Translation of "Sevgilisi" in English

0.009 sec.

Examples of using "Sevgilisi" in a sentence and their english translations:

Sevgilisi var.

He's taken.

Sevgilisi de oradaydı.

Her boyfriend was there, too.

Tom'un sevgilisi kim?

- Who is Tom's girlfriend?
- Who's Tom's girlfriend?
- Who's Tom girlfriend?

Leyla'nın sevgilisi var.

Layla does have a lover.

Mike'ın iki sevgilisi var.

Mike has two girl friends.

Tom'un neden sevgilisi yok?

Why doesn't Tom have a girlfriend?

Sevgilisi ile taşınmayı düşünüyor.

She's thinking of moving in with her boyfriend.

Onun bir sevgilisi var.

She has a lover.

Sevgilisi ona kötü davranıyor.

Her boyfriend treats her badly.

Marie'nin yeni sevgilisi var.

Mary has a new boyfriend.

Tom'un ilk sevgilisi sarışındı.

Tom's first girlfriend was a blonde.

- Sami'nin sevgilisi onun karısıyla tanıştı.
- Sami'nin sevgilisi, onun karısıyla karşılaştı.

Sami's lover met his wife.

Tom'un sevgilisi olduğunu bilmiyordum bile.

I didn't even know Tom had a girlfriend.

Onun bir sevgilisi var mı?

Does she have a lover?

Tom'un sevgilisi benimkinden daha genç.

Tom's girlfriend is younger than mine.

Mary'nin yeni bir sevgilisi var.

Mary has a new lover.

Tom'un başka bir sevgilisi var.

Tom has another girlfriend.

O, sevgilisi ile bir restoranda görüldü.

She was seen at a restaurant with her lover.

Mary sevgilisi ilişkiyi bitirdiğinde reddedildiğini hissetti.

Mary felt rejected when her boyfriend broke up with her.

Tom benim eski sevgilimin eski sevgilisi.

Tom is my ex's ex.

O benim eski sevgilimin eski sevgilisi.

She's my ex's ex.

Tom balo için onun sevgilisi olmanı istiyor.

Tom wants you to be his date for the prom.

Tom sevgilisi Mary'in yokluğundan dolayı acı çekiyor.

Tom's suffering from the absence of his sweetheart Mary.

Tom onun hem arkadaşı hem de sevgilisi.

Tom is both her friend and lover.

Sami ilk sevgilisi olan şu hatunla birlikteydi.

Sami was with that chick that was his first.

Onun sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus.

Her lover is a spy working for the British government.

Dan Linda'nın sevgilisi ile konuşmasına kulak misafiri oldu.

Dan overheard Linda's conversation with her lover.

Neden Tom ve John'un sevgilisi olmadığını merak ediyorum.

I wonder why Tom and John don't have girlfriends.

Sami, eşcinsel sevgilisi ile yaşamak için Ontario'ya gitti.

Sami went to Ontario to live with his gay lover.

- Tom, Mary'nin genç jigolosu.
- Tom, Mary'nin genç sevgilisi.

Tom is Mary's boy toy.

Onun yeni bir arabası ve yeni bir sevgilisi var.

He has a new car and a new girl.

Eski erkek arkadaşımın eski sevgilisi durup dururken beni aradı.

My ex-boyfriend's ex just called me out of the blue.

Bir kadın öldürüldüğünde, kocası veya sevgilisi bir numaralı şüphelidir.

When a woman is murdered, the husband or boyfriend is always the number one suspect.

- Tom, Mary'nin şeker babası.
- Tom, Mary'nin yaşlı ve zengin sevgilisi.

Tom is Mary's sugar daddy.

- Mary, Tom'un şeker annesi.
- Mary, Tom'un yaşlı ve zengin sevgilisi.

Mary is Tom's sugar mama.

- Onun sevgilisi hakkında neler biliyorsun?
- Kız arkadaşıyla ilgili ne biliyorsun?

What do you know about his girlfriend?

- Onun Türk bir sevgilisi var.
- Onun bir Türk erkek arkadaşı var.

She's got a Turkish boyfriend.

Mary Tom'un sevgilisi olduğunu düşünüyor ama Tom için o sadece bir arkadaş.

Mary thinks that she's Tom's girlfriend, but for Tom, she's just a friend.

Sevgilisi okul oyunu için başka bir kızı öpmek zorunda olduğu için Mary mutsuz.

Mary's not happy that her boyfriend has to kiss another girl for the school play.

Tom Mary'nin sevgilisi olduğunu düşünüyor ama Mary onu sadece bir arkadaş olarak düşünüyor.

- Tom thinks that he's Mary's boyfriend, but Mary thinks that he's just a friend.
- Tom thinks he's Mary's boyfriend, but Mary thinks that he's just a friend.
- Tom thinks he's Mary's boyfriend, but Mary thinks he's just a friend.
- Tom thinks that he's Mary's boyfriend, but Mary thinks he's just a friend.