmedi.

彼は図書館から借りた本をまだ返していない。

O garip bir kadını annesi olarak kabul etmedi.

- 彼は見知らぬ女の人を自分の母親として認めることはできなかった。
- 彼は見知らぬ女性を彼の母親として認めることができなかった。

Charles'ı bana yardım ettirmeye çalıştım fakat o etmedi.

チャールズに手伝わせようとしたのですが、手伝ってくれませんでした。

Toplantı bitene kadar onun yokluğunu kimse fark etmedi.

会議が終わるまで、誰も彼女のいないことに気がつかなかった。

O sıkı çalıştı ama hiçbir şey elde etmedi.

彼は頑張ったが、何も達成出来なかった。

O, trafik sinyalinin üzerindeki küçük kamerayı fark etmedi.

彼は交通信号機の上のカメラに気がつかなかった。

O, paranın kendi payına düşenini almakta tereddüt etmedi

彼はためらわずに分け前を取った。

Onun için bütün yaptıklarıma rağmen o hiç teşekkür etmedi.

さんざん世話をしたのに何のあいさつもない。

O, övgünün kılık değiştirmiş bir hiciv olduğunu fark etmedi.

その賞賛は皮肉の変装したものであることに彼は気がつかなかった。

Toplantının sonuna kadar hiç kimse orada olmadığımı fark etmedi.

会議が終わるまで、誰も彼女のいないことに気がつかなかった。

Ona bir uyarı verdim, o buna hiç dikkat etmedi.

私は彼に警告したが、彼は聞かなかった。

- Ken Kyoto'yu asla ziyaret etmedi.
- Ken Koyoto'ya hiç gitmedi.

健は一度も京都を訪れたことがない。

Hiç kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.

- 誰もその絵が逆さにかかっていることに気がつかなかった。
- その絵が逆さまに掛けられていることに誰も気付かなかった。

Şirket, iş uygulamalarını geliştirmek için herhangi bir çaba sarf etmedi.

その会社は事務所改善の努力をしなかった。

Birkaç rehber kitap satın aldım, onların hiçbiri bana yardım etmedi.

数冊の案内書を買ったが、どれも私の助けにはならなかった。

Toplantı bitinceye kadar hiç kimse onun yok olduğunu fark etmedi.

会議が終わるまで、誰も彼女のいないことに気がつかなかった。

Ben ona biraz para teklif ettim ama o bunu kabul etmedi.

私は彼にお金を差し出したが、彼はどうしてもそれを受け取ろうとはしなかった。

Tom daha önce Mary'nin ne kadar çekici olduğunu hiç fark etmedi.

メアリーがどんなに魅力的か、トムは以前、一度も気づいたことがなかった。

İnsanlar ilk başta Anne Teresa'ya karşıydı ama o asla pes etmedi.

最初、人々はマザー・テレサに反対していたが、彼女は決してあきらめなかった。

Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni fark etmedi.

兄は読書に夢中だったので、私が部屋に入ったのに気づかなかった。

Yine de, şartları kabul etmedi, sadece müzakereleri yeniden açmayı kabul etti. Müttefiklere,

それでもナポレオンはこの条件を拒否し 交渉再開の合意にとどまった

- Bütün gece Tom'un ağzını bıçak açmadı.
- Tom bütün gece tek bir kelime etmedi.

トムは一晩中言葉を一つも言っていなかった。