Translation of "Seferde" in English

Bir seferde biraz öğren.

Learn a little at a time.

Her seferde bir veya birkaç.

It's one or a few at a time.

Ben kitabı tek seferde okudum.

I've read the book in one go.

Bir seferde bir şey yapalım.

Let's do one thing at a time.

Tek seferde iki projeye girişme.

Don't attempt two projects at a time.

Bir seferde bir şey yapın.

Do one thing at a time.

Bir seferde azıcık iş yapacağım.

We'll do a little at a time.

Direksiyon sınavını ilk seferde geçti.

He passed his driving test on his first attempt.

- Bir seferde kaç kitap ödünç alabilirim?
- Bir seferde dışarıya kaç kitap çıkarabilirim?

How many books can I take out at one time?

Bir seferde bir şey yapmaya çalış.

Try to do one thing at a time.

O, bir seferde altı kutu taşıdı.

He carried six boxes at a time.

Bir seferde sadece bir şey yapalım.

Let's do only one thing at a time.

Bir seferde bir proje üzerinde çalışalım.

Let's work on one project at a time.

Bagajınız bir sonraki seferde gibi görünüyor.

It looks like your luggage is on the next flight.

Tek seferde sadece bir adım ilerliyoruz.

We make progress only one step at a time.

- Bu uçak bir seferde 40 yolcu taşıma kapasitesindedir.
- Bu uçak bir seferde 40 yolcu taşıyabilir.

This airplane is capable of carrying 40 passengers at a time.

Bir seferde pek çok soruya cevap veremiyorum.

I cannot answer so many questions at a time.

İlk seferde başaramazsan; dene, dene, tekrar dene.

If at first you don't succeed, try, try, try again.

Bir fare tek seferde kaç bebek doğurabilir?

How many babies can a mouse have at one time?

Belki bir seferde bir şey yapmaya çalışmalısın.

Perhaps you should try doing one thing at a time.

Lütfen bir seferde sadece bir soru sor.

Please ask only one question at a time.

Sadece bir seferde bir sorun hakkında konuşalım.

Let's only talk about one problem at a time.

Bu asansör, bir seferde 10 kişi taşıyabilir.

This elevator is capable of carrying 10 persons at a time.

Onlar her iki seferde de başarısız oldu.

They failed both times.

Birisi bir seferde birden fazla şey yapamaz.

One can't do more than one thing at a time.

Tom bir seferde sadece bir gün alır.

Tom just takes one day at a time.

Bize bağırıldığı veya bir şekilde engellendiğimiz her seferde

And we simply can't cry misogyny

Trol tekneleri tek seferde yüzlerce ton balık çekebilir.

Trawlers can scoop up hundreds of tons in a single trip.

O, telefonda bir seferde saatlerce kız kardeşiyle konuşur.

She talks to her sister on the phone for hours at a time.

Tom'un bir seferde sadece bir ziyartçisi olması gerekiyor.

Tom is only supposed to have one visitor at a time.

Sonra ne oldu bu seferde Kemal Sunal'ın peşine gitti

What happened next time went after Kemal Sunal?

Onu görmeye gittiğim her seferde, o çoktan çıkmış oluyor.

Every time I went to see her, she went out.

Tom'un Mary hakkında soru sorduğu her seferde yalan söyledim.

I lied every time Tom asked me about Mary.

Klinik, bir seferde hasta başına iki ziyaretçiye izin verdi.

The clinic allowed only two visitors per patient at any one time.

Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.

A magnet can pick up and hold many nails at a time.

Resmen onaylandı. 1805'teki hızlı hareket eden seferde Berthier'in sistemi, Napolyon'un

In the fast-moving campaign of 1805,  Berthier’s system ensured Napoleon  

Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum.

Each time I see Mary, I learn something new and important from her.

Sadece ilk seferde doğru şeyi yaparak kendini bir sürü sorundan kurtarabilirsin.

You can save yourself a lot of trouble by just doing it right the first time.

Hava trafik kontrolörleri bir seferde nasıl bu kadar çok uçağı takip edebiliyor?

How are air traffic controllers able to keep track of so many planes at once?

Bu torbalar çok ağır, bu nedenle bir seferde bir tane torba taşı.

These bags are very heavy, so carry one bag at a time.

Ancak, Desaix'in Yukarı Mısır'a yaptığı seferde bir dizi çatışmayı kazanarak askeri becerisini daha da kanıtladı

But he further demonstrated his military skill,  winning a series of skirmishes on Desaix’s  

Bir müşteriyi tek seferde birden fazla ürün alması için razı etmeye çalışan kolay anlaşılır bir girişimdir.

It's a thinly veiled attempt to convince a customer to buy more than one item at a time.

Clyde Tombaugh'ın işi bir seferde gece gökyüzünün küçük bir parçasını fotoğraflamaktı . Daha sonra bir gezegen olabilecek bir ışığın tanımlanamayan hareket eden noktasını tespit etmek amacıyla fotoğrafları dikkatlice incelemek ve karşılaştırmak zorunda kaldı.

Clyde Tombaugh's job was to photograph one small piece of the night sky at a time. He then had to carefully examine and compare the photos in an effort to detect an unidentified moving point of light that might be a planet.